• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

İnsan tabiatındaki bencillik duygusundan kaynaklanan hased virüsü, sağlam ve sahih bir akideyle formatlanıp kontrol altına alınmadığı takdirde musallat olduğu bedende kuluçkaya yatıp aşırı hırs, ihtiras, açgözlülük, kıskançlık, kin, öfke, cimrilik gibi kötü duygu ve düşünceleri de besleyerek psikolojik bir rahatsızlık meydana getirmektedir. Hased etmek, bir insanın hem manevi hem toplumsal hem de ekonomik ve siyasal hayatına olumsuz yansımaktadır. Alemlere rahmet ve kurtuluş müjdecisi olarak gönderilmiş Ahmed, Mahmud, Muhammed Mustafa (s.a.v), bu hususta alakalı buyurdular ki; "Hasetten sakının. Zira ateşin odunu yakıp tükettiği gibi haset de iyi amelleri yakar bitirir."  

Rabbimizin katında amellerimizin karşılık bulması için hasedin gönülden sökülüp atılması gerekir. Haset duygusuna yenilen bir Müslüman, bu olumsuzluğunun izalesi için rabbine yalvarıp yakararak bağışlanma dilemelidir. Hakeza, virüsün toplumda oluşturduğu manevi tahribatı ve öldürücü etkileri ortadayken tecessüste bulunarak zina, fuhuş, faiz ve kumar hastalığına müptela olmuş ayyaş tiplerin çetelesini tutmakla geçirecek zamanımız yok... Burada nefislerin ıslahı noktasında bir durum tespitinde bulunacak olursak: Mesela, toplum manevi anlamda bir yangın yerine dönmüşken mezhep, meşrep ve milliyetlerinin dar zaviyesinden dünyaya bakan ve din(dar)den geçinen bir kısım zevatın, bu hastalıklı ruh halleriyle virüsü bulaştıracakları kişi sayısını tahmin etmek zor olmasa gerek. El Hak, insanlığın kalbine hücum eden manevi illetlerden kurtulmasının en etkili yolunun üç doz tevhit aşısı olmaktan geçtiği ortadadır. 

"Ve hased ettiği zaman hased edenin şerrinden" (Felak:5)

Hased, Allah'ın bir kısım kullarına verdiği nimete karşı kişinin içten tepki göstermesi ve o nimetin onun elinden alınmasını dilemesidir. Bu hal, isterse haset eden adam bu iç tepkisinden sonra kin ve öfkenin etkisiyle o nimetin yok edilmesi için bir çaba sarf etsin, isterse iç tepkisinin sınırında dursun fark etmez. Haset,  bu türden iki tepkiyi doğurmakta ve onlara zemin hazırlamaktadır.

Şehid Seyyid Kutup, müthiş bir tespitte bulunmuştur: "Biz, bu kâinatın sırları, insanın iç aleminin sırları ve insan vücudunun sırları konusunda bilemediğimizi inkâr etme noktasında ihtiyatlı hareket etmek zorundayız. Bilemediğimiz bu sırlardan kaynaklanan pek çok olaylar meydana gelebilir ve bugüne kadar da biz onların sırlarını çözememiş, gerçek mahiyetini anlayamamış olabiliriz. Mesela insanın uzaktaki bir insanla telepati yoluyla haberleşmesi, birbirinden uzak olan kişilerin bu vasıta ile iletişim kurmaları, sırrını çözemediğimiz olaylardan biridir. Tevatür haline gelen bunca haberlerin ve onun meydana geldiğini gösteren onca deneyimlerin gerçekliğinde şüpheye yer bırakmadığı ilişkiler ve iletişimlerdir. Fakat biz bu ilişkileri elimizdeki bilgilerle çözme imkânına sahip değiliz. İpnotizma ile uyutma olayı da bunun biridir. Bu olay da sırrı ve keyfiyeti çözülmemesine rağmen artık defalarca tekrarlanmış, deneylerle ispat edilmiş bir konudur. Telepati ve ipnotizma dışında bu evrenin, insan vücudunun ve insan ruhunun daha buna benzer nice sırları vardır. "

Buna göre kıskanç adamın hased etmesi ve içinde belli bir tepkiyi, kıskanılan adama yönelttiği zaman bu yöneltilen eylemin; elimizdeki bilgi ve deneyimlerin bu etkinin sırrına ve keyfiyetine ulaşmadığını ileri sürerek onun tesirini inkâr etmemize yol açmaz. Zira biz bu sahadaki gerçeklerin ancak çok az bir kısmını bilebiliriz. Bu bildiklerimizde çoğu zaman tesadüf yolu ile sırrını çözdüğümüz olaylardır. Zamanla bu öğrendiklerimiz somut bir gerçek olarak yerleşmeye başlamaktadır. Buna göre hasette kendisinden Allah'a sığınılmasını ve ondan Allah'ın himayesine girilmesini gerektiren bir kötülük vardır. Yüce Allah, rahmeti ve lütfu ile bizzat kendisi peygamberini ve O'nu izleyen ümmetini bu kötülüklerden kendisine sığınmaları için yönlendiriyor. Şurası da kesindir ki onlar bu direktife uygun olarak kendisine sığındıklarında Allah onlara yardım etmiştir.

Toplumda akran ve emsalleri arasında maddi ve manevi açıdan mazhar olduğu nimetlerle dikkat çeken kimselerin hasetçilerden gelebilecek kötülükler için Allah'a sığınmanın yanında hayatlarında daha düzenli davranmaları, israftan kaçınarak başkalarının kıskançlığına sebep olmamasına dikkat etmeleri gerekmektedir.