• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

      Hz. İsa hem İslami kaynaklarda hem Hıristiyan kaynaklarında "Mesih" olarak adlandırılmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de Allah tarafından kendisine İncil verilmiş olan Hz. İsa, Resul-ü Ekrem(s.a.v)'in geleceğini müjdeleyen diğer peygamberler gibi Allah'ın bir kulu olarak anlatılmaktadır. Hz. İsa konusunu irdelerken eldeki mevcut verileri incelediğimizde biri tarihsel, diğeri inancın İsa'sı olmak üzere iki İsa tiplemesiyle karşılaşmaktayız. Tarihsel İsa, Yahudi toplumu içinde doğup Tevrat'ı yanlış yorumlayan kişilerle mücadele eden bir şahıstır. İnancın İsa'sı ise Tanrının oğlu, teslisin ikinci unsuru ve ilahi kurtarıcı olarak görülen İsa'dır. İnancın İsa'sına göre o bir tanrıdır ve tapınma bu yaklaşımın en belirgin özelliğidir. Hıristiyanlığa bu garabeti yakıştıran ve dayatan Batı Roma İmparatorluğundan başkası değildir.

 Hz. İsa'nın hayatı ile ilgili bilgi veren Antikçağ kaynakları, Roma ve erken Hıristiyan kaynaklarıdır. I. Yüzyılda yaşamış Yahudi tarihçisi Flavius Josephus'un "Yahudi Eski Eserleri" adlı kitabında iki yerde Hz. İsa'ya atıf olmakla birlikte bu iki referansın sonraki dönemlerde Hıristiyan yazarlar tarafından eklendiği dile getirilmektedir. Bu meselede tarih okuyucularını bir nebze aydınlatan, antik çağdan kalan ve Hz. İsa'ya dair en önemli bilgilerin bulunabileceği kaynak, XX. Yüzyıl ortalarında bulunan "Kumran" kitabeleridir.

     Romalılar'a ait kaynaklarda da Hz. İsa ile ilgili oldukça nadir ve kısa bilgiler bulunmaktadır. Hz. İsa'nın hayatı ele alınırken mucizevi doğumu anlatıldıktan sonra çocukluğu ve gençliği hakkında bilgi verilmemektedir. İncil nüshaları Hz. İsa'nın Beytülahim'de doğduğunu bildirmekle birlikte ondan Nasıralı olarak da bahseder. Nasıralı sıfatı hem doğduğu yere nispetle hem de "Allah'a adanmış" anlamında da kullanılmış olabilir. Hz. İsa'nın doğumu miladi takvimin başlangıcı olarak kabul edilse de tarihi olarak milattan önce 5 veya 4 yıllarında doğduğu kabul edilmektedir. Doğum günü olarak 25 Aralık'ın kutlanması ilk defa IV. Yüzyılda gerçekleşmiştir. Hıristiyan dünya, Hz. İsa'nın doğum günü anısına yılbaşını kutlamak için farklı günleri kabul etmişlerdir.

   İncil metinlerine göre Hz. İsa, babasız dünyaya gelmiştir. Matta ve Luka İncilleri, Yahudilerin beklediği Mesih olduğunu göstermek adına Hz. İsa'nın şeceresini Hz. Davud'a dayandırmaya çalışırlar. Uydurulmuş ya da tahrif edilmiş İncil metinleri, İsa(as.)'in kardeşlerinin kadim bir dil sayılan Aramiceyi konuştuğunu belirtirler. Hz. İsa'nın, risalet vazifesini icra ederken: "Ben yalnız İsrail oğullarına gönderildim. Peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim" ifadeleri az çok Kur'anî bir bakış açısını yansıtmaktadır diyebilirim. Hz. İsa'nın yüklendiği misyon ve tebliğ faaliyetleri, dönemin Yahudi otoritelerini rahatsız edince Onu ortadan kaldırma planları yapılır. Yahudiler, kendilerince İsa'nın insanları kandırdığına, imparatora vergi verilmesine engel olduğuna ve kral olmak istediğini söyleyerek devrin Roma valisi Pontius Pilatus'a şikâyette bulunurlar.  Pilatus, Hz. İsa'yı sorguya çektikten sonra çarmıha gerilmesine hükmetmiştir. Hz. İsa ve diğer peygamberler hakkındaki bilgilerimizin önemli bir kısmının efsane ve kıssalara dayalı israilliyat olduğu da bir hakikattir.

    Hıristiyan ve Yahudi kaynakları bir cuma günü çarmıha gerilen Hz. İsa'nın öğleden sonra alınıp bir kaya mezara konulduğunu, pazar günü mezarı ziyarete gidenlerin mezarın boş olduğunu ve İsa'nın kendilerine göründüğünü, hatta bir süre daha havarilerini idare edip yönlendirdikten sonra göğe yükseldiği şeklinde safsataya kitleleri uyuşturan safsata bilgilerle karşılaşmaktayız. Hz. İsa'yı tanrının oğlu, rab gibi vasıflarla tanımlayan ehl-i kitap da olsa müşrik ve kâfir sayılırlar.  Peygamberlerini inkâr etmekle yetinmeyen İsrailoğulları, geçmiş dönemlerde peygamberlerine iftirada bulunup ismet sıfatlarına halel getirmiş, işkenceyle yüzlercesini şehit etmiş ve Allah'ın elçilerini tehcir ve göçe zorlayarak vatanlarından uzaklaştırmışlardır.  

İşte tevhid dinin tamamlayıcısı Hz. Muhammed(s.a.v) gönderilen Kur'an-ı Kerim, Yahudi ve Hıristiyanların peygamberlerine isnat ettikleri mesnetsiz çirkinlikleri ve iftiraları boşa çıkarmıştır. Peygamberlerin ismet-i haremlerine dil uzatan maymun çocuklarının necasetlerini yüzlerine çalmış ve resullerini temize çıkarmıştır.

Nitekim Hz. İsa, Kur'an'a göre Ulu'l Azm, yani, büyük peygamberlerden olup Allah'ın kelamı olarak vasıflandırılmıştır.  Hz. İsa'ya Mesih, İbn Meryem gibi ifadelerle hitap etmekle birlikte Hıristiyanlıktaki gibi bir anlam yüklemez. Hz. İsa da diğer Peygamberler gibi yaratılmış bir kul olup herhangi bir uluhiyet vasfı bulunmamaktadır.