• DOLAR 34.602
  • EURO 36.733
  • ALTIN 2904.007
  • ...

Bugün ki yazımda dinleme ilkelerinden bir iki başlığa değinmek istiyorum. Okurlarımızın malumu olduğu üzere; yapılan her işin bir amacı vardır, olmalıdır da. İnsan başıboş bir varlık değildir ve bu dünyaya bir amaç için gönderilmiştir. Sorumluluk ve bilinç sahibi olması hasebiyle öylesine "Saldım çayıra Mevlam kayıra" telakkisiyle hayatı sürdürmenin imtihan sırrına uygun düşmeyeceğini hepimiz bilmekteyiz. Çünkü hayatın da bir amacı olmalıdır. Amaçsız, tesadüflere dayalı bir hayat düşünülemez. Hayata doğru taraftan bakmak, eşyayı ve hadiseleri Kur'an penceresinden seyretmek ve olayları doğru algılamak işimizi kolaylaştıracaktır. Yaşamı doğru algılayan ve doğru hedefleri saptayan insanların daha başarılı oldukları da tecrübeyle sabittir.

Bilinmesi gerekir ki çok önemli bir etkinlik ve eylem olan dinlemenin de bir amacı olmalıdır. Haftanın birkaç gününü dinleme etkinlikleriyle geçirmekteyiz. O sohbet senin, bu sohbet benim derken adeta bir sohbet furyası yaşamaktayız. Sohbeti dinlerken "Karşımdaki kişi ne anlatıyor, ben onu niçin dinliyorum, ben niye buradayım?" gibi soruları kendimize sormalıyız ki anlatılanları daha verimli ve anlamlı kılabilelim. Aksi halde birçok manevi kazanımımız heba olup gider.

Anlatılanlar sana angarya gibi geliyorsa şu halde sen hatibi dinlemiyor sadece işitiyorsun. Böylesi bir dinleme şeklinin insana faydasının olmayacağı hususu eğitim bilimcilerce de ispat edilmiştir. Dinleme ve işitme ilişkisini zaten bir önceki yazımda mütalaa etmiştim. Bir daha aynı konuya değinmeden geçeceğim.

Sözlükte; bir kimseye veya bir topluluğa zorla, ücret ödemeden yaptırılan iş angarya olarak tanımlanmaktadır. Angaryada otorite sahibi birinin ücret ödemeden, zoraki birilerini çalıştırması söz konusu iken, Allah rızası gözetilerek yapılan bir işte ise, ücreti doğrudan Allah'tan isteme vardır. Üstelik Allah rızası gözetilerek yapılan hiçbir etkinlik veya eylem de asla angarya olarak değerlendirilemez. Zerreler adedince yapılan her hayır ve şerrin kayıt altına alındığını ve hesap gününde karşımıza çıkarılacağı Kur'an-ı Kerim'de bildirmektedir.

Dinlerken amaç ve isteğimizin olması şarttır. Her konuda olduğu gibi, dinleme için de bizi başarıya götürecek iki temel güç; amaç ve istektir. Anlatılanları dinlerken önemli konular üzerinde yoğunlaşmasını bilmek de başarıyı artırmaktadır. Risalet güneşinin etrafında kümelenen peygamber dostlarının her birinin bir hedefi ve amacı vardı. Rehberlerini dinlerken konuyla ilgisi olmayan ayrıntılarda boğulmamak onların temel ilkelerinden sayılırdı. Çünkü istikamet üzre bulunmak ve yıldızlaşmak bunu gerektiriyordu.

Dinleyen kişinin kafa karışıklığından kurtulması gerekir ki anlatılanlardan istifade edebilsin.. Dinlerken "Niçin dinliyorum?" sorusunu kendine soran kişi, haliyle dikkatini dağıtacak şeylerden de kendini uzak tutacaktır. Böyle davranılması halinde zihin, konu ile ilgili olarak anlatılanlara bir anlam yükleme çabası içinde canlı kalır. Sahabeye nispetle bizlerin hali pür melali ortadadır. Bugün ki ümmetin hali "Görünen köy kılavuz istemez" atasözünde ifade edilen haldir. 

Günümüz dünyasının Müslümanları olarak, bilgiyi üretmesini bilmediğimiz gibi kullanılması noktasında da zorluklar yaşamaktayız. Ayrıca bilgiyi tasnif etme ve uygun zamanda kullanma yöntemini de ıskaladığımız için zihinsel karmaşadan bir türlü kurtulamıyoruz. Kimi zaman batının kirlettiği kavramlara sığınarak kendimize yeni bir dünya inşa etmeye çalıştığımız olmakta. Ancak Müslümanların, batı dünyasının kavramlarından medet umarak kendilerine yeni bir dünya inşa etmeye çalışması, ham hayallerden başka bir şey değildir. Çünkü Batı, sadece kavramları değil, insanlığı, beyinleri ve gönülleri dahi kirletmiş bulunmaktadır.

Çağımız bilgi ve teknoloji çağıdır. Bilgiyi üreten ve doğru kullanan toplumların daha çok söz sahibi oldukları bilinen bir gerçektir. Kitle iletişim araçlarının yaygınlık kazanmasıyla Dünya artık büyük bir köy haline dönüşmüş bulunmaktadır. Teknolojinin de ilerlemesiyle birlikte insanlar, Dünya`nın bir ucunda meydana gelen hadiselerden anında haberdar olmaktadır.  Bunun için bilgi toplumu olmak çok önemlidir. Tabi bu bilgiye ulaşmanın yollarından bir tanesi de, hiç şüphesiz, dinleme yöntemini doğru ve etkin kullanmaktan geçmektedir diyebilirim.

Müslümanların şunu da unutmaması lazımdır: Bir şeyin elde edilmesi istemekle ilgilidir. İstekli olabilirsek daha dikkatli dinleyebilir ve dinlediklerimizden de bir anlam çıkarabiliriz. Ne istediğini bilmeyen Müslümanların bir amacı ve hedefi de olamaz. Elhasıl verimli bir dinleme etkinliğinin gerçekleşmesi için kişinin önce dinleme isteğini içinde hissetmesi gerekir.  (Devam edecek...)