Cumhurbaşkanının Sakarya Mitingi ve İndirilen İsrail Pankartı
Malumunuz birkaç gündür ülke gündemine bomba gibi düşen bir olay konuşuluyor. Cumhurbaşkanının Sakarya mitinginde açılan " İsrail ile ticaret utancı sonlandırılsın" pankartı... Kimisi bağcıyı dövme, kimi de üzüm yeme düşüncesiyle işleyip durmakta.
Gazze’de tarifsiz bir zulmün yaşanması, yetkililerin bu konu hakkında gönülleri teskin edecek somut veri ortaya koyamaması, zulmün engellenmesi bir tarafa her gün daha da katmerleşerek devam etmesi ve üzerine İslam ülkelerinden Siyonistlere güç ve kuvvet sağlayacak gemilerin limanlardan hareket etmesi ciddi bir yürek yangınına ve tahammülsüzlüklere sebep olmaktadır. Bu duygu ve düşünceler, insanları bireysel de olsa bazı çıkış yolları aramalarına sevk etmektedir.
Gaziantep eski milletvekillerinden olan Şamil Tayyar; etrafındaki bazı duvarlardan dolayı Sayın Cumhurbaşkanına bazı şeyleri ulaştırmanın birkaç yılını aldığını, ifade etmişti. Doğru veya yanlış; bu halkta oluşan ciddi bir intibadır. Tüm bu yaşanan şeylere ve oluşan intibalardan dolayı, ister kabul edin veya etmeyin, ister sevin veya sevmeyin Dem’lisinden İp’lisine kadar herkesin cumhurbaşkanı bir şehre geldiği zaman kendisine oy veren bazı kimselerin Gazze ve Filistin konusundaki talep ve beklentiyi bir mitingde kendilerine ulaştırmaya çalışmaları gayet doğal bir durumdur. Ki bu konuda Ak Parti tabanı da dahil İslami ve insani mahallenin sakinlerinden neredeyse herkes yapılan bu eyleme taraf olmuş ve bu konuda aynı beklenti içine girmiştir. Bu yüzden bu protesto pankartından ziyade harekete geçme ve beklenti pankartıdır.
Yalnız İsrail ve kuklalarıyla iş tutanlar, Gazze Soykırımı’nın bir tarafı olan ABD’nin Ortadoğu katliamlarında parmağı olan bazı beyinlerden danışmanlar edinenler, bu soykırımın tarafı olan bazı ülkeleri ziyaret ettiklerinde tüm medyanın gözleri önünden gayb oldukları saatlerin ve gizli pazarlıkların hesaplarını veremeyenler, seçimlerde bu soykırımcıların elçileriyle şişeleri tokuşturanlar, İsrail’in kuklası Pkk’yı savunanlarla sarmaş dolaş olanlar ve ABD’li bir asker bile yaşanan zulümden dolayı kendini ateşe verirken; “Bu, Arapların işidir. Türkiye’nin meselesi değildir.” deyip faşizanlıklarını tatmin etmeye çalışanlar kalkmış üzüm yemek yerine pankart olayından dolayı bağcıyı dövmekte. Tabi amaç oy devşirme…
Her şeye rağmen yaşanan, şer gibi gözükse de onun hayra tebeddül edeceğine inanıyorum. Neden? Çünkü mücadele zor bir eylemdir. Bu zorluk zor kararlar ve cesaret gerektirir. Bu yüzden ayet-i celilerde bu tür zorlu kararlarla karşı karşıya kalan Müslümanların ahvallerini ifade eden birçok ayette;” Ey iman edenler! Ne oluyor size…” gibi ifadelerle onlara seslenir. Bu ahvalin zorluğunu resmedici uyarı ve cesaretlendirme seslenişleridir. Hem hayır cenahından üzüm yemek niyetiyle hem de batıl cenahından bağcıyı dövmek niyetiyle oluşan baskılar bazı konularda daha cesur adımlar atmaya mecbur kılacaktır. Bazen oluşan bu baskılar değil sadece yetki sahiplerini gayretullahı bile harekete geçirir.
Malumunuz Yahudiler Medine’de Efendimizi eleştirirken; ”Özgün bir din getirdiğini iddia ediyor, ama Mescid i Aksa’ya yani kutsalımıza yönelerek ibadet ediyor” diyerek kendilerini üstün görür ve Efendimizi üzerlerdi. Sonuç olarak kıblenin yeri değişti. Örnekler çoğaltılabilir.
Her ne açıdan bakarsak bakalım hem gayretullah açısından hem de oluşan baskıların şer gözükse de hayır cihetiyle adım atmaya mecbur bırakması açısından inşallah yakında bazı şeylere şahit olacağız diye umuyorum. Bu pankart olayından sonra Sayın Cumhurbaşkanının yerinde olsaydım;
“Valla bizi bu konuda çekimser kılan muhalif partilerin ve halkın tutumuydu. O ki dostuyla muhalifiyle hepiniz bu pankart olayına sahip çıkıyorsunuz. Ekonomik zorluğa da razıysanız. Öyleyse ülke olarak bu konuda daha büyük adımlar atmak boynumuzun borcudur.” Derdim.
Başkaları böyle bir söylemin arkasında durur mu bilmem. Ama bu konuda ikinci bir “One Minute" söyleminin sadece Türkiye’de değil, dünyada dahi ciddi bir revacı tekrardan doğuracağı kesindir.
Selam ve dua ile