• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Ortadoğu hızlı bir şekilde büyük gerilim sarmalına doğru sürüklenirken birbirinden ilginç kareler yaşanıyor.

Ülkeler sırada beklercesine hızlı bir şekilde Lübnan’dan vatandaşlarını tahliye etme yarışına girerken Arap Devletlerinden işin ciddiyetine atıf yapan bir karar çıktı.

Arap Birliği kendisinden beklenmeyen bir karara imza atarak Lübnan Hizbullah’ını artık bir terör örgütü olarak değerlendirmeyeceklerini belirtti.

Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Husam Zeki, Lübnan'a yaptığı ziyaretten sonra artık "Hizbullah'a terör örgütü demeyeceklerini" söyledi.

Arap Birliği'nin Hizbullah'ı terör örgütü olarak tanıması nedeniyle kesilen iletişime atıfta bulunan Zeki, kararla beraber bu "eksikliğin de giderileceğini" vurguladı.

Aslında bu Ortadoğu için tarihi bir kırılma demektir. Çünkü şimdiye kadar Arap ülkelerinden Batı’nın yaptırımlarına karşı topyekûn bir karşı duruş gerçekleşmemiştir.

Anlaşılan o ki adım adım yaklaşan Lübnan Savaşı’nda Arap Devletleri kendileri için varoluşsal bir tehdit algısı hissettikleri için Hizbullah’a dolaylı destek sunacaklar.

Başka bir nokta da;

7 Ekim’de başlayan büyük Aksa Tufanı’nın hemen ertesinde Gazze’yi destekleyeceğini açıklayan Direniş Ekseni ve bu eksenin koordinatörü konumunda olan Lübnan Hizbullah’ına karşı Batılı ülkelerin teyakkuza geçip tehditte bulunmaları olayı başlı başına ele alınması gereken bir konudur.

Hizbullah, Güney Lübnan’dan büyük bir saldırı başlatmaya hazırlanırken ABD derhal uyarıda bulunarak Doğu Akdeniz’e iki büyük Uçak Gemisi’ni ve savaş destroyerlerini göndererek Lübnan kıyılarına yakın konuşlandırmıştı. Ancak perde arkasında görünmeyen İngiltere’nin yaptığı tam bir savaş fitnesidir.

İngiltere, Güney Kıbrıs’tan havalandırdığı kargo uçaklarıyla onlarca sefer düzenleyerek Lübnan’ın kuzeyindeki bazı milis güçlere çok sayıda silah gönderdi.

İlginçtir ki bu silah yığınağına güvenen bazı silahlı gruplar Hizbullah’ı tehdit ederek Gazze Savaşına dâhil olması halinde Hizbullah’a savaş açacakları tehdidinde bulunmuşlardı.

Daha ilginç olanı ise; geçen 9 ayda İngiliz istihbaratının Lübnan’daki bu milis güçlere hem askeri lojistik hem de istihbarat yönünden maksimum hizmet sunmasıdır.

Siyonist işgal rejimi Ortadoğu’yu kapsayacak teolojik bir savaş hazırlığı yaparken ABD ve diğer Batılı müttefikleri onu Hizbullah konusunda uyararak " 'Siz sandığınız kadar yetenekli değilsiniz, ayağınızı denk alın" uyarısında bulunuyor.

Uyaran sadece Batılı ülkeler değil tabii.

İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliği, "Tüm direniş cephelerinin bütünüyle katılımı dahil, tüm seçenekler masada" mesajını paylaşarak ilk etapta savaşın yayılacağı sınırları çiziyor.

İşgal rejiminin Dışişleri Bakanı Israel Katz, İran'ın açıklamasına yine tehditle karşılık vererek "Yıkımla tehdit eden bir rejim, yok edilmeyi hak ediyor" ifadelerini kullanıyor.

Gerilim, Galant’ın ABD ziyaretinde kullandığı “Lübnan’ı taş devrine çeviririz” şeklindeki küstah tehdidiyle had safhaya ulaşırken son günlerin en ilginç ve en cesur teklifi Dugin’den geldi.

Putin’in akıl hocası olarak anılan ünlü stratejist Aleksandr Dugin’den zamanın ruhuna uygun bir çıkış geldi:

“Tek savaş, birçok cephe.” diyerek “zayıflayan tek kutuplu dünya ile yükselen çok kutuplu dünyanın kıyasıya mücadelesine” işaret eden Dugin:

“Savaş Orta Doğu'da da alevleniyor; İsrail, Lübnan'la doğrudan çarpışmak üzere. Rusya'nın Hizbullah ve Husilere ciddi silahlar sağlamaya başlamasının zamanı geldi. Taktik nükleer silahlara kadar.''

Dugin’in bu cesur çıkışına Arap Birliği’nin Hizbullah’ı terör örgütü listesinden çıkarma adımı eklenince önümüzdeki günlerde siyonistleri ve Batı dünyasını beklemedikleri sürprizlerle dolu günlerin beklediğini söylemek mümkün.