Sevgi ve En Sevgili Üzerine
Bu dünyada asıl mutsuzluk nedir bilir misiniz? Asıl mutsuzluk, hayatı sevgisiz yaşamaktır. İnsanı bir o kadar mutsuz eden şey de sevdiklerinize, onları sevdiğinizi söylemeden bu fani âlemden ayrılıp gitmektir. Hayatı bir o kadar anlamlı kılan sevgiyi/sevgiliyi tanımakta fayda vardır. Lügatte sevgi; insanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu olarak tarif edilmiştir. Belki sevgi, en sevgilinin rızasını gözeterek, eşinize, dostunuza veya yol arkadaşınıza onu karşılıksız, pazarlıksız ve hesapsız sevdiğinizi söyleyebilmektir.
Sevgi, dava adamının yol azığıdır. Sevgisi olmayan insandan Allah rahmetini esirgemiştir. Allah için seven insanın en belirgin özelliğidir sevgi. Âşıkların sevgiliye olan özlemlerini dindirmek için yaslandıkları bir baston hükmündedir sevgi... Sevgiden söz etmişken bir nebze sevgiliden bahsetmeden geçseydik eksik söylemiş olurduk. Öyleyse sevgili nedir, tanıyalım. Sevgili; sevilen ve âşık olunan kimselerin halini anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Ayrıca dost, yar ve canan kelimeleri de sevgili kelimesinin eş anlamlısıdırlar.
Zor zamanda müminleri bir arada tutan, küçük topluluk oldukları halde onları çok topluluklara karşı yenilmez kılan güç, elbette ki, sevgi, aşktan ve muhabbetten başkası değildir. İmkânsızlık ve zorluklar karşısında yekvücut olup imanları imkâna inkılab eden yiğitlerin yüreklerinde, o gün Allah aşkı, Peygamber Sevdası ve Sahabe Sevgisi eksik olmadı hiçbir zaman...
Sahabe, Resulallah(s.a.v.)'a olan bağlılık ve muhabbetlerini çoğu kez: 'Ya Habiballah!' ve 'Anam babam sana feda olsun ya Resulallah! Sözleriyle izhar ediyorlardı. Çünkü onlar Resulallah(as.)'a aşıktılar. Aşıkların dilinde sevdanın muhtelif tanımları vardır; güçlü tutku, sevgi ve aşk tutkusu gibi daha birçok manaları vardı sevda kelimesinin dillerinde... Sahabe-i Kiram ve müminlerin tamamı, Resulallah (s.a.v.)'a güçlü bir sevgi ve aşk tutkusuyla bağlıydılar. Öyle bir bağlılık ki Efendimiz(as)'in ayağına bir dikenin batmasına dahi gönülleri razı olmazdı.
Zor zamanda çile yüklü bulutlardan dara çekilen, güzel insan, şair yürekli Ömer Faruk, aylar öncesi, "sevgi" temalı bir bilgi notu paylaşmıştı. Sevgi kavramıyla ilgili kaleme alıp adeta bal tadında yorumladığı yazısını, yine dostun izniyle bir miktar tashih edip, önemine binaen köşe yazımda paylaşıyorum:
Sevgi; kupkuru çöllere düşen bir katre yağmur misali gönülleri yeşertebilmektir. Sevgisizlikten kurumaya yüz tutmuş bir yüreğe, sevginin bir damlası dahi ab-ı hayat bahşeder her dem. Sevmek, Ademce olmalı, hem öyle bir sevgi ki Âdem(as.)'ı dünya sürgünlerine, oradan da Arafatların zirvesine çıkarabilmelidir. Nuh(as)'un yüreğinde tufanlar koparsa da ailesinden sadece iman ehlini gemiye almasıdır sevgi... Yakupca olmalı bu sevgi; hem Kenan kuyularına atılan ve Zavira Zindanlarına düşmüş Yusuf'un gömleğini sürünce yüzüne, gözlerine fer düşürüp Yusuf'tan haber getiren mucizenin adıdır sevgi... Davudi nağmelerle haykırıp Calut'un saltanatını yerle yeksan etmenin adıdır sevgi...
Nemrutların ateşinin bürudet ve hararetine aldırmadan, İbrahim'i bir tevekkülle yanmayı göze alabilmektir sevgi... Sevgilinin yolunda İsmail'i bir teslimiyet gösterip kurban olmayı kabullenmektir sevgi... Sabır timsali Eyyüb (as.) gibi tecridin her çeşidine karşın bütün acılara katlanmaktır. Musa(as.)'ın asasıydı Kızıldenizleri sevgiyle yardırıp bir avuç mümine yol gösteren... İsa (as.)'ın nefesiydi ölü kalpleri sevgiyle diriltip hayat veren. Hz. Muhammed (s.a.v)'in tüm âlemlere rahmet olarak gönderilişinin anısına güllerin ümmetinin elinde derilmesidir sevgi. Düşmanların tekliflerini elinin tersiyle itip; "Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler, ben yine bu davadan vazgeçmem" sözleriyle devrin zalimlerine aldırmadan meydan okumanın adıdır sevgi...
Yemen'de irfan ehli bir genç, Zünnûn-ı Mısrî'ye; 'Allah için sevenlerin kalbini Allah öyle yaratmıştır ki, onlar kalplerinin nuruyla Allah'ın Celali'nin büyüklüğünü görmüşlerdir. Onların bedenleri dünyada kalır, ruhları ise perdeyle örtülür, akılları ise göğe çıkar. Onlar melekler arasında dolaşırlar ve bu hakikatleri yakından görürler. Sadece Allah'a sevgi duyarak, cenneti arzulama ve cehennemden korkmadan uzak kalarak ellerinden geldiğince Allah'a ibadet ederler 'dedi.
Sevginin kendisiydi rabbimize; Ya Habibi dedirten. Ya Vedud! Ey her şeyi sevgiyle yaratan! Ey sevginin membaı Rabbimiz! Dünyalık her türlü sevgiden ve onun cazibesine kapılmaktan sana sığınıyoruz!...