• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Yakın zamanda Avrupa’da birçok ülkede yapılan seçimlerde göze en çok batan şey ‘Aşırı sağ’ diye anılan partilerin oylarını artırarak çıkması oldu.

Bunun da beraberinde yeni şiddet dalgaları getireceği endişeleri paylaşıldı.

  1. Dünya Savaşı’nın gölgesinin Ortadoğu’ya düştüğü bugünlerde Avrupa’da ve özellikle İngiltere’de başgösteren sokak olaylarında aşırı sağcıların Camilere ve Müslümanlara saldırıları bu tür olayların başka ülkelere de sıçrayacağını gösteriyor.

Hatırlanacağı üzere bir süre önce Kayseri’de yaşanan elim hadise kısa bir sürede birçok şehire yayılmış ve devlet erki şok yaşamıştı.

Normal insanların afallayarak izlediği vahşet görüntülerinin sergilendiği Kayseri olaylarında sığınmacılara saldırılmış evleri ve arabaları yakılmış işyerleri talan edilmişti.

İngiltere’deki hadiselere bakıldığında benzer olaylara rastlanıyor.

Aynı olaylara gerekçe gösterilen mesele gibi.

Kayseri’deki hadisenin fitilini ateşleyen olayda yine bir çocuk gerekçe gösterilmişti.

İlginçtir, Kayseri’deki sokak olaylarına karışanların ekserisi çocuklara ve kadınlara karşı suç işlemiş veya yüz kızartıcı adli olaylarla anılan kişilerden oldukları açıklanmıştı.

Son birkaç gündür İngiltere’de yaşanan görüntülere bakılınca ilginç benzerlik yaşanması insanın aklına ‘Bu olaylar aynı merkezden mi yönetiliyor?’ sorusunu getiriyor.

İngiltere’nin Southport kentinde 3 çocuğun öldürüldüğü bıçaklı saldırının ardından aşırı sağcıların Nazi selamı vererek camilere saldırdığı, Müslümanların ve sığınmacıların kaldığını düşündükleri otelleri muhasara altına aldıkları, işyerlerini yakıp yağmaladıkları ve polise taş, molotof kokteyl ile saldırdıkları görülüyor.

Bir anda ortalık toz duman oluyor.

Polis güvenlik önlemleri almaya çalışıp kalabalığı dağıtmaya çalışırken aşırı sağcılar gem’i azıya almış ortalığı savaş alanına çeviriyorlar.

Onlarca kişi yaralanırken yüzden fazla aşırı sağcı da gözaltına alınıyor.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer ilginç bir çağrıda bulunarak sosyal medya platformlarını uyarıyor:

"İki büyük sosyal medya şirketine ve onu yönetenlere sesleniyorum. Şiddet olayları internet ortamında körükleniyor. Bu bir suçtur ve sizin platformlarınızda yapılıyor.”

Normal zamanlarda Rusya ile yaşanan gerginlikten dolayı insanın aklına ilk önce Rus istihbaratı geliyor.

Oysa işaret edilen sosyal medya platformları ABD merkezli, sahipleri de siyonist olarak tanınan ve 7 Ekim Gazze direnişinden bugüne siyonist vahşeti kollayan şirketler.

Hal böyle olunca insanın aklına doğal olarak siyonist istihbaratın uzantısı olan ve her ülkede bulunan ‘Siyonist zihniyetteki (bir kısım)Yahudi iş insanı ve bunların elindeki imkanlar geliyor.’

Siyonist işgal rejiminin şeytani gücü olan Mossad’ın 7 Ekim’den sonra yavaş yavaş toparlanmasıyla birlikte birçok ülkede etkisini tekrar göstermeye başladığı İngiltere’deki olaylarla anlaşılıyor.

Uzun lafın kısası, her ülke ve özellikle de Türkiye gibi seküler (ve Kemalist) zihniyetin hakim olduğu ülkeler daha bir özenle sosyal olayları iyi takip etmelidirler.

Çünkü dünyanın en büyük şer şebekesi Mossad, elinin ulaştığı ve israile tehdit barındıran her yeri karıştırıyor!

Türkiye, ortalığı Mossad ve onun yerli işbirliklerine bırakırsa daha çok operasyon yiyeceği aşikardır.

Kayseri olaylarının aynısının tıpkısı şimdi İngiltere’de rahatlıkla sahneye koyulabiliyor.

Yani bu şeytani istihbarat örgütü için toplumdaki azgın kesimleri sokağa dökmek oldukça kolay.

İyisi mi “Şeytan azapta gerek!” deyip göz açtırmamak ve operasyonu eksik etmemek gerek.