• DOLAR 34.351
  • EURO 37.474
  • ALTIN 3030.84
  • ...

Gazetemiz yazarlarından M. Ziya Gümüş’ün güzel bir yazısını okuduk iki gün önce. “Gitti gidiyor” başlığıyla Mübarek Ramazandan ayrılmanın hüznünü “canlı” kelimelerle ifade etmiş.

Ramazanların bitiminde içinde bir hüzün hissetmenin güzel de bir tarafı var. Halen içinde değerlerini canlı tutabilmek, ruhsuz çekişmelerin uzağında her zaman bahar yaşayan bir adacığa sahip olabilmek güzel şey elbette.

Ama gidenin de sadece Ramazan olmadığını arada bir düşünmek gerekir.

Zaman geçiyor ve herkes kendisi için belirlenmiş mukadder sona doğru gidiyor.

Ömrün günleri bir bir gidiyor, kazançlar ve kayıplarla beraber. Gün gelecek “yaptıklarımız ve yapmadıklarımız”la yüzleşeceğiz ve bunlar tümüyle “gidenler” arasından olacak.

Gidenlerin bir kısmı kayıptır. Bir kısmı ise büyük kazanç olarak çıkacak “saidler”in karşısına.

“Saidler”den olmak dua ve dileğiyle…

Kimileri için “Giden günlerin” içinin hiç de hoş olmayan şeylerle doldurulduğuna da şahit olduk geçtiğimiz birkaç günde.

Mübarek Ramazan ayında cansiperane alkol savunuculuğu yapanları gördük.

Alkolün hangi “kötülüklere” sebep olduğu bilinen bir şey; ama biz yine de burada bazı istatistiki bilgiler vererek konunun netleşmesine çalışalım.

Son dönemlerde hazırlanan raporlardan biri…

Bu ülkede işlenen cinayetlerin yüzde 85’i, tecavüz vakalarının yüzde 50’si, şiddet olaylarının yüzde 50’si, yaşanan trafik kazalarının yüzde 60’ı alkollü iken yapılıyor. Hatta çok ilginçtir ki, hırsızlık ve yankesicilik gibi suçların da yüzde 71’i alkollü iken işleniyor.

Sadece bu da değil!

Ekonomik kriz, bunalım ve aşırı öfke gibi ayrıntılar öne çıkarılır; ama intihar edenlerin yüzde 90’ının, vandalların ve mala yönelik suç işleyenlerin yüzde 77’sinin alkol kullandığı tespit edilmiş.

Sadece bunlar da değil!

Kadına şiddet uygulayanların yüzde 70’inin, akıl hastalıkları geçirenlerin yüzde 60’ının aynı melanete müptela olduğu tespit edilmiş.

Boşanma vakalarının yüzde 80’inin sebebi de aynı şey.

İşte zararı bu kadar ayyuka çıkan, insani, ahlaki ve ilmi olarak tahribatı tespit edilen bu “pislik” için birileri çıkıp “hayat tarzı” deme cüretinde bulunuyor.

Bu günaha müptela olup bırakamayanlara Allah yardım etsin.

Ama bu memlekette insanın dünyasına da ahiretine de zarar veren bu melanete “dokunulmazlık” isteyen, “alkolizmi” bir ideoloji haline getirenler var maalesef.

Allah’ın emirlerini engellemeye, insanları bundan alıkoymaya çalışan, öte yandan Allah’ın yasakladıklarının aleni olarak işlenmesini ve yaygınlaşmasını talep eden, bunun için ciddi çabalar harcayanlar var.

Ve günler akıp gidiyor.

Herkes yaptıkları ve yapmadıklarıyla yüzleşeceği büyük hesap gününe doğru gidiyor.

Ve insan yaptıklarıyla, gönderdikleriyle ya “said” ya da “şaki” olacak.

“O gün geldiği zaman Allah'ın izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz. Onlardan mutsuz (şaki) olanlar da vardır, mutlu (said) olanlar da.

Mutsuz (şaki) olanlara gelince; cehennemdedirler. Onların orada şiddetli bir soluyuşları vardır.

Onlar, gökler ve yerler durdukça orada ebedî olarak kalacaklardır. Ancak Rabbinin dilemesi başka. Şüphesiz Rabbin istediğini yapandır.

Mutlu (said) olanlara gelince, gökler ve yerler durdukça içinde ebedî kalmak üzere cennettedirler. Ancak Rabbinin dilemesi başka. Bu, onlara ardı kesilmez bir lütuf olarak verilmiştir.” (Hud/105-108)

Rabbim saidlerden olmayı nasip etsin

Yazarın Diğer Yazıları