Ey İtaat Eden Müslüman Kardeşim! Bu Çağrım Sanadır!
Evet, bu çağrım, hükümetlerce yönetilen şahıslardan tutun da cemaatlerde, tarikatlarda ve aile içerisinde itaat konumunda olan ve öyle olduğunu düşünen herkesedir.
Evet, sanadır, bu çağrım! Kime itaat etmen gerektiğini düşünüyorsan itaat et. Ama bu itaatin bir parantez arası gerektiğini unutma.
Vacip veya farz olarak kendine vazife biçtiğin itaat, eğer parantez arasından mahrumsa başına gelmiş en büyük felaket olabilir.
Allah-u Teala cahiliye adetlerine sımsıkı bağlı olanlar için; "Onlara (müşriklere): Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, «Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız» dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler? ( Bakara 170) buyurarak itaatte parantez arası açmayanların düştüğü tabloyu nazarlarımıza vermektedir.
Demek ki itaatte; "ya doğru değilse, ya yanılıyorsa..." gibi parantez araları olmalı. Din de bunu sürekli karşımıza çıkarmaktadır. Neden peki? Çünkü yanılma ihtimaline sahip olan herkes yanılarak seni uçuruma sürükleyebilir. Bu yüzden İslam itaatle birlikte bu ihtimale karşı ihtiyatı da zikretmiştir. Örneğin Efendimiz(a.s.v); "Başınızdaki emir, siyah Habeşli bir köle olsa da, ona mutlaka itaat edin! "(Buhari) buyurduğu halde bir ordu komutanının yanlış(masiyet derecesinde) talimatı kendisine iletildiği zaman, itaat konumunda olan askerleri muhatap alarak; " Masiyette itaat yoktur." Demiştir.
Allah-u Teala anne ve babaya itaati kesinkes emrettiği halde yine itaatte parantez arasını hatırlatarak; "Biz insana ana-babasına iyi davranmasını emrettik. Fakat, eğer onlar seni hakkında bilgin olmayan bir şeyi körü körüne Bana ortak koşmaya zorlayacak olurlarsa, onlara sakın itaat etme!.."( Ankebut 8)
Demek ki İslam’ın hayatın her alanıyla ilgili sunduğu itaat tarzı, bilinçli ve şuurlu bir itaattir.
Benim şeyhim benden iyi bilir, onların anladığını ben anlamam, ben kimim ki, benim okumam çapım nedir, o alimdir ne dediğini ve ne yaptığını gayet iyi bilir, onların yaptıklarını sorgulamak için onlar kadar bilgili olmak lazım, bu yüzden itaat ettiklerimizi sorgulamak ne haddimize mantığı ile kuru kuruya itaat ciddi sorunlar doğurur. Ki doğuruyor da.
Ve özellikle bu yazıyı kaleme almamdaki en büyük sebeplerden biri de bu sorunlardır.
Ümmet, ümmet coğrafyasının her alanında bilinçsizce itaat edenler yüzünden bir türlü belini doğrultamamaktadır. Yanlış liderlere ve kararlara uyan fertler olmasaydı Müslümanların kanları dökülür müydü? Bu yüzden itaat edilenler ne kadar büyük bir vebalin parçası olduğunu ve olabileceğini hesaba katarak bilinçli bir itaatte bulunmalıdır.
Evet, bilinçli bir itaat... Cümle çok basit gibi; ama öyle değil. Çünkü bilinçli olmanın bazı gerekleri vardır. Bilinçli olmak okumayı, araştırmayı ve bireysel gelişimi gerekli kılar. Masiyeti bilmeyen, hangi emredilen masiyetten çekinebilir. Doğruyu bilmeyen, hangi yanlış emrin bilincinde olabilir.
Öyleyse ey itaat eden kardeşim! Kendini bu kadar ucuza harcatma, bilinçli olmak için uğraş, oku araştır ve bilinçli itaatte bulun. Başkalarının eleştiri ve tavsiyesine de kulak ver. Kabul etmesen de bir ihtimal demeyi, bil. Aksi halde kendi ömrünü heba etmekle kalmaz ümmetin geleceğine de bir darbe olmaktan kurtulamazsın.
Selam ve dua ile.