• DOLAR 34.313
  • EURO 37.397
  • ALTIN 3029.11
  • ...

 Neymiş efendim; tekbir getirmek(Allah’u Ekber demek) namazda, cenazede, ibadette sorun olmazmış. Ama enkazların başında bu ne alakaymış? Hem sahada tekbir getirmek illegal ve terör propagandasıymış! Hem bu anayasal da değilmiş. Hem mümkün müymüş Laikliğin olduğu bir yerde hurra gurra meydanda tekbir çekmek?

 Biraz daha açayım müsaadenizle; “Tekbir getirerek en büyük olarak zikrettiğiniz Allah, camide büyüktür, cenazede büyüktür ve dört duvarı olan kapalı evlerde büyüktür. Yalnız haddinize midir ki; çarşıda, pazarda, meydanda, devlet işlerinde ve aleni olan yerlerde Allah’ın en büyük olduğunu zikretmek? Çünkü oraların büyükleri başkadır. Oralar nefsini ilahlaştıran, makama mevkiye tapan ve Rab’lik iddiasında bulunan büyüklerin yeridir. Oralarda bu büyüklerden başka bir büyüğü zikretmemek kırmızı çizgimizdir.” diyorlar. Nemrut da Firavun da böyle demiyor muydu?

 Bakın! Ayeti Celile’de bu nasıl aktarılmıştır: “Derhal adamlarını toplayıp onlara; “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi.” (Naziat 23-24)

  Firavun, Hz. Musa’nın Allah’ı Rab edinmesine ve onu zikretmesinden rahatsızlık duymuyordu. Hatta bu Mısır toplumu için normal bir durumdu. Herkesin birden fazla Rabb’i olabilirdi. Ama bir şartla; öyle her oturup kalktığınız yerde en büyük olarak başka “Rabb”i zikredemezsiniz. Nemrut için de durum buydu, cahiliye Arapları için de durum buydu, şimdiki hadsizler için de durum budur?

 Nefislerini, şahısları ve ideologları en yüce ilah ve Rabb edinenlerin en büyük korkusu Firavun gibi karşılarında daha büyük bir “Rabb”in zikredilmesi ve kendilerinin küçülme ihtimalidir. Evet! Bu ihtimal bile onları kudurtuyor. İçlerinde lavlar kaynıyor. Tekbir getirerek Allah’ın en büyük olduğunun zikredilmesi karşısında tırnaklarını kemiriyorlar. Ne diyelim? Tabiî ki de; kininizle geberin diyeceğiz. Hem de en içten dileklerimizle…

  Şimdi bir telefonu en iyi bilen onu yapandır. Bir makineyi en iyi tasvir edecek olan onu icat edendir. Bu kadar basit bir denklemde; insanı en iyi bilen de doğal olarak insanı yaratan Rabb’idir. O Rabb(c.c) da, kitabında(İslam’ın Anayasasında) şu an içinde bulunduğumuz çağın putperestlerini ve Firavunlarını en güzel şekilde izah etmektedir. Onların beşerî anayasalarında, Allah’ın sadece insanı yarattığı ve sadece dar alanlarda insan üzerinde hakimiyet kurduğunu iddia ettikleri bize ulaşmıştır. Hatta bu müstekbirlerin anayasalarında, Allah’ın en büyük olduğunu zikredenlerin bozguncu ve “terörist” olarak nitelendiği ve Allah’ı yüceltmenin, en büyük olduğunu zikretmenin bir “terör” propagandası ve illegal olduğu bize ulaştırılmıştır. Bu konuyla alakalı Ayet-i Celile’de şöyle buyurulmaktadır:

  “Firavun’un kavminden ileri gelenler dediler ki: “Sen (sihirbazları cezalandıracaksın da) Mûsâ’yı ve kavmini, bu ülkede fesat çıkarsınlar, seni ve ilâhlarını terk etsinler diye bırakacak mısın?”…”(Araf 127)

  Demek ki adamlar kendilerince haklıymış! Tekbir onlara göre ne yasaldır ne de legal. Kudurmaları ve korkmaları da gayet doğalmış. Korksunlar da çünkü Tevhidi duruşu şiar edeninler, Allah’ın Habibi(a.s.v)’mın;

  “Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar. Ve Rabbini yücelt(büyüklüğünü dile getir)!”(Müddessir 1-3) emri ile yatağından kalkıp tüm müstekbirlere karşı Allah’ın yüceliğini haykırarak mücadele ettiği gibi bir an olsun bile durmayacak ve her daim; “En büyük sloganımız bu: Daimen Allah-u Ekber.” Diyeceklerdir.

Selam ve dua ile