• DOLAR 34.561
  • EURO 36.174
  • ALTIN 2983.092
  • ...

Türkiye’de ahlaki dejenerasyonun baş aktörleri elbette ki bir kısım sözde sahne sanatçısıdır.

Gülşen nam şöhret ne yaptığı ne okuduğu pek de önemsenmeyen bir sanatçı müsveddesi, özellikle son bir yılda ışık hızıyla üst üste gündem oldu daha doğrusu yapıldı.

Geçen hafta sosyal medyaya aniden çıkan bir görüntü bu şahısla ilgili “Artık bardağı taşıran son damla oldu!” denmesine sebep oldu.

Bu sözde sanatçı ile ilgili olarak bir kişiyle ilgili sahnede söylediği "İmam hatipte okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor." Görüntüleri birden sosyal medyada paylaşılıyor.

Akabinde savcılık devreye giriyor ve tutuklama geliyor.

Buraya kadarki süreç ve işleyiş herkesin gözü önünde ve normal olarak gelişiyor.

Ancak sonradan ortaya çıkan bazı bilgilere bakıldığında yaşananların tamamen kurgusal bir senaryodan ibaret olduğu anlaşılıyor.

Öncelikle bu sanatçı müsveddesine ne olduysa son bir yılda oldu.

Daha önce de ortalıkta gezinip sözüm ona konserler veriyordu.

Lakin geçen yıl İngiltere ziyaretinden sonra Türkiye’de resmen tozu dumana katmaya başladı.

Sahnelerde üst üste yaptığı saldırgan siyasi açıklamalar, özellikle genç kızlara rol model olduğunu söyleyerek sahnelerde yaptığı ‘Sapıkça’ denilebilecek hareketler, sapkın derneklerin sapkın bayrağını sahnede açarak reklamlarını yapması, toplumun çok dar (marjinal) bir kesiminde görülebilen giyim tarzı... gittikçe artan tepkilere yol açmaya başladı.

Sözde sanatçının 4 ay kadar önce bir ortamda sarf ettiği sözleri aniden sosyal medyaya atılıyor ve arkasından doğal tepkimeler yaşanıyor.

Savcılık tutuklama istiyor, nöbetçi mahkeme tutuklama kararı veriyor.

Akabinde olması gereken; avukatının derhal itiraz etmesi iken avukatı itiraz etmiyor.

Gülşen tutuklanarak Bakırköy kadın tutukevine konuluyor.

Bu süreçten sonra 4 gün boyunca Türkiye’de ana gündem maddesi bu konu oluyor.

Ortada İmam Hatiplere, yani dini değerlerin öğretildiği bir yere ciddi bir hakaret söz konusu.

Ancak siyasette iktidar sadece “Sn C. Başkanımız da bir İmam Hatiplidir..” argümanı ile hareket ederken, muhalefet “Derhal serbest bırakılmalıdır!” üslubuyla topa giriyor.

Hakaret edilen İmam Hatiplilere söz hakkı veren yok.

Hakarete uğrayan milyonlarca İmam Hatiplinin düşüncesine bakılmadan 4. günde ev hapsiyle tahliye ediliyor. Böylece daha çok meşhur kılınmış oluyor.

Acaba bu sanatçı müsveddesi ceza müddetinin alt sınırı olan 6 ay tutuklu kalmış olsaydı yine de popüler olabilir miydi?

İşin bu noktasında akıllara ABD’deki John Hopkins Üniversitesi’nin “Gelecek vaad eden gençler/insanlar” isimli projesi geliyor.

Bu üniversite ve mezkur projenin Rockenfeller ve Bill Gates/Melinda Vakfı tarafından finanse edildiği biliniyor.

Yani tüm dünyada toplumları yönlendirebilecek ya da ajite edebilecek potansiyeldeki kimseleri tespit edip bunlar üzerine özel çalışmalar yapıyorlar.

Bazen kişinin kendisi dahi bu projeden haberdar olmayabilir.

Kişinin yanına yerleştirilen danışman, konsept danışmanı, akıl hocası vs. gibi özel görevli birileri tarafından bambaşka vadilere sürüklenebilir.

Tabii belli merkezlerin belli projelerini gönüllü olarak da yapabiliyor.

Şimdilerde maalesef Türkiye’de bu işi organize olarak birçok sanatçı kimlikli ünlü gönüllü olarak yapıyor.

Hele bir de konu siyasi renk vermek olduğunda yarışa girenleri görmek de mümkün.

Son günlerde yaşadığı tutuklanma hadisesi ile popülaritesi bir kat daha artırılan mezkur şahıstan adeta dünyaca ünlü bir star çıkarılmak isteniyor.

Dünya çapında meşhur edilmiş Madonna, Lady Gaga...gibi isimlerin bahsi geçen odaklarla iç içe oldukları artık yadsınmayan bir gerçek.

Sözüm ona bu dünya starları devamlı surette sahnedeki giyimleri ya da sahne koreografileri ile çeşitli mesajlar verip duruyorlar.

Şimdi sıra Türkiye’de ve 4 günlük tutukluluk ile popüler kılınan mezkur nam meşhurda.