• DOLAR 34.642
  • EURO 36.475
  • ALTIN 2921.187
  • ...

Yaklaşan 14 Mayıs seçimlerinde yeni dengeler ve gün be gün yeni gelişmeler yaşanıyor.

“Evi camdan olan, başkasının evine taş atmasın!” demişler. Ancak söz konusu solcular, Kemalistler ve bunlarla aynı kulvarda at koşturan PKK/HDP olunca bu sözün hiçbir kıymeti kalmıyor.

Çünkü bu güruh hiçbir zaman kendisini sorgulamayan ve daima başkalarına ‘Özeleştiri’ dersi veren daima başkalarını suçlayarak prim yapan bir kesim.

Hal böyle olunca bu kesim için HÜDA PAR’ın son dönemdeki çıkışı ezberlerini bozdu ve topyekûn bir saldırıya geçtiler.

Oysa bu kesimlerin öncelikle kendi kirli ve karanlık geçmişleri ile şu andaki ilişkilerine bakmaları gerekmekteydi.

HÜDA PAR hiç kimsenin arka bahçesi olmadığı ve hiçbir yabancı güce dayanmadığı için saldırıya uğruyor.

 Ona saldıranlar ise ‘Bir yerlerin’ emir eri gibi hareket ettiklerini basında yaptıkları açıklamalarda ve medet umdukları merkezlerden aldıkları ‘Aferinlerle’ zaten gösterdikleri halde hangi yüzle bu saldırılarda bulunuyorlar tamamıyla bir yüzsüzlük olarak yorumlanabilir.

PUTİN VE TRUMP’A TUTUKLAMA KARARI

Birkaç gün önce sürpriz bir kararla Lahey’de bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi, Rusya devlet başkanı Putin hakkında tutuklama kararı çıkarttı.

Başta Rus dışişleri olmak üzere Putin’in Rusya’sı, bu kararı tanımadıklarını ve UCM ile bir bağlarının olmadığını belirttiler.

Dünya Putin ile ilgili tutuklama kararını konuşurken eski ABD başkanı Trump’tan benzer bir açıklama geldi.

Trump, Manhattan başsavcısının George Soros tarafından finanse edildiğini ve Salı günü (bugün) tutuklama kararı çıkarılacağını iddia ederek sevenlerini protestoya çağırdı.

Beğensek de beğenmesek de son dönemin önemli iki figürü hakkında belirgin bir süreç işletiliyor ve bu süreç Putin hakkında uluslararası kurumlar eliyle, Trump hakkında ise ABD’deki (yerel) basın ile idari ve yargısal güçler üzerinden yönetiliyor.

Trump’ın işaret ettiği gibi tüm bunların arkasında George Soros ve Küreselciler görünüyor.

Trump, Eylül 2019’daki BM Genel Kurul toplantısındaki konuşmasına "Gelecek küreselcilerin değil vatanseverlerindir" mesajıyla başlamış ve adeta gizli yürütülen bir savaşı ayyuka çıkarmıştı.

Zaten o günden sonra Trump hedef tahtasına alınmış ve dizilerden filmlere, mizah dergilerinden talk show’lara kadar her yerde şamar oğlanına çevrilmişti.

Şimdi Trump’ın ilerlemiş yaşına rağmen başkanlık için yeniden ön plana çıkmasını hazmedemeyen küreselciler, seçilme yeterliliğini engellemek için ellerinden geleni yapacaklar gibi görünüyor.

EJDERHA’NIN (ÇİN’İN) YÜKSELİŞİ

Kısa süre önce Çin Komünist Partisinin 14. Ulusal Halk Kongresinde yeniden devlet başkanı seçildi.

Çin derin aklı Şi’den ve onun ‘Bin düşün bir uygula’ politik pratiğinden memnun olduğu için oybirliği ile seçilmesinin önünü açtı.

Şi’nin seçilmesinin diğer bir nedeni de yaşanan sancılı süreçte güçlü ve tecrübeli bir liderliğe duyulan ihtiyaçtır.

Dünya hızla fiziki bir 3. Dünya Savaşı’na doğru giderken ve ‘Ejderha’ olarak adlandırılan Çin, yükselme trendine girmişken bu hızın kesilmemesi gerekiyordu.

ABD’de art arda yaşanan ‘Banka iflasları’nın kısa sürede Avrupa’ya sıçrayarak İsviçre bankalarını etkilemeye başlaması ile 2008 krizinin bir daha yaşanma riski doğmuş oldu. Bu durum da Dolar’a duyulan güvenin sorgulanmasına yol açıyor.

ABD’de başını alıp giden yoğun silahlanma ve ‘iç savaş’ın ayak seslerinin geldiği duyuluyor adeta.

Tam da bu esnada Şi Cinping'in Moskova ziyareti, Çin'in Rusya ile olan tarihi çekişmesinin Batı Dünyası karşısında şimdilik durağan seyir izleyeceği buna karşılık Batı’yı daha çok zayıflatmak için ikilinin işbirliğini geliştireceklerini gösteriyor.

Çin arabuluculuğunda Suudi Arabistan ile İran arasında varılan anlaşmanın, Orta Doğu'daki gerilimi düşürmesinin yanı sıra ABD'nin buradaki nüfuzunu kırabileceği gibi Arap ülkelerinin İran'a yönelik boykotunu da gözden geçirmeleri beklenirken, Çin’in Afrika’daki sorunlara çözüm odaklı yaklaşım göstermesi yeni küresel güç gibi hareket ettiğini gösteriyor.

Çin’in büyük şirketlerinden Cosco’nun Mısır’daki önemli bir limanın %25’lik hissesini satın alması siyasetçileri düşündürürken Çin ordusunun Pasifik’te üs kurma çabası ABD’li generalleri ‘Çin ile büyük bir savaşa hazır olunması gerektiği’ yönünde açıklamalar yapmaya itiyor.