İKİNCİ DUHOK MUTABAKATI
Suriye iç savaşı başladığında BAAS yönetiminin uzun süre kalamayacağı tahmin ediliyordu. Hem ordudan hem de siyaset ve bürokrasiden büyük kopmalar yaşayan rejim ciddi bir sarsıntı geçirmeye başladı. Şam’ın bir kısmı ve birkaç yerleşim yerinden başka neredeyse hakimiyeti altında pek bir yer kalmamıştı.
Dış destek BAAS rejimi açısından toparlanmaya neden oldu. Aslında Suriye alanına yapılan her dış müdahale –muhaliflere destek şeklinde bile olsa- rejimin işine yaradı. Farklı güçlerin hakimiyet savaşına girmesi, faklı hesapların alana yansıması yıkım ve tahribat oldu.
Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin yaşadığı bölgelerde de BAAS karşıtı ses yükselmişti. Ancak bu ses daha ilk zamanlarda siyasi suikastlarla bastırıldı. Kürt muhalefetinin önemli ismi ve Suriye muhalefetiyle beraber çalışma kararı alan Meşal Temo’nun daha 2011’de öldürüldüğünü hatırlatalım.
Siyasi suikast ve kaçırıp infaz etmelerde oklar Suriye istihbaratı ile çalıştıkları yönünde güçlü iddialar olan PYD’yi gösteriyordu. PYD, diğer Kürt muhalefetinin aksine silahlı bir yapılanmaya sahipti.
Suriye’nin her tarafından insanlar BAAS zulmünden kaçarken, Kürt bölgelerinden yüz binlerce insan önce PYD sonra da DEAŞ tehdidinden dolayı Türkiye ve Irak Kürdistan bölgesine kaçmak zorunda kaldı. PYD baskısına karşı çıkanlar Amude’deki gibi katliama uğratıldılar.
PYD, tekçi ve baskıcı uygulamalarıyla çokça eleştirildi.
2012’de Mesut Barzani’nin girişimleriyle PYD ve muhalif Kürt gruplarının çatı yapılanması olan ENKS, Hewler/Erbil’de bir masa etrafında toplandılar. “Hewler mutabakatı” adı verilen anlaşma sonrasında PYD’nin baskıcı tutumundan, ideolojik dayatmalardan vazgeçmesi bekleniyordu; ama bu olmadı.
Mutabakat uygulanmadığı gibi tek taraflı “Kanton” uygulamasına geçildi.
O dönem PYD’nin tutumunu sert bir şekilde eleştiren KDP Dış ilişkiler Başkanı Hemin Hewrami, basına yaptığı açıklamada şunları söylemişti: “PYD, Kobani, Kamışlı, Afrin gibi şehirlerde diğer Kürt partilerinin çalışmalarına izin vermiyor. Rejimle diyalog kurmaları Suriye’de yaşayan Kürtler’in hangi problemini çözdü? Suriye Kürtler’i için hiçbir gelişme sağlanmadı. Kürtler’e herhangi bir şey kazandırmadı.”
PYD’nin rejimle olan diyalogu ve Kamışlı gibi yerlerde beraber hareket etmeleri BAAS karşıtı her grup ve ülkenin tepkisini çekiyordu.
DEAŞ’ın Kobani’ye yönelik saldırısı ve bunun karşısında Barzani tarafından gelen yardımlar, Amerika’nın doğrudan müdahil olarak PYD’yi korumak için DEAŞ’a saldırması, dengelerin değişmekte olduğunu gösterdi. PYD bir kez daha ENKS ile görüşmeyi kabul etti. 2014 Ekim ayında Duhok anlaşması taraflarca kabul edildi.
PYD ve ENKS arasında ortak savunma, ortak yönetim, dayanışma gibi konularda bir anlaşma yapıldı.
Ama “Rojava Kantonları genel yönetimi” bu anlaşmayı onaylamadı.
Devreye Amerika girmiş ve PYD yeni bir proje kapsamında “Kürt hedeflerinden” değil “Demokratik Suriye” den söz etmeye başlamıştı.
Amerika’nın “kara gücü” olarak 11 bin militanını kaybedeceği Rakka operasyonuna katılmış, Amerika için Deyrezor’daki petrol bölgelerini ele geçirmişti. Neredeyse Suriye’nin üçte birine hükmederken Türkiye’nin, Amerika ve Rusya’nın onayıyla gerçekleştirdiği operasyonlar neticesinde büyük kayıplar yaşadı.
Dengeler yine değişti.
Amerika çekilmekten söz ediyor, Rusya PYD’yi “güvensiz” buluyordu. BAAS ile yapılan görüşmelerden bir netice elde edilemedi. Hem Suriye rejiminin hem de Türkiye’nin hedefindeydi.
İşte bu sıkışmışlıktan ve çaresizlikten dolayı bir kez daha ENKS ile masaya oturmaya razı oldu.
ENKS ve PYD heyetleri görüştü ve yapılan açıklamada uzlaşmaya vardıkları açıklandı.
Açıklamada, her iki tarafın 2014’te kabul edilen “Duhok Anlaşmasında yer alan yönetim paylaşımı, idare, güvenlik ve savunma konularını esas alacakları” ve bu temelde anlaşma sağlayacakları dile getirildi.
Duhok anlaşmasına göre “Siyasi karar mekanizmasına 12’si TEV-DEM’den, 12’si de ENKS’den, toplam 24 kişinin seçilmesi kararlaştırılmıştı.” TEV-DEM, PYD’nin yapılanmalarından biriydi.
Alana PYD’nin dışında bir silahlı gücün de girmesi söz konusu.
Kırk yıllık tarihini göz önünde bulundurduğumuzda PYD-PKK’nin ya muhalif grupları yutmak ve sindirmek isteyeceğini ya da ilk fırsatta bu anlaşmayı çiğneyeceğini söyleyebiliriz.
O yüzden de “bazılarına” tavsiyemiz şu: O kadar heyecanlanmaya gerek yok!