İlginç Kareler; Sabır ve Direniş Ayında Gazze!
Müslümanlar için insanlık tarihinin en önemli gecesini de içinde barındıran mübarek Ramazan ayı başladı.
Ramazan ayının başlamasıyla birlikte de sanki hiçbir şey yokmuş gibi yine lüks iftar sofralarının hazırlanışı, iftar menüleri, dışarıda yemek yemenin maliyeti, oruç iken nasıl beslenmeli? Gibi konular işleniyor.
Tüm başlıklar ve sunumlar yemek çeşitleri ve sofralara konulacak meşrubatlarla ilgili. Yemeklerin rahat hazmedilmesi için önerilen tavsiyeler de cabası.
Oysa az ötemizde beş aydan uzun süredir bir vahşet devam ediyor.
Gazze’de 18 yıldır süren abluka son 5 ayda yerini askeri kuşatma ve açlık silahıyla teslim alma zorbalığına dönüşmüş.
‘Yemek çeşitlerinin servis edilmesi, 20-30 çeşit yemek ve meşrubatın dolu olduğu sofralarla devamlı iftara ve sahura vurgu yapılması ne kadar da ilginç değil mi?
Hem de 7 Ekim’den bugüne süren direnişi kırmak için açlıkla teslim alınmaya çalışılan Gazze gerçeği gözlerimizin önünde dururken.
Dururken dediğime bakmayın. Orada sadece zaman daha yavaş akıyor. Çünkü aç iken yiyecek bir şeyler ararken, acı ve ıstırap içindeyken zaman çarkı daha ağır işliyor gibi geliyor insana.
Öyle ya iki milyarlık Ümmet tarafından (genel olarak) yalnız bırakıldıklarını görmeleri ve buna karşılık sadece ‘HasbunAllah’ demeleri aslında ulaştıkları manevi zirveyi gösteriyor.
Gazze, askeri literatüre geçecek birçok önemli unsur barındırsa da asıl önemli olanın ‘İnsanlık ailesi’ ve Ümmet için ortaya koydukları insanlık dersi ve direniş ruhudur.
Ramazan ayıyla birlikte Gazze’de ne değişecek diye sorulsa cevaben ‘hiçbir şey’ diyebiliriz rahatlıkla.
Neden mi? Çünkü Gazze halkı İslam Ümmeti’ne olduğu kadar geri kalan tüm mazlum halklara da tarihte benzeri görülmemiş bir direniş ve topyekun seferberlik ruhunu aşılamış ve bu konuda gelecek nesillere de olgun bir medrese olmayı başarmıştır.
Buradaki çocuklar dahi yaşlarından önce eriştikleri bir olgunlukla konuşuyor ve davranıyorlar. Zor şartların zor insanları oldular hep birlikte.
Hele konu direnişçilere geldiğinde akan sular durmakta. Aylarca süren açlığın verdiği zayıflamalarına rağmen maneviyatları daha da artmakta adeta melekut alemine bakıp durmaktalar.
Direnişçiler zaten devamlı ibadet, zikir ve tefekkür ile geçirdikleri zamanlarını şimdi daha bir coşku ile daha nitelikli eylemlerle dolduruyorlar. Çünkü Rasmazan ayı ‘sabır ayı, direniş ayıdır.’
Gazzelilerin neredeyse tümü şehadet ikliminde yaşıyor. Her an şehadeti bekleyen insandan daha güçlü kimse olamaz. Hele Ramazan ayında şehadetin gelmesini beklemek doyumsuz bir duygu...
Gazzelilerin Ramazan ayına aç girdiklerini görünce onlara mı üzülelim yoksa kardeşlik görevlerimizi tastamam yerine getirdiğimizi düşünerek sofralardan sofra, yemeklerden yemek beğenmeye çıkan kendimize mi üzülelim doğrusu bilemedim.