Şeytan’ın Askerleri Kudura Dursun
Bazen İslam düşmanlarının çirkin yüzünü işleyip duruyoruz. Okuyucularımız bu konuda bizi mazur görsünler. Çünkü çirkeflikleri ortaya sermek, belki onlarca hayrı işlemekten daha evladır.
Malumunuz bir çocuk, eğer sobanın sıcak olduğunu bilmiyorsa kendisini yakması olağan hale gelir. Bu yüzden büyükler “Şer olanı tanımayan, ondan kendini sakınamaz.” demişlerdir. Yani her şer olanı işlemek ve çirkin yüzüne tükürmek şerrin reklamı değildir.
Ashab-ı Kiram İslam düşmanlarının ve söz ustalarının İslam’ın kutsallarını hicvettiklerinden dert yanınca, Efendimiz(a.s.v) de büyük şair Hassan b. Sabit’in karşılık vermesini emretmiştir. Hatta hicivde çok ağır ifadeler olduğu için, İslam düşmanlarının çoğunun Allah’ın resulü ile akraba olduğu ve bazı hicivlerin dolaylı da olsa Efendimize dokunma endişesi de belirtilmiştir. Büyük şair bu endişe üzerine, Efendimizi tereyağından kıl çeker gibi dikkatle hareket edeceğini ifade etmişti.
Malum kısa bir zaman önce Diyarbakır’da Alimler ve Medreseler Birliği’nin öncülüğünde İslam ülkelerinde tanınmış alimlerin katıldığı 8. Alimler Buluşması gerçekleştirildi. Ümmetin hangi cüzüne bakılsa, hangi alimi veya ferdi dinlenilse herkesin belki saatlerce süren kardeşlik sohbetlerine veya yazılmış kalınca vahdet kitaplarına şahitlik ederiz. Ama bunlardan çok ama çok azının sahada vahdet eylemlerinde olduğunu görürüz. Ama özellikle Alimler ve Medreseler Birliği’nin bırakın ülke içini, ülkeler arası vahdet adına atılmış yüzlerce adımının olduğunu biliyoruz. Bu yüzden kendilerini tebrik ediyoruz. İçeriği çok önemli olsa da bence bu atılan adım en önemli eylemdir. Çünkü; ‘başlamak başarmanın yarısıdır’ derken, boşuna dememişler.
Hani derler ya hayır amel ne kadar güçlüyse şeytan o denli çıldırırmış. Şeytan ve askerleri, hakkın askerlerinin attığı bu adım karşısında çıldırmış durumda. Atılan başlıklar ve içerikler akıl tutulması. Şeytanın en büyük özelliği yalan olunca, bunların da yalanlarından geçilmez oldu.
Kur’an-ı Kerim’de İslam düşmanlarının hakkın sesini boğmak ve mesajlarını bulanıklaştırmak için yalanlarla gürültü koparmayı ve gündem saptırmayı bir plan dahilinde yaptıklarına değinilmiştir.
“İnkârcılar dediler ki: “Bu Kur’an’a kulak vermeyin, okunurken gürültü çıkarın, belki bastırırsınız.”(Fussilet 26) Bu gürültü geçmişte alkışlardı, vaveylalardı, yalan söylemlerdi. Bugün de küfrün politikaları bundan farklı değildir. Değişen tek şey ise isimleridir. Yalancılığın ve şeytanca iftira atmanın, kimilerince “habercilik” olarak sunulduğu gibi.
Ne yaparsanız yapın. Ülkedeki tüm fuhşiyatı, şiddeti, hırsızlığı, arsızlığı, şiddeti, yalanı ve dolanın her türlüsünü İslami kesimlere mal etmeye devam etseniz de;
“ …Akıbet, Allah’a karşı gelmekten sakınanların olacaktır.”( Hud 49)
Selam ve dua ile