Haydut ve katil ABD
ABD emperyalizmi SSCB dağıldıktan sonra hedefine İslam'ı koydu. Artık komünizm tehlikesi ortadan kalktığı için hedefine İslam'ı koymuş bulunmaktadır. ABD, leş kargası orduları ve filolarıyla birlikte binlerce kilometre uzaktan gelip İslam beldelerine kondular. Girdikleri beldeleri tarumar ederek ekini, harsı ve nesli yok ettiler. İslam coğrafyasında yıllardır devam eden işgaller sonucu taş üstünde taş, baş üstünde gövde bırakmadılar. Zulümler öyle ayyuka çıkmış ki insanlar memleketlerinde eski günleri mumla arar hale geldiler. Mazlumların arşı alayı titreten feryatları karşında kulağına pamuk tıkamış ve kalpleri kaskatı kesilmiş bu ümmetin ferasetsizleri ne işle meşguller? Ne acıdır ki bu zavallılar hala mezhebinin ve kavminin alan hâkimiyetini sağlama mücadelesi vermekle meşguller.
İslam yurdunu talan eden emperyalist katiller, Müslümanları iki tercihle karşı karşıya bıraktılar: 28 Şubat sürecinde BÇG'liler sopa, FETÖ'cüler ise havuç yöntemini kullandılar. Müslümanları dizayn edip ehlileştirmek! için birileri sopa politikasını güderken, ötekisi de havuç politikası güttü. Koyun güder gibi Müslümanları sopayla ABD'nin mezbahasına sürdüler. Ayrıca cübbe ve sarık giyerek önümüze geçtiler. Ellerinde bir tutam yeşil otla, 'bismillah' diyerek çocuklarımızı avuttular. Hoşgörü, hizmet ve himmet gibi kavramları dillerine dolayıp mazlumların çocuklarını Amerikan mezbahasına götürerek oracıkta kurban ettiler. 15 Temmuz darbesinden sonra maskeleri düşünce hoşgörü hoşkörüye, hizmet hezimete ve himmet mihnete dönüşmüştü.
ABD'nin "beyaz efendileri" karar kılmışlardı: Radikal İslam'a karşı sopa, ılımlı İslam'a karşı havuç kullanılacaktı. Oysa İslam'ın radikali ve ılımlısı olamazdı. İslam, Allah'ın dininin adıdır. Hududullah; yani Allah'ın çizdiği sınırlar belli değil midir? Zalimlerin keyfi için İslam'ın sınırları zorlanamazdı. 28 Şubat sürecinde Müslümanlara karşı BÇG, JİTEM ve FETÖ'yü kim örgütlediyse, bugün DEAŞ ve PKK/YPG'yi örgütleyip harekete geçirenler de aynı yapılardır.
ABD, dünya ülkelerini kendilerinden yana olanlar ve kendilerine karşı olanlar şeklinde tasnif etmiş bulunmaktadır. ABD, her zaman pragmatist (faydacı) düşünür. Hakeza haydutluğunun sınırı yoktur. Vahşidir ve öldürdüğü mazlumlardan masraflarını da alır. Bunun için ABD'nin ilkeleri değil, çıkarları vardır. Yönetimler değişse de İslam Ülkeleri üzerindeki emperyalist emelleri değişmez. ABD'nin asıl derdi Siyonist İsrail'in güvenliğidir. Ajandasının başında, dünyadaki İslami Hareketlere karşı çok boyutlu ve topyekûn savaş vermek vardır.
İslam'a karşı verilen bütün savaşların talimatının verildiği fesad merkezi de Pentagon'dur. BOP'u yazan, tasarlayan ve uygulamaya koyan Pentagon, bütün şeytani planların merkezi konumundadır. Ayrıca CIA'deki üst düzey ajanların önemli bir kısmının Yahudi kökenli olmaları ve dünyadaki masonik yapılanmalar ile içli dışlı bulunmaları sebebiyle, binanın beşgen şeklinde tasarlanması da birçok şeytani teoriye konu olmaktadır.
İktidara siyahi, sarı kim gelirse gelsin ABD'nin dış politikasını her zaman Pentagon yönetmektedir. Değişen iktidarlar sadece iyi polis, kötü polis rolündedir. ABD'nin İslam'a karşı sopa kullanma fikrinin mimarı Brezinski'dir. Brenziski, İslam'ı ılımlı ve radikal şeklinde ayırmadan İslam'a karşı "topyekûn savaş" fikrini savunmaktadır. Brezinski, kötü polis rolünde olup şeytanın Müslümanlara soldan yanaşmasıdır. Peki Brezinski kimdir?
Brezinski, Polonya kökenli Amerikalı siyaset bilimcidir. Dünyanın önemli stratejistleri arasında ismi sayılan bu katil, 1928'de Varşova'da doğmuş. Bir dönem Almanya ve Kanada'da yaşamıştır. Yüksek lisans tezini SSCB'deki uluslar üzerine hazırladı. Ardından doktorasını da ABD'de, Sovyetler Birliği'yle ilgili bir konuda yapmıştır.
Brezinski, 1958 yılında ABD vatandaşı oldu, 1959'da New York'a taşınarak Columbia Üniversitesi`nde ders vermeye başladı. Brezinski, 1960'taki ABD başkanlık seçimlerinde Kennedy'nin kampanya danışmanlığını da yürüttü. ABD`de 1977-1981 yılları arasında büyük şeytan ABD Başkanı Jimmy Carter`ın Ulusal güvenlik danışmanlığını yaptı.
Hakeza iyi polis rolündeki Fuller, Müslümanları yoldan çıkarıp cehenneme sürüklemek için günahlarla iştigal ettirilmesi fikrini savunmaktadır. Pentagon'un himayesinde kalkıp oturan FETÖ "meleklerin sol elinin bağlı olduğunu, gerekirse günah işleyebilirsiniz" telkinlerinde bulunması, ayrıca Fuller'in tezini doğrular niteliktedir. Fuller'in teori ve tezleri şu haliyle FETÖ'nünkiyle birebir örtüşmektedir.
Ne diyor Fuller? Müslümanlar iktidar, kadın ve servetle tanışınca radikalliklerini yitiriyorlar. Bu teziyle şeytanın Müslümanlara sağdan yaklaşmasına zemin hazırlamaktadır. Fuller'in havuç politikasında İslam'ı sulandırmak, emperyalizmin tekerine çomak sokmamak, ve İsrail'in varlığına tahammül göstermek esastır. Asıl gaye, Müslümanları haramlarla meşgul ettirerek İslami hassasiyetlerini yok etmek ve direniş azimlerini kırmaktır.
İblisin kardeşi Fuller'in ismine çoğumuz yabancı sayılmayız. Fuller, CIA'nın eski başkan yardımcısı olup, 20 yıllık dışişleri görevlerinde bulunup Almanya, Türkiye, Lübnan, Suudi Arabistan, Yemen, Afganistan, Çin gibi ülkelerde ABD emperyalizmine hizmet ederek geçirdi. Graham Fuller'in, 15 Temmuz'da İstanbul'da bulunduğu ve darbe girişiminin ardından Türkiye'den ayrıldığına dair bilgilerin basına düşmesi de gözlerden kaçmamıştı.
Allah(cc) bu ümmete, ABD emperyalizmiyle baş edebilmek için direniş ruhu nasip eylesin.