israil küresel sistemde yol almaktadır
İSRAİL KÜRESEL SİSTEMDE YOL ALMAKTADIR
“Bir ülkenin gücü ne ile ölçülür?” sorusunun cevabı “olayları etkilemesiyle ölçülür” şeklinde ise; İsrail`in dünyadaki belli başlı küresel güçlerden bir olduğu söylenebilir.
Dar bir koridora sıkışmış altı milyonluk küçük nüfusu ile tüm dünyada özellikle de Ortadoğu`da bu kadar etkin olan İsrail`in temel gücü, ülke içinden ziyade ülke dışındaki dinamiklerden kaynaklanır. Yahudi diasporasının en güçlü olduğu ülkenin ABD olduğu aşikârdır. Dünya siyasetini iyi takip eden Yahudiler 19. yüzyıldan başlayarak yükselen yeni dünyaya yani ABD`ye yoğun şekilde taşındılar.
Bulundukları her ülkede “Irk” temelli inançlar etrafında kenetlenen Yahudiler, kolektif yardımlaşmanın nimetlerinden istifade ederek kısa sürede zenginleştikleri gibi ABD`ye göç eden Yahudiler çok geçmeden bu genç ülkenin birçok önemli noktasını da ele geçirmeyi başardılar. Yahudiler, güçlü dini aidiyetleriyle ABD genelinde kurumsal yapılanmada ve hedefleri doğrultusunda sistematik çalışmada başarılı oldular.
İngilizler İslam dünyasının merkezinde habis bir ur gibi duran İsrail`i kurduktan sonra tarih sahasındaki emperyal yerlerini ABD`ye bırakınca Yahudi kuruluşları bir araya gelerek daha büyük yapılar (federasyonlar ve konfederasyonlar) şeklinde faaliyetlerini daha etkin olarak alenileştirdiler.
Yıllar içinde İsrail`in ulaştığı askeri ve teknolojik başarıların altında da ABD`deki Siyonist lobilerin olduğu bilinmektedir. Öyle ki Şimon Peres şöyle der: “ABD Yahudilerinin israil`e büyük desteği oldu, hatta 1960`lı yıllarda onlar İsrail`in gizli nükleer programını finanse ettiler.” Yahudi lobileri bir taraftan israil`e yardımı artırdılar, öte taraftan ise yönetim üzerindeki etkileri ile ABD`nin İsrail üzerinde bir güvenlik şemsiyesi oluşturmasını sağladılar. Cumhuriyetçi ya da Demokrat fark etmez her yönetim İsrail konusunda aynı politikayı takip etti.
ABD`li bir kısım akademisyen tarafından “İsrail, ABD için stratejik değer mi stratejik külfet mi?” diye sorulurken, Yahudi lobileri “Çifte sadakat” yalanıyla ABD`ye (ve İsrail`e) bağlı olduklarını söyleyerek medyadan, eğitime, sanayiden, endüstriye, siyasetten istihbarata her alanda bürokrasinin hakimi durumuna geldiler.
ABD`deki belli başlı Siyonist lobilerden birkaç kuruluşu tanımakta fayda var:
WZO (Dünya Siyonist örgütü) yerleşimler ve göç edenler için imkanlar hazıralar.
ABD (Hakaretle Mücadele birliği): Bu kuruluş dünyadaki neredeyse tüm yayın kuruluşlarını takip ederek Siyonizm karşıtı her yazıyı –söylemi tespit edip karşılığını vermekten sorumlu dur.
AIPAC: ABD`deki en büyük ve en etkin Siyonist kuruluş şüphesiz budur. Kongre üzerindeki tartışılmaz etkisi dolayıyla İsrailli yöneticiler yardım için sık sık ona koşmaktadır Ariel Şaron AİPAC için şöyle demişti: “İsrail`e nasıl yardım edebileceklerini soruyorlar. İsrail`e yardım etmek istiyorsanız AİPAC`a yardım edin.” Entrikalarla siyasetten el çektirilen Senatör Hollings ise; “AİPAC`in size verdiğinin dışında İsrail hakkında hiçbir politikanız olamaz” demişti.
(Siyonist) Başkanlar konferansı: Etkili 50 Siyonist kuruluşun aynı çatı altında toplanmasıyla oluşur.
Bu örgütlerle birlikte 80 kadar teşkilat daha var ki her biri inançlı bir şekilde Siyonist hedefler doğrultusunda fiili olarak çalışmaktadırlar. Bunların yansıra irili ufaklı çok sayıda Yahudi kuruluş da İsrail`in refahını arttırmak, İsrail devletini desteklemek ve İsrail`in anlaşılmasını teşvik etmek…” amacıyla faaliyet göstermektedir.
Bir avuç Yahudi bu kadar iyi organize olmuş ve İsrail`i ayakta tutulmaya çalışırken iki milyara yakın Müslümanın bir avuç Filistinliye arka çıkamaması ve Mescid-i Aksa`yı koruyamaması üzücü olduğu kadar manidardır.