• DOLAR 34.468
  • EURO 37.286
  • ALTIN 2995.421
  • ...

İngiliz Laing ve Coper ile ABD'li Szasz, psikiyatri disiplininin teori ve uygulamalarını ve bu disiplinin kişileri anormal olarak tanımlayan normlarını / yerleşmiş ölçülerini reddetmektedirler. Özellikle Szasz, "Akıl Hastalığı Miti" adlı kitabında Batılı düşünürlerle birlikte kertenkele çukurunda debelenen psikiyatristlerin hali pür melalini gayet güzel anlatmıştır: Psikiyatriyi, zihni hastalıkların teşhis ve tedavisiyle ilgilenen tıbbın özel bir dalı olarak görmek bir gelenektir. Halbuki bu, anlamsız ve yanıltıcı bir tanımdır. Oysa akıl hastalığı bir mittir. Mitler, geleneksel olarak yayılan veya toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren alegorik bir anlatımı olan halk hikâyelerinden öte bir şey değildir. Akıl hastalığı tabiri, tıpkı kötü bir ekonominin hasta olarak nitelendirilmesi gibi metafordur. Psikiyatrik teşhisler damgalayıcı etiketlerdir. Bunlar bir tıbbi teşhisi ifade etmek veya insanları kızdıran ve can sıkıcı davranışlarda bulunan kişileri yaftalamak için kullanılmıştır. 

 Batı orjinli psikiyatri disiplininde karşıt kültürel düzeyde anormal, hatta patolojik geleneklerden söz edilebilir. Bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı bir türlü suyu bulandıran bu taşı çıkaramamışlardır. Müslüman psikolog ve psikiyatristlerimiz, kertenkelenin dışarıda bıraktığı hareket eden kuyruğuyla oyalanadursun,  modern batılı psikologlar, karanlık çukurlarında Müslüman gençliğin zihnini "Sigmund Freud'un" cinsi sapıklık teorileriyle bulandıran ahlaksızlıklarının yapı taşlarını Müslüman toplumlarda çoktan döşemişlerdi bile... Müslüman bir ülkede LGBT gibi sapkın kuruluşların meydanlarda bağırıp iğrençliklerini halklara dayatması, bilmem, kertenkele çukuruna düşmüş Müslüman Psikologların rahatlarını bozup gayretlerine dokunuyor mu? Oysa aklıselim düşünen gayrimüslim ülkelerin psikiyatri servislerinde, böylesi hastalar dürtüsel hırsızlıkları ve eşcinsellikleri nedeniyle tedavi görmektedirler. 

Kur'an, Lut Peygamber'in halkında eşcinselliğin yaygın bir alışkanlık haline geldiğini ve bu yüzden Lut Peygamber ve takipçilerinin alenen zulme maruz kaldıklarını haber verir. "Lut'u da kavmine Peygamber olarak gönderdik. O, kavmine şöyle demişti: Göz göre göre hala o hayasızlığı yapacak mısınız? Sahi siz, kadınları bırakıp şehvet için erkeklere mi gideceksiniz? Doğrusu siz ne yaptığınızı bilmez bir topluluksunuz. Buna kavminin cevabı sadece: "Lut ailesini memleketinizden çıkarın; baksanıza onlar (bizim yaptıklarımızdan) temiz kalmak isteyen insanlarmış" demelerinden ibaret oldu." (Neml, 54,56.ayet)  

Anlaşılan, toplumda sadece kral çıplak demekle sorun halledilmiyormuş. Hırsızlığı ahlak dışı bir hareket olarak görmeyip bundan suçluluk duyma hislerini kaybetmeleri nedeniyle Hz. Şuayb'in kavmiyle/halkıyla arası açılmıştı. Lut Peygamber(a.s) onlara: “Ey kavmim! Ölçerken ve tartarken densizlik etmeyin ve yeryüzünde fesat çıkararak fenalık etmeyin.”(Hud:85) diye söylediğinde, bu ahlaki emre onların ileri gelenlerinden şöyle bir cevap gelmişti: "...Ya mutlaka seni ve seninle beraber inananları kentimizden çıkarırız ya da dinimize dönersiniz!.." (Araf:88 )

Kur'an'ın bu ayetleri, ahlak dışı adetlerin gelenekselleştiği toplumlarda, yüksek ahlaki davranışlar sergileyen kişilerin anormal, tuhaf veya zihnen rahatsız kimseler olarak düşünüldüğünü açık bir şekilde gözler önüne sürmektedir. Hakikaten bu kişiler ahlaken temiz olmaları nedeniyle ya yurtlarından sürülmüşler ya da öldürülmüşlerdir. Konuyla ilgili ayetlerde bu durum şöyle ifade edilmiştir: "Lut ailesini memleketinizden çıkarın; baksanıza onlar (bizim yaptıklarımızdan) temiz kalmak  isteyen insanlarmış!" 

 Modern Batı psikolojisinin kabul ettiği uyumlu normal kişilik normları ve standartları bu tartışmanın ışığında rahatlıkla soruşturma konusu olabilir. "Uyum" kavramının Batı psikolojisinin teori ve uygulamalarında temel kriter olarak ele alındığı anlaşılınca, soruşturma daha da önem kazanır. Anormal psikoloji veya kişilikle ilgili herhangi bir kitabı gözden geçirip "normal" sayılan bir kişiliğin ölçütünü araştırdığınızda yeterli güven hissi, gerçeklikle etkili temas kurabilen, makul ölçüde kendi öz değerlendirmesini yapabilen (İç görüş sahibi), bedeni arzularını uygun ölçüler içinde tatmin eden kişi gibi ifadelerle tanımlandığını görürsünüz.  

Modern Batı Psikolojisinde, insanın diğer yönlerine hiç değinilmez. Onun, dini, manevi veya en azından sezgisel yönünden hiç mi hiç söz edilmez. Yine uyumlu yetişkin erkek veya kız, normal çocuk ve toplumca kabul edilebilir orta yaşlılar hakkında benzer kavram ve faraziyeler mevcuttur. Şurası açıktır ki, Batı psikolojisinin uyumlu kişiliğin göstergesi saydığı kriterler, deneylerle elde edilmiş bilimsel araştırmaların sonucu değildir. Daha ziyade çağdaş Batı uygarlığının ürünü olan modern insanın kültürel bakış açısıyla oluşturulmuşlardır. Bu bakış açısı temelde, Batının değerlerine, geleneklerine ve modern materyalist toplumun güçlü direktiflerine dayanır.  

Bu meselede bırakın Müslüman psikologları, normal sıradan bir Müslüman dahi onun temelleriyle uzlaşamaz. İnsanın manevi yönünü dışlayan ölçütler, ancak maddecilikle körleştirilmiş bir toplumda kendisine yer bulabilir. Böyle bir toplumda manevi sâikle hareket edip güdüleriyle davranışta bulunan bireyler uyumsuz, uçuk veya anormal olarak damgalanırlar. Herkesin açık ve kralların çıplak gezdiği bir toplumda kral çıplak demek suçtur ve giyinik olmak anormallik olarak addedilir. Modern Batı toplumlarının gırtlağına kadar alkole batmış devrimleri içinde yaşamak zorunda kalan dindar Müslümanların pek çoğu, anormal kültürlerdeki normallerin anormal görülmesi hakkında malumat sahibi olanlar yazımızın başlarında zikrettiğimiz ayetleri daha iyi anlayabilirler.  

Hülasa, batı zihniyetli psikologların yanında pratisyenlik yapan Müslüman bir psikolog, onların arasında kendini anormal, ortama uymayan veya en azından sıra dışı biri olarak bulacaktır.