• DOLAR 34.655
  • EURO 36.359
  • ALTIN 2929.26
  • ...

Son bir haftadır PKK ile KDP arasındaki gerginlik ve söz düellosu konuşuluyor.

Daha doğrusu PKK’nin her zamanki sataşma ve suçlamalarına ilk kez KDP cenahı sert ifadelerle karşılık veriyor. Daha önceki karşılıklar daha diplomatik bir dile sahipken son cevaplar oldukça sert.

Karayılan ve Bayık’ın suçlamaları yenilir yutulur gibi değildi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat ise lafı eğip bükmeden klasik PKK taktiği ile tüm muarızlarını olduğu gibi KDP’yi de “düşmanla işbirliği içinde olmakla” suçladı: “KDP, Türk devletinin yanında yer alarak işgallerini meşrulaştırıyor. Peşmerge gerillaya karşı savaşırsa, bu savaş PKK ve düşmanın savaşı olur. KDP, Türkiye ile birlikte Kürt halkının soykırımının önünde engel olarak gördükleri PKK’yı yok etmek istiyorlar” sözlerini sarf etti.

Kendini merkeze alıp dünyayı tek pencereden görmenin en orijinal örneklerini veriyor örgüt yöneticileri. Öyle ya siz İran ile “sınırlarını koruma” anlaşması yapacaksınız, Suriye ile aynı karakolları kullanacaksınız ve buna “konjonktür gereği” diye bir mazeret uyduracaksınız; ama sizden dolayı köyleri saldırıya uğrayan KDP’nin itirazlarını “düşmanla işbirliği” olarak tanımlayacaksınız.

Bu sataşma ve suçlamalara KDP’nin verdiği cevap oldukça ağırdı:

“Neredeyse kendinizi ahlak bekçileri olarak ilan edeceksiniz. Size ahlaksızlığın ne olduğunu söyleyelim: Kürdistan Bölgesi’nde sorun yaratmak ve onun onlarca yıllık mücadelesini yıkmaya çalışmak ahlaksızlıktır. Ahlaksızlık halkın malını mülkünü gasp etmek ve yüzlerce köyü viran etmektir. Ahlaksızlık; ‘Buraya Türkler gelsin ama Peşmergeler gelmesin’ demektir. Ahlaksızlık, devletlerin sınırlarını korumak için bu ülkenin gençlerini kandırmaktır...”

Gördüğünüz gibi belki de ilk defa KDP’den PKK’ye bu kadar net bir suçlama yapıldı. Ahlaksızlık, gasp, yağma ve Kürt gençlerini başkaları için “mayın eşeği” olarak kullanmak…

Aslında KDP’nin öfkesinin bir nedeni de PKK’nin artık Irak Kürdistan bölgesini askeri karargah olarak kullanmakla yetinmeyip bölgenin yönetim şekli konusunda da merkezi yönetim ve bölge ülkeleri ile iletişime geçmesiydi. Bir süre Haşdi Şabi çatısı altında Irak hükümetinden maaş alan PKK’nin Şengal’deki birimi, bölgenin Irak’ın parçası olduğunu iddia edip Kürdistan’dan koparma çabasına bile girişti.

PKK Yürütme Komitesi üyesi Duran Kalkan, şunları söylemişti: “Güney Kürdistan’da merkezi diktatörlük yaşayamaz. Yani ‘Güney Kürdistan’ı Hewler’den yöneteceğiz, sadece yönetim Hewler’de olacak’ dememek lazım.”

KDP, daha önce Duran Kalkan’ın eleştirilerine şöyle cevap vermişti:

"Tek bir kelime Kürtçe bilmeyen, hangi milletten olduğu belli olmayan ve Kürdistan halkının haklarına inanmayan birisinin hiçbir şekilde Kürtlerle ilgili konuşmaya hakkı yoktur. Böyle biri Kürdistan halkının nasıl yönetileceğine karar veremez ve konuşamaz."

Daha bundan kısa bir süre önce Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine yönelik gerçekleştirdiği operasyona tepki gösteren KDP, nasıl oldu da bu sert açıklamaları yapmaya başladı?

Dediğimiz gibi PKK’nin dili her zaman suçlayıcı, tahrik edici ve ısırıcı olmuştur.

Örnek olarak KCK yürütme konseyi üyesi Mustafa Karasu’nun farklı dönemlerde yaptığı bir kaç açıklamanın başlığına bakalım.

 “Karasu'dan şok İddia: 'KDP, DAİŞ'in kazanmasını istiyor.”

Dikkatinizi çekerim Karasu bu açıklamayı yaparken KDP, Türkiye üzerinden Kobani’deki PKK güçlerine silah yardımında bulunuyordu. O dönemde bile böyle açıklamalar yaparak farklı bir algı oluşturma çabası vardı.

“Karasu: KDP'nin izlediği siyaset savaş siyasetidir”

Köyleri işgal edilen KDP, Türkiye ile yürütülen “çözüm sürecine” destek veren KDP savaş siyaseti izliyor; ama Suriye’de kendisine itaat etmeyen tüm grupları tasfiye eden, infaz ve tutuklamalarla gözdağı veren PKK barışçı öyle mi?

Saçmalıkta sınır tanımayan şu açıklama ise insanda yorum yapma takati bırakmıyor.

“KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu, Kürt illerindeki operasyonlar konusunda Kürdistan demokrat Partisi’ni (KDP) eleştirerek, “Dua ediyor ki Kürtler kaybetsin” iddiasında bulundu.”

Sanırım KDP, bu açıklamalar karşısında saçını başını yoluyordur.

Şöyle bir gerçeği de göz ardı etmeyelim. Irak Kürdistan bölgesinde “PKK işgalinden” dolayı eziyet gören köylüler, Kürtler değil; ama “PKK kaybetsin” diye dua ediyor olabilirler.

Son olarak…

Bölge ülkelerinin İslami ve insani değerlerden uzak ırkçı, ulus-devletçi politikalarını konuşalım; ama PKK’nin kırk yıldır oluşturduğu tahribatı da göz ardı etmeyelim.

 

Yazarın Diğer Yazıları