• DOLAR 34.611
  • EURO 36.377
  • ALTIN 2925.938
  • ...

Önce Pandemi sonra Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı işgal (Veya Operasyon) Harekatı tüm dünyada etkisini göstermeye başladı.

Gıda fiyatlarının yükselmesiyle baş gösteren ‘Yüksek Enflasyon’ birçok ülkede insanların sokaklara dökülmesine yol açtı.

Bir süre önce Sri Lanka’da ekonomik krizden dolayı başlayan olaylarda çok sayıda insan hayatını kaybetmiş, hükümet düşmüş ve yeni gelen Başbakan ülkesinin iflas ettiğini resmen açıklamıştı.

Ekvador'da Cumhurbaşkanı Guillermo Lasso, ülke genelinde devam eden protestolar sebebiyle 1 haftadır 6 kentte olağanüstü hal (OHAL) uygulandığını açıkladı.

Ülkede çıkan gösterilerde yine çok sayıda insan hayatını kaybetti.

Aynı şekilde ekonomik sıkıntılardan kaynaklı gösteri ve protesto dalgasından etkilenen ülkelerden biri de Lübnan oldu. Ardından İran’da ‘Hayat pahalılığı’ gerekçe gösterilerek birçok kentte insanlar sokağa döküldü.

Birkaç örneğini verdiğimiz sokak hareketlerinin durmayacağı öngörülüyordu.

Ancak işin burasında ‘Sicili oldukça şaibeli’ olan The Economist Dergisi’nin topa girmesi ‘İşe Şeytan karıştı!’ denmesine yol açtı.

Küreselci Medya organlarının başında gelen ve her kapağı günlerce konuşulan bu derginin neredeyse tüm dünyada yaşanmakta olan sorundan(Enflasyon) dolayı yaşananlar herkese ayan iken şimdi bu konu üzerinden adeta vaveyla koparıp iç savaş senaryoları yazıyor.

Tabii bunları yaparken de ‘Barış isteyen bir BİLGE edasıyla’ yazıyor.

The Economist Dergisi, Mayıs ayı kapağında ‘Kuru kafa’ şeklinde resmedilmiş ‘Buğday başaklarını’ gösterip ‘Açlık ve kıtlığın’ kapıya dayandığını anlatarak ülkeleri uyarıyordu.

Dergi Haziran ayında da ortaya insanlık için kurtarıcı (!) bir formülle çıkıyor.

The Economist’in tespitleri bi hayli ilginç;

“Hz. İsa “İnsan yalnız ekmekle yaşamaz” demişti. Fakat kıtlık insanları öfkelendiriyor. Bugünküne benzer son gıda fiyatı krizi, iktidarları deviren, Suriye ve Libya’da iç savaşlara yol açan Arap Baharı’nı getirmişti.”

Dergi, gıda ve yakıt enflasyonu-siyasi karışıklık ilişkisini incelemek için istatistiksel bir model oluşturuyor.

Bu modele göre; bu yıl ayaklanmaların ikiye katlanmasına hazır olunmalı.

Ekonomik sıkıntılar ve yüksek enflasyon, rüşveti yaygınlaştıracağı ve toplumsal huzursuzluğun daha da artacağı öngörülmeli.

Ayaklanmaların yayılması halinde ekonomik sıkıntıların katlanacağını, yatırımcıların devrimleri ve isyanları sevmediğini ısrarla belirten dergi son olarak ülkeleri IMF’ye yönlendiriyor.

Burada da ilginç bir vurgu var;

“IMF gibi kuruluşlar cömert olmalı ancak reformda ısrar etmeli.”

Malum olduğu üzere Pandemi sürecinde başta Afrika ülkeleri ve az gelişmiş ülkeler olmak üzere 100’den fazla ülke IMF’nin önünde kuyruğa girmişti.

Para alabilenler ancak ‘Başta Tarım politikalarını IMF’ye teslim etmek şartıyla’ masadan kalkabilmişlerdi.

Economist Dergisi, şimdi de;

“Yatırımcılar devrimleri ve isyanları sevmez!” diyerek gelişmekte olan ülkeleri üst üste uyarıyor.

Yani yatırım çekmek istiyorsanız bizimle iyi geçineceksiniz! Demek istiyor.

Her ne olursa olsun Economist’in bir konuya parmak basmasının hayra alamet olmadığını acı tecrübelerle gördük.

Yine bu derginin sahiplerinin her durumdan ve her krizden fazlasıyla nemalandıkları gerçeğini de unutmamak lazım.

Bununla birlikte, Economist kapaktan manalı ve sözüm ona KEHANET manşetleri yapmasa da “Adım adım tüm dünyayı saracak ciddi bir HUZURSUZLUK DALGASINININ gelmekte olduğu görülebiliyor!”