DEĞERLER EĞİTİMİNE BAKIŞ-1
Bu haftaki yazımı ülkemizde ne olduğu tam olarak bilinmeyen ve ihmal edilen değerler eğitimiyle sürdürmek istiyorum. Yakın dönemde bir eğitimci dostumla, İdeal Eğitim Vakfı'nın da desteklediği "Öğretmenler Odası" adlı TV programında bu konu üzerinde konuşma fırsatı bulduk. Canlı yayında "Değerler Eğitimi" konusunda ideal bir bakış açısı ortaya koyamamış olsak da, özgün ve İslam'ın ruhuna uygun bir görüş serdedip sağlıklı bir analiz yaptığımızı düşünüyorum. Şu halde değer kavramı nedir, değerlerin kültürle ilişkisi var mıdır, okullarda değerler eğitimi nasıl ve ne düzeyde veriliyor? Konuları üzerinde bir miktar durmayı yararlı görüyorum.
Değer kavramı nedir? Bir toplumda benimsenmiş ve yaşatılmakta olan her türlü düşünüş, davranış, kural ve kıymetler bütünüdür. Değerlerin toplamı, bir toplumun kültürünü oluşturmaktadır. Değer kavramı insana özgü bir kavramdır. Söz ve davranışların doğru-yanlış, güzel-çirkin, iyi-kötü şeklinde tanımlanmasını sağlayan temel etken değer anlayışıdır. Bu açıdan güzel-çirkin denildiğinde sanatsal değer ölçüleri, iyi-kötü dediğimizde ahlaki değer ölçüleri, helal-haram denildiğinde de dini değer ölçüleri ön plana çıkar.
Değerler kavramı bir toplumun kimliğini yansıtır, hem toplumu meydana getiren bireylerin kim/nasıl olduklarını, yani bireyin bir nevi aidiyet ve kişiliğini ortaya koyan parametrelerdir. Toplumun sosyal alışkanlıklarının tüm göstergeleri bu kimlikte yer alır. Anadolu’da yaşayan halkların kendilerini zoraki bir etnisite (bir ırka dayandırmak) üzerinden tanımlamaktan ziyade, inancıyla tanımlaması değerlerimizle daha bir örtüşmektedir. Hem ihtida edip Müslüman olmuş halkların tamamının üst kimliği İslam'dır. Ayrı renk ve dilleri de olsa, farklı davranış ve yaşayış biçimleri ortaya koysalar da nihayetinde üyesi oldukları kültürün mayasını taşımaktadırlar. Haliyle bu kültürün maya tutmasını sağlayan İslam'ın değerleri olduğuna göre hepimizin üst kimliği de bellidir.
Emin olmak, dürüstlük, büyüklere saygı göstermek, küçüklere şefkatli davranmak, empati kurmak, merhametli ve adil olmak okullarda değerler eğitimi kapsamında öğrencilere müstakil bir ders olarak öğretilmelidir. Öylesine baştan savma bir edayla Türkçe, Hayat Bilgisi, Vatandaşlık ve İnsan Hakları ünitelerine serpiştirilerek 'Değerler Eğitimi' konusunun geçiştirilmesi vicdanla bağdaştırılamaz. Her ne kadar Orta Öğretimin "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" ders kitaplarında değerler eğitimine bir miktar konu ayrılmışsa da bu yeterli değildir. Daha doğrusu MEB, çekinmeden değerler eğitiminin adını doğru koymalıdır. 'Değerler Eğitiminin' karşılığının, 'İslami Adaplar Eğitimi' olduğunu belirtip müfredata koymalıdır.
Geleceğe güvenle bakmak ve toplumda ahlaki dejenerasyonun önüne geçmek için de bu değerlerin iyi anlaşılması ve uygun yaşanmasıyla mümkün olmaktadır. Kaldı ki toplumun birçok sosyal hastalıklardan kurtulmasının yolu imanlı, kültürlü, ahlaklı ve bilgili bir neslin yetişmesinden geçmektedir. Bir nesil ki inancına, tarihine ve milli değerlerine bağlılığını davranışlarıyla, sözleriyle ve eylemleriyle göstermesi gerekir. Bir neslin kimliğini koruyan en önemli unsurlardan biri inancıdır. İnancını kaybeden milletlerin ne dili, ne kültürü, ne de tarihi kalır; her şeyini kaybeder.
Peki kültür nedir? Kültür çok boyutlu bir kavramdır. Kültür; toplumların her alandaki kazanımları ve bunların semboller yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılması sonucu oluşan değerler bütünüdür. Ya da, bir toplumda geçerli olan ve gelenek halinde süregelen her türlü duygu, düşünce, yaşayış, dil, sanat varlıklarının tümü olarak da tanımlayabiliriz.
Kültürü oluşturan birçok değerlerimiz vardır. Bunlar bilgi, inanç, sanat, hukuk ve insanların elde ettiği yeni yetenekler ve alışkanlıklardır. Tabi bu değerlerin kazanılması da kesinlikle eğitim yoluyla mümkün olmaktadır. Öyle ki eğitim, bütün dünya ülkelerinin en önemli meselesi gibi durmaktadır. Haliyle eğitim kavramının çok farklı boyut ve alanları da vardır: Mesela bireysel eğitim, ailede eğitim, yaygın ve örgün eğitim, mesleki eğitim, kurumsal eğitim gibi...
Özellikle değerler eğitimi, doğumdan ölüme kadar devam eden bir süreci kapsamaktadır. Hatta bu yolculuk anne karnında başlamaktadır diyebiliriz. Hâsılıkelam, bireylerin öğrendiği her bilgi, ortaya koyduğu her davranış, sarf ettiği her söz, hayata bakışı, duruşu, oturuşu, yürüyüşü, yemesi, içmesi, giyimi, kuşamı... kısacası hayatın her karesi eğitimin kapsama alanına dahildir.
(Devam edecek...)