• DOLAR 34.592
  • EURO 36.422
  • ALTIN 2980.802
  • ...

Haçlı savaşları sırasında bir çeşit "Hristiyan Savaş Tarikatı"  vardı ki, kendilerini "Tanrıya adamış"(!) bu canavar sürüsü, sadece Müslümanlara değil, önüne çıkan herkese soykırım uyguladılar. Doğu Roma ordusu, Müslümanlar tarafından Yermük'te yenilgiye uğrayınca Kudüs patriği şehri Hz. Ömer (r. a)'e teslim etti. Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanlar tarafından kutsal kabul edilen Kudüs'ün fethinin ardından birçok sahabi ve tabiin şehri ziyaret etmiş, bir kısmı buraya yerleşmiştir. Kudüs'te medfun olduğu bilinen Ubade b. Sabit(r. a.) bunlar arasındadır. 

1099 yılında Haçlılar Kudüs'ü işgal ederek binlerce Müslüman'ı katlettiler. Kudüs Latin krallığının başkenti oldu. Büyük İslam Komutanı Selahaddin-i Eyyubi 1187 tarihinde Hittin savaşında Haçlıları yenilgiye uğrattıktan sonra Kudüs'ü aldı. 1229'da ikinci kez Haçlıların eline geçen Kudüs kısa bir süre sonra yeniden Eyyubi devletinin yönetimine girdi. Müslümanların parçalanmışlık halinin devam ettiği süreçte Kudüs Haçlıların elinde kaldı.

Selahaddin'i Eyyubi, mükemmel yönetimi ve örnek davranışlarıyla tarihe geçti. Kudüs'ü Haçlıların zulmünden kurtararak, o topraklara Allah'ın dinini hâkim kıldı. 20 Eylül 1187 tarihinde Kudüs, Haçlılardan kurtulup asıl hüviyetine kavuştu. Haçlıların Ömer Camii'nin kubbesine yerleştirdikleri büyük altın haç sökülüp yere atılınca, Müslümanlar tekbir getiriyor, Hristiyanlar ağıt yakıyorlardı. Batı emperyalizminin ilk menşei olan Haçlı zulmü böylece son buluyordu.

Uzun yıllar Osmanlıların yönetiminde kalan Kudüs ne yazık ki Birinci Dünya savaşında İngiliz ve Fransız kuvvetleri tarafından işgal edildi. Savaştan sonra İngiltere'nin mandasına verilen Kudüs, 1922'de Filistin'in başkenti oldu. Kudüs 1949'da BM tarafından uluslararası bir şehir ilan edildi ancak bu karar kabul görmedi. 1967 Arap-israil savaşında Arap rejimlerinin beceriksizliği ve korkaklığı yüzünden, Siyonist çete İslam ümmetinin varlık sebebi sayılan Kudüs'ün batı kısmını işgal etti. İlerleyen günlerde içinde Mescid-i Aksa ve Kubbetu's Sahra camilerinin de bulunduğu Doğu Kudüs, Siyonist çete tarafından işgal edildi. Siyonist emeller uğruna dünyayı kana bulayan şu andaki Yahudilerin ataları, Hz. Zekeriya (a.s) ve Hz. Yahya (a.s)'a hayat hakkı tanımadılar ve Hz. Meryem'e iftira attılar.

Siyonist ülkü doğrultusunda Filistin toprakları işgal edilerek 1948 yılında kurulan, Anayasası tümüyle Yahudi şeriatına dayalı bir terör devleti olan israil, kuruluşuyla İslam ümmetinin bağrına bir hançer gibi saplandı. Dünyanın her köşesinden Filistin'e gelip konan bu gasıp çete, Ümmetin bünyesinde kanser tümörü gibi yayılmaya devam etmektedir.

Aralarında Filistin'in eski yerli Yahudileri olmak üzere, ezici çoğunluğu 19. Yüzyıldan sonra göç edip buraya konan Yahudilerdir.  Anavatanlarına dönme, burada bağımsız bir israil devleti kurma ülküleri iyice kabaran Siyonistler, Yahudi Diasporası gibi örgütlerin teşvik ve telkinleriyle Filistin'e göç etmeye başladılar. Zamanla Filistin'in demografik yapısını da kendi lehlerinde bozdular. Dünyanın emperyalist devletleri tarafından desteklenen Siyonist çete, o tarihten bu yana yüz binlerce Müslüman'a kendi öz yurdunda parya muamelesinde bulunup zindanlara attılar. Yetmedi, milyonlarca Filistinli Müslüman'ı da tehcire zorlayarak kendi nüfuslarını artırma yoluna gittiler. 

Kudüs, İslam ümmetinin aynasıdır. Ümmet bu aynayı kendine tutup gerçek yüzünü görmelidir. Müslümanların Kudüs'le derin tarihsel bağları vardır. Hem ümmetin kalbi Kudüs'te atıyor. ABD emperyalizmi ve Siyonizm'in mahkûm edilmesi için protestoların dozu artırılarak mücadele devam etmelidir. Kudüs başka gündemlere kurban edilerek gündemden düşürülmemelidir. Kudüs için olan hassasiyet ve duyarlılığımız zinde kalmalı ki şerefli direnişçiler de umudunu yitirmesin.

Kudüs, Mescid-i Aksa ve tüm Filistin topraklarını Siyonizm'in pençesinden kurtarmanın davasıdır. İmam Humeyni'nin buyurduğu gibi: "Tüm mustaz'af milletler Kudüs için yekvücut olup müstekbirlere karşı varlıklarını ilan etmelidirler. Müslüman milletler, müstekbirlerin burnunu sürterek bu fesat tümörünü tarihin çöplüğüne atmalıdırlar. Bu münasebetle satılmış, kukla rejimler ifşa edilip ellerinin İslam ülkelerinden kesilmesi gerekir." 

Kudüs ve Mescid-i Aksa hepimizin ortak davası ve derdi olup ümmet için turnusol işlevini görmektedir. Hakeza, ümmetin ağırlığı ve kaale alınması Kudüs'e atfettiği değerle ölçülür. Hülasa, Kudüs, Müslüman halklar için vazgeçilmez bir değerdir. Bu değer kaybedilirse ümmet kaybeder.

Rabbim, vahdete ermiş ümmete özgür Kudüslerde buluşmayı nasip eylesin inşallah!