• DOLAR 34.608
  • EURO 36.707
  • ALTIN 2901.55
  • ...

Kur'an'da sağlıklı ve dengeli bir toplumun inşası için, üç önemli sacayaktan biri sayılan "İhsan" adalet kavramından hemen sonra zikredilmektedir. İhsan sözlükte "bir şeyi iyi ve güzel yapmak, güzel ve yararlı fiil işlemek" anlamlarına gelir. Bunun yanında iyi, cömert, hoşgörülü, affeden, merhametli, nazik olma, bencil olmama... gibi anlamları da vardır.

İhsan kavramının içerdiği bu anlamların toplumda yer edinmesi adalet kadar önemlidir, hatta adaletten daha önemlidir desem umarım yanılmış olmam. Öyle ise adalet, sağlıklı ve dengeli bir toplumun temeli ise, ihsan onun mükemmele erişmiş halidir diyebiliriz.

Bir taraftan adalet, toplumun haklarını çiğnemekten ve zulümden korurken, diğer taraftan ihsan, toplumu zevkli yaşamaya değer bir hale sokar. 28 Şubat sürecinde devletin ana damarlarına yerleşip kılcal damarlarına kadar yayılan FETÖ vb. güçler, devletin yargı ayağında da güçlenip adliyeleri bir çeşit zulmiyeye çevirmesini bildiler. Öyle zulümler vuku buldu ki ortada ne adalet, ne de onun mükemmele erişmiş hali olan ihsan kaldı.

Mahkeme salonlarını süsleyen, "Adalet mülkün temelidir"  veciz sözü adalet ve ihsan sahibi Hz. Ömer (r.a)'ın ağzından çıkmıştı. Salih bir insanın ağzından çıkmış o güzelim hakikat, Müslüman halkların iktidara taşıdığı parti döneminde de çok az parladı. Çünkü Kur'an'da bir ameli, bir fiili ve bir görevi iyi bir şekilde ve hakkıyla yapmak da ihsan anlamında kullanılmıştır. Hükümet bu haliyle zindandaki Müslümanlara adaletli davranmadığı gibi ihsanda da bulunmamıştır. Aksine onlara zulmetmiştir.

Anadolu'nun en ücra ilçesine dahi ihtişamlı adliye binaları inşa edildi, ancak yargı eski tas, eski hamam usulü işlemeye devam etti. Taşradan sevimli görülen şu ihtişamlı binaların mukassi salonlarında ne acıdır ki mazlumlar aleyhinde Kabilce alınan nice kararlar olduğu gibi uygulanmakta. Evet, Kabiller taş kalpli idiler. Habil misali Yusuflarımıza acımadılar. Kimisi çeyrek asır bir zamandır zindanda suskun ve çaresiz, özgürlüğüne kavuşacağı günü beklemekte. Onlar FETÖ savcıları eliyle mağdur edilmiş zamane Yusuflarıdır. Ey zaman! Yusufların kaç zamandır sevdiklerinden ayrı düştüğünü söylemeye dilin yok mudur yoksa benim mi işitmeye kulağım.

Faiz belasının, israf, talan ve tekelcilik anlayışının hâkim olduğu, memur alımında torpil ve rüşvetin hala geçerliliğini koruduğu bir toplumda sizce adalet ve ihsanın varlığından söz edilebilir mi? Allah (c.c), isyan içinde olan böylesi günahkâr bir topluma merhamet eder mi? Boğaza kadar harama batmış ve tövbe etmeyen bir toplumun fertlerine ihsanda bulunur mu? Zinanın serbest, zinaya götüren kapıların sonuna kadar açık tutulduğu; buna karşın meşru dairede evliliklerin zorlaştırıldığı ve birçok kapının evlenmek isteyen gençlerin yüzüne kapatıldığı bir memleketin halkına ihsan mı edilir?

Bir toplumda gerek birey, gerekse sistem kendi yanlışlarını yerine getirmekte diretirse, o toplumun gelişemeyeceği aşikârdır. Böylesi bir toplum belki çatışmadan uzak durabilir; fakat böylesi bir toplumda, sevgi, şükran, cömertlik, fedakârlık, yardımlaşma, samimiyet, sempati gibi yaşama zevkini geliştiren ve yüce değerlerin oluşmasını sağlayan insani nitelikler asla oluşamaz.

İnsanlar için üç ihsandan söz edilebilir:

1.Allah'a karşı ihsân. Bu iman edip Allah'ın emir ve yasaklarına uymaktır.

2.İnsanlara karşı ihsân. Bu, insanın ana babasına, eş ve çocuklarına, komşu ve akrabalarına, insanlara iyilik yapmak, haklarına riayet etmek ve kusurlarını bağışlamaktır.

3.Kişinin kendine karşı ihsanı. Bu, iman edip sâlih ameller işleyerek Allah'ın rızasını, rahmet, mağfiret, nimet ve cennetini kazanmasıdır.

Elhasıl ihsan kavramı; iman, iş, ibadet, muâmelât, yönetim, yargı vb. insanın yaptığı her işi ve görevi şartlarına, kurallarına ve tekniğine uygun olarak estetik, sağlam, güzel, kaliteli, en uygun ve mükemmel bir şekilde yapmayı ifade eder.

"İhsan" Allah'ın kullarına kesin bir emridir.