İlim feraset ilişkisi üzerine
İlim için koşuşturan insanın misali, bal arısı gibi çiçekten çiçeğe konan ve o çiçeğin özünü bala çevirmesini bilen kişinin misali gibidir. Derler ki hiçbir arı kelebeğe imrenmez. Çünkü kelebeğin ömrü kısadır ve bal yapma gibi bir marifeti de yoktur.
Bunun için bir Müslüman, ilim öğrenirken bal arısı gibi gayretli olmalı, farklı kaynaklardan aldıklarını analiz ederek faydalı olanı almalı, faydasız olanın da peşine düşmemelidir diyorum. İlmini insanlığın hizmetine cömertçe sunmalıdır. Aksi halde öğrendiği ilmi hakikatler karşısında ezilmeye ve ilim denizinde boğulmaya mahkum olur. Halbuki ilim denizine açılan kişi, yüzmeyi hem kendisi öğrenmeli, hem insanlığa öğretmelidir.
Her ne kadar farklı kaynaklardan beslenmiş olsak da geçmişte okuduklarımızın artık bize mal edildiği inkâr edilemeyeceği bir gerçektir. Bir zamanlar okuduğumuz kitapların bize düşündürdükleri ve verdikleri mesajlar, zihnimizde biçimlenerek bir defa yatağına yerleşmiştir. Velev ki üzerini toz toprak örtse de bu böyledir. Artık onlar bize mal olmuştur.
Gelecek nesiller, günün birinde ilmi araştırmalar yapmak istediğinde o cevherlere ulaşıp istifade etme imkânı da bulacaktır. Doğrusu seleflerimiz tarih okumaktan ziyade hak uğrunda mücadele ederek davaları için canlarını feda ettiler ve yaşantılarıyla tarih ve destanlar yazdılar. Bunun için haberdar olduğumuz hakikatlerin bilinç düzeyimizi yükseltme ve bakış açımızı değiştirme gibi etkileri olmalıdır ki bize bir yararı dokunsun.
Şu hususu da unutmamak lazımdır. Yeterince emek harcamayıp zihinlerindeki tarlayı sürme zahmetinde bulunmayanlar, bu dünyada istedikleri kadar uğraş verseler de, başarılı olma şanları yok gibime gelmektedir. Tarihsel hafızasını yoklamayan, ona işlerlik kazandırmayan ve bu sahada aktivite göstermeyen Müslümanların da algı körlüğü yaşamaya devam edeceği akıldan çıkarılmamalıdır.
İlim, Allah rızası gözetilerek tahsil edilmelidir. İlim, bizlerde bir farkındalık oluşturmalıdır. Okudukların, dostluk noktasında seni hala zalimlerle buluşturuyorsa problem sendedir. Bir an önce yanlış okumalardan vazgeçmelisin ki dünya görüşün ve bakış açın değişsin. Hiç şüphesiz Allah( c.c)'ı tanıma ve muhabettullahı esas alan ilmin insanlığa şifa kaynağı, ışık saçma, kılavuz olma ve hidayete vesile olma özelliği vardır. İlim, insanı insan kılan ve insanı dünyaya sultan eden bir vasıtadır ve temelde Allah sevgisini kazandıran bir nimettir.
Bütün ilimlerin kaynağı elbette ki Allah'ın kitabıdır. Bu kitaptan doğru şekilde istifade etmenin yolu da Allah Resulünün sünnetine uymaktan geçmektedir. Resul-ü Ekrem(s.a.v.) Kur'an'i pratiğin en güzel örneği olması hasebiyle bizim için rol modeldir. Allah Resulü yürüyen Kur'an'dır ve en büyük mürşidi kâmil O'dur. O'nu tanımak ve O'na tabi olmak bizi Kur'an'a götürmekte. Bunun içindir ki Kur'an Peygambersiz, Peygamber de Kur'ansız anlaşılamaz. Kur'an ve sünnet ayrılmaz ikilidirler desek her halde yanılmış olmayız.
Resullullah, malayani konuşmalar ve faydasız ilmin şerrinden Allah'a sığınmıştır. Biz ümmetini de sakındırmıştır. Bir bilgi ki zihinleri bulandırıp insanlığı dalalete sürüklüyorsa kesinlikle o bilgiden uzak kalmanın daha doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü böylesi bilginin kaynağında problem vardır. Bilgilerimiz Kur'an ve Sünnet pınarından beslenmelidir ki bir işe yarayabilsin. Aksi halde bu ümmetin derbeder çocukları, kavurucu çöl sıcaklarında serap peşinde daha çok koşmaya devam edecektir. Uzaklarda kaynayan serabı hep su sanacak bir türlü suya da kavuşamayacaktır.
Allah(cc) Kur'an-ı Kerimde buyurmuş:
"Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde de perdeler vardır. Ve büyük azap onlaradır." (Bakara:7)
Evet, onların kalplerinin ve kulaklarının mühürlenmesi, hakkı kabul edememelerinin nedeni değil, bilakis reddetmekte inat etmelerinin bir sonucudur. Aslında Kur'an burada basit bir tabiat kanunundan söz ediyor: Eğer bir kimse bir şey hakkında aleyhte önyargı sahibi olur ve sürekli önyargısını beslerse, o şeyde ne iyi bir yan görebilir, ne iyi bir şey işitebilir, ne de tarafsızca değerlendirmek için ona kalbini açabilir.
( Devam edecek...)