Bâği Suudi rejimi ve Cemal Kaşıkçı meselesi
Sözlükte, "haktan ayrılmak, zulmetmek, haddi aşmak" anlamına gelen bâğy kelimesi, Kur'ân-ı Kerim'de, sözlük anlamının dışında Allah (c.c)'a karşı gelme ve dinin çizdiği sınırları aşma manasında ahlâkî bir terim olarak da kullanılmıştır.
Fıkıh ıstılahında hak üzere olan devlet başkanına karşı koymak, isyân etmek, bu kökten ismi fail olan bâğî kelimesi de isyan eden, isyankâr anlamına gelmektedir. Kur'ân'da bâğîlerle Allâh'ın buyruğuna dönünceye kadar mücadele edilmesi emredilmektedir.
Genel ahlâk kurallarını ve Allah'ın koyduğu sınırları aşan, yaratıkların haklarını çiğneyen her tür kötü davranış bâğy olarak addedilmektedir. İslâm bilginleri, bağy suçu sabit olan zalimlerle savaşmak gerektiğini söylemişlerdir.
Günlerdir basında ve sosyal medyada gazeteci Cemal Kaşıkçı olayı işlenmektedir. Kaşıkçı'nın, Suud'un İstanbul Başkonsolosluğuna giriş yaptıktan sonra bir daha görülmediği ve ortadan kaybolduğu hepimizin malumudur. Bu mesele medyada günlerdir konuşulup tartışılmaktadır. Sayın Erdoğan ve Suudi kralı Selman Bin Abdulaziz'in görüşmesi neticesinde Kaşıkçı'nın İstanbul Başkonsolosluğunda bir boğuşma sonucu öldüğü açıklandı. Ancak Kaşıkçı'nın cesedi ortada yok.
Suudi'nin -dünyanın aklıyla alay edercesine- inandırıcı gelmeyen bu trajikomik açıklaması pişmiş tavukları dahi güldürür desem her halde mübalağa etmiş olmam. Veliaht katil'in gönderdiği on beş kişilik ölüm timi içinde Suudi'nin Adli Tıp Kurumu Başkanının da bulunması manidar değil midir? Aslında tam da bu nokta artık ‘mızrak çuvala sığmaz` dedirtir cinstendir. Arabistan'dan yola çıkıp İstanbul Hava Limanına inen infaz timinin apar topar konsolosluğa giriş yapıp kısa zamanda konsolosluktan ayrılması hayra alamet olmasa gerek. Belli ki caniler Kaşıkçı'yı ortadan kaldırmak için ta dünden plan ve programlarını yapmışlardır.
İngiliz Casusu Hempher'in Misyonerlik Faaliyetleri sonucu Hicaz Yarımadasında işbaşına getirilip ümmetin başına bela edilen İbn-i Suud ailesinin krallları- Kral Faysal bundan istisnadır- dün olduğu kadar gelecekte de hep lanet ve nefretle anılacaklardır. Muhammed Bin Selman'ın Türkiye'ye gönderdiği infaz timinin yanlarında kemik doğrama testeresini de bulundurmaları düşündürücü değil midir? Bu ekip kütük doğramaya gelmediler ya! Her halde Kaşıkçı'nın bedenini testereyle doğrayıp parçalara ayırmak için bu testereyi yanlarında bulundurmuşlardır.
Bu kuduz köpeklerin hadim-ül haremeyn-iş şerifeyn olması mümkün mü? Bunlar olsa olsa hain-ül haremeyn-iş şerifeyn olurlar. Yıllardır Yemen'in şehirlerini bombalayıp milyonlarca Yemenli çocuğu korkuyla tir tir titreten, on üç milyon çocuğu açlığa mahkûm eden ve ilaçsız koyan yine bu İbn-i Suud ailesi değil midir? Soruyorum, bu zalimler asil duruşlu ve temiz yürekli Yemenlilere reva gördükleri zulmü hangi din ve mezhep adına yapmaktadır? Doğrusu işlenen cürümler İslam adına değil, ABD, israil ve kralların saltanatlarını devam ettirmesi adına işlenmektedir.
Ümmetin milyon dolar tutarındaki servetiyle ABD emperyalizminden aldıkları silahları Yemenli mazlum Müslümanlara karşı kullanmıyorlar mı? Ellerini mazlumların kanına bulamış katil Suudi rejiminin yaptıkları İslam Dünyasında ayyuka çıkmış bulunmaktadır. Siyonist israil ve ABD ile dostane ilişkiler geliştirip israil uçaklarının yakıtını dahi temin eden krallık rejimi, bu kötü tavrıyla ümmetin nefretini ve halkının öfkesini çekmişlerdir. Haktan ayrılıp haddini aşan bu bağyi ve ısırıcı saltanat rejimi, ABD'nin kapısında adeta el pençe durup ondan medet ummaktadır. Bununla yetinmeyip muhalif her sesi bastırarak adeta sadık bir bende olduğunu ispatlamaya çalışmaktadır.
Kaşıkçı'nın ölümünü aptalca sebeplere bağlayan Kral Selman'ın iddiası için Trump ne dedi? 'Riyad yönetiminin Kaşıkçı ölümüyle ilgili açıklamalarını samimi bulduklarını ve Suudi Arabistan ile çalışmaya devam edeceklerini ve 110 milyar dolarlık silah anlaşmasını iptal etmeyeceklerini, çünkü bu satıştan elde edilen gelirle 600 bin işçinin istihdam edilebileceğini' söyledi. Trump pragmatistçe düşünmektedir. O kârına bakar, binlerce Kaşıkçı veya Yemenli'nin can vermesi umurlarında mı?
Her şeye rağmen zulüm sonsuza dek sürmez. Zorba diktatörlerin eninde sonunda cehenneme sürülecekleri muhakkaktır.
"(Resûlüm!) De ki: Ey kâfirler, yenileceksiniz ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz!" (Al-i İmran:12)