Normalleşme tuzağı
Türkiye’nin Filistin politikası hem liberal sol hem de ulusalcı kesimler tarafından eleştiriliyordu.
Trump’ın açıkça ilhakı meşrulaştırma çabaları, Arap dünyasındaki yeni milliyetçilik akımlarının Filistin sorununu bir “kambur” olarak görmeleri, Doğu Akdeniz’deki çekişmeler ve Türkiye’yi yalnızlaştırmaya yönelik anlaşma ve ittifaklar AK Parti iktidarını ciddi biçimde sıkıntıya sokuyordu.
Libya ile yapılan anlaşma önemliydi; ama karşıda Mısır, İsrail, BAE, Suudi ve Yunanistan’dan oluşan bir ittifak vardı ve bu ittifak hem Amerika hem de Almanya’dan büyük destek alıyordu.
Suriye’de Amerika, Rusya ve İran ile karşı karşıya gelinmesi ayrı bir sıkıntı teşkil ediyordu.
Ulusalcılar, Körfez ile, Mısır ve Siyonist işgalci rejim ile yeni sayfaların açılmasını ve bu şekilde Yunanistan’ın elinin zayıflatılmasını öneriyordu.
Bu yönde hazırlıklar yapıldı.
Biden’in kazanması da Körfez’i rahatsız etmişti, bundan dolayı da Türkiye’nin “yeni sayfa” teklifini kabul ettiler.
Mısır ile de önce alt düzeyde başlayan temaslar sonra bakanlar seviyesine çıkarıldı.
İşgalci çetenin elebaşı Herzog ile de kapılar aralandı.
Gidiş gelişler oldu, diplomatik temas seviyesi yükseltildi.
Bu arada AK Parti, gelen tepkiler karşısında “Filistin ve Kudüs hassasiyetimiz devam ediyor” mesajları veriyordu.
Ama işgal altındaki beldede her şey eskisi gibiydi.
Siyonist terör çetesinin vahşi cinayetleri devam ediyor, insanlar evlerinden zorla çıkarılıyor, Mescid-i Aksa, insanlıktan bir parça bile nasibini almamış vahşi yaratıkların saldırı ve tacizlerine maruz kalıyordu.
Siviller hiçbir gerekçe olmadan kurşunlanıyor, hedef gözetilerek gazeteciler öldürülüyor, zindanlarda insan onuru ayaklar altına alınıyordu.
Uçaklar ve füzelerle vurulan Gazze’de çocuklar öldürülüyordu.
Hani Erdoğan bir ara söylemişti ya “Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diye, işte işgalci terör çetesi en iyi bildiği işi yapmaya devam ediyordu.
Bunlar dile getirildiğinde hükümet çevreleri “Diplomasi farklı bir alan, tepkimizi de dile getireceğiz; ama siyasi ve ticari ilişkileri de devam ettireceğiz” diyorlardı.
Ama bu işin bu kadarla kalmayacağı belliydi.
Nitekim gidiş gelişler sonrası kullanılan dilde ciddi bir değişim söz konusu oldu.
Savunma Bakanı Hulusi Akar, işgalci çeteden meslektaşı Beny Gantz ile görüşmesinde şu ibretlik ifadeleri kullandı:
“Türkiye ve İsrail bölgemizdeki önemli aktörler. Aynı zamanda Türkiye ve İsrail arasında hem tarihi hem kültürel bakımdan ciddi bağlarımız, ortak değerlerimiz var. Türkiye olarak İsrail ile olan ilişkilerimizin ve işbirliğimizin özellikle savunma, güvenlik ve enerji gibi alanlarda geliştirilmesinin bölgesel barış ve istikrarla ilgili önemli gelişmelere sebep olacağını, önemli katkılar sağlayacağını belirtmek istiyorum."
Arada tarihi bağlar ve ortak değerler varmış…
İlişkiler barış ve istikrara katkı sağlayacakmış…
Hulusi Akar ayrıca “İkili işbirliğimizin ve diyaloğumuzun artmasının başta Filistin olmak üzere fikir ayrılığı yaşadığımız bazı konuların çözümünü de kolaylaştıracağına inanıyoruz" gibi sözler de sarf etti; ama sanırım Gantz buna gülmüştür.
İşgalci çetenin çözümü, işgal, ilhak ve imhadan başka bir şey değil.
Özellikle İslami Direnişe karşı Türkiye ile de işbirliğine girmek istiyor işgalci terörist.
Nitekim Benny Gantz’ın görüşme detayları Siyonist basına da yansıdı.
Yedioth Ahronot'un aktardığına göre, Benny Gantz'ın görüşmede, Erdoğan'dan Hamas'ın Türkiye'deki faaliyetlerinin yasaklanmasını istemiş. Erdoğan’ın ne cevap verdiğinden söz etmemiş gazete; ama memnuniyetini satırlarına yansıtmış.
Siyonist kaynaklar zaten görüşme öncesi nelerin gündeme geleceğinden de söz etmişlerdi.
Middle East Monitor, şunları yazdı:
“Tel Aviv'deki üst düzey güvenlik kaynakları, Savunma Bakanı Benny Gantz'ın Türkiye'nin Hamas liderlerini ülkeden kovmasını ve işgal devletinin Filistinlilere yönelik askeri operasyonlarına yönelik eleştirilerini durdurmasını talep edeceğini açıkladı.
Kaynaklar şunları söyledi: "Güvenlik Bakanı, Türk mevkidaşına İsrail'in Ankara'nın Salih El Aruri ve onun gibi diğer üst düzey Hamas yetkililerine ev sahipliği yapmasını kabul etmediğini söyleyecek."
Gantz, Türkiye'nin işgal altındaki Batı Şeria'daki İsrail askeri operasyonlarına atıfta bulunarak kaynakların "kalıcı İsrail güvenlik faaliyetleri" dediği şeyi kınamayı bırakması gerektiğini de söyleyeceklerini söyledi.”
Bu bir tuzaktır!
Sadece maddi çıkarların önemsendiği bir normalleşmenin geleceği nokta maalesef burasıdır.
Türkiye, BAE ile normalleşmesinden dolayı neredeyse Libya denkleminden çıkacak noktaya geldi.
Mısır, Türkiye’den çok Yunanistan ile bağlarını güçlendirdi.
İşgalci çetenin vereceği tahribat ise çok daha büyük olacaktır.