• DOLAR 34.549
  • EURO 36.64
  • ALTIN 2901.167
  • ...

Memlekette siyasi partilerin seçim propagandaları gırla giderken Türkiye'nin sessiz sedasız PKK'ye karşı ortak operasyon için komşuları Irak ve İran İslam Cumhuriyetiyle anlaştığı yönünde haberler medyamıza düşmekte. Öyle görünüyor ki Türkiye bu sefer Kandil'de oturup kontrolü tamamen sağlamak için ciddi hazırlıkların içinde bulunmakta. Gündemin bir diğer önemli maddesi ise, Türkiye'nin ABD'yle anlaşarak Münbiç'in PYD/PKK unsurlarından tamamen izale edilmesi için attığı adımlardır.  

Fırat'ın doğusunda bulunan Münbiç uzun zamandır PYD/PKK'nin kontrolüne geçmiş bulunmaktadır. Türkiye, Münbiç'in PYD'nin kontrolünde bulunmasından son derece rahatsız ancak rahatsızlığını istiâre sanatına başvurarak 'dostumuz, müttefikimiz ABD(!)'diyerek her ne kadar karşı tarafa bir takım göndermelerde bulunsa da anlayan yok gibime gelmektedir.

Daha doğrusu ABD, Türkiye'nin bu meseledeki hassasiyetlerini duymazlıktan gelerek adeta üç maymunları oynamakta. Türkiye'nin Münbiç konusunda fincancı katırlarını ürkütmeme ve ABD'nin öfkesini çekmeme adına, itinalı bir diplomasi dilini kullandığı da bilinmektedir. Beri tarafta ABD'yi ikna edip masaya çekmek için, bir nevi tek taraflı ilanı aşkta bulunarak meseleyi çözmeye çalıştığı da gözlerden kaçmamakta.

Bunun için ABD Dış İşleri Bakanı Mike Pompeo ve Çavuşoğlu, Münbiç konusunu görüşmek için bir araya geldi. Gel gör ki Pompeo, bu meselede de sorunla doğrudan yüzleşmekten ziyade vaziyeti kurtarmak adına,' PYD için yine SDG adını kullanarak, ne bileyim 'İŞİD tehlikesinin devam ettiğinden' dem vurup kendince sağ gösterip sol vurmaya çalıştı. ABD'nin PYD'ye gönderdiği binlerce tır silahları pazarlık konusu bile etmeden tilki kurnazlığına yattığı da gözlerden kaçmadı. 

Peki Mike Pompeo kimdir? Mike, ABD Başkanı Donald Trump tarafından 13 Mart 2018'de Dışişleri Bakanı olarak görevlendirilen ve 9 Şubat 2017'de CIA başkanlığına getirilen ABD'nin derin adamıdır. Derin ABD için çalışan Pompeo, Trump'a benzer görüşleriyle tanınan bir isim olduğu için dış işlerine getirildi.

Bu zevat, daha yakın dönemde: "Türkiye totaliter İslamcı bir diktatörlüktür" diyerek Türkiye ve İslam düşmanı olduğunu tescillemiş oldu.

Pompeo, eski bir asker olup Orta Doğu'da İran, Hizbullah ve HAMAS'a karşı beslediği şahin politikalarıyla tanınan bir katil olma özelliğini taşımaktadır. Özellikle Guantanamo'da tutulan Müslüman esirlere işkence ederken suyla boğulma hissi yaratma, cinsel tehditler, uykusuz bırakma gibi sorgulama yöntemlerinin mucidi ve baş savunucusu olarak bilinmektedir.

Dünya kamuoyunda bu esir kampı "ABD'nin utanç kaynağı ve yüz karası" olarak adlandırılmasına rağmen halen kapatılmadığı ve burada Müslüman esirlere sistematik bir şekilde işkence edildiği haberleri gelmekte.

Esasen ABD ile iş tutmak iblis ile iş tutmaya benzemekte. ABD zehirli bir yılandır. Yılan ile çuvala girmek mantıklı mıdır? Değildir  tabi... Yılan, tabiatı icabı ısıran ve zehirleyen zararlı bir yaratık olması hasebiyle, ondan uzak durmanın daha doğru olacağını akıldan çıkarmamak gerekir.  Mazlum halkları sömürerek kan ve gözyaşı deryası üzerine kurulmuş bu emperyalist vahşi canavarın dişlerini kırmadan o vahşi, dişlerinin kirasını istemeye devam edecektir. 

Sayın Çavuşoğlu'nun Pompeo ile Münbiç konusunda anlaştığı, PYD/PKK'nin Münbiç'ten çekileceği ve silahsızlandırılacağı bilgisinin haber ajanslarına düşmesi üzerine bir kısım medyamız meselenin künhüne vakıf olmadan balıklama olayın üzerine atlayıp,'Türkiye'nin, müttefiği (!) ABD ile bu konuda mutabakata vardığı ve Türkiye'nin diplomatik zaferler kazandığı' şeklinde yorumlar yapmasını garip mi garip buldum.

Ortadoğu ve diğer coğrafyalarda Müslüman ümmetin gırtlağına ayaklarıyla basmış bu canavardan dünya halklarına barış ve huzur getireceğini beklemek akıl kârı olmasa gerek. Aslında canavardan merhamet dilemek ve onunla iş tutmak canavarın iştahını kabartmaktan başka işe yaramayacaktır. Bunun için zalimin yanında durmak mazluma en büyük zulüm sayılmaktadır. 

Elhasıl büyük şeytan ABD'yi tanıyıp O'nun şerrinden emin olmak için bilgi ve feraset sahibi olmak şarttır. İmam Humeyni (r.a), devrimin gerçekleştiği yıllarda ABD için: "Şeytan-ı Büzurg (Büyük şeytan)' yakıştırmasında bulunmuş ve büyük şeytana asla güvenil(e)meyeceğini ferasetle söylemişti.                                                                           

Bugün ümmet olarak, ABD emperyalizmine, diktatör ve kukla rejimlere karşı duracak feraset ve cesaret sahibi liderlere ne de çok muhtacız.

Allah(c.c) bu mahzun ümmete acısın...

( Devamı gelecek yazıda...)