• DOLAR 34.63
  • EURO 36.742
  • ALTIN 2905.897
  • ...

- Abdurrahman b. Avf bir orduya komutan tayin edilmişti. Ordu tam yol alacağı sırada Efendimiz(a.s.v) ordu komutanı Abdurrahman b. Avf'ı karşısına alır ve sarığını tekrardan en baştan güzelce bağlar ve onu yolcu eder. Çünkü aceleden dolayı, komutanın sarığı güzel bağlanmamıştı. Efendimiz(a.s.v) ordunun başına onu(r.a) o şekliyle göndermemişti.

- Efendimize(a.s.v) gözleri kamaştıran bir kürk hediye edilmişti. O sıralarda da bir heyet Medine'ye gelmişti. Hz. Ömer(r.a) Efendimize(a.s); "Ya Resulullah(a.s) o kürkü giyinmiş olduğun halde heyeti kabul etsen" demişti. Ama Efendimizin(a.s.v) bunu kabul etmediği rivayet edilmiştir.

- Hudeybiye'de müşrikler, Urve b. Mesud'u elçi olarak gönderiyorlar. Peygamberimizin(a.s.v) etrafında öyle bir ilgi alaka var ki Urve; o kadar hükümdar tanıdığını, ama hiç birinin yarenleri tarafından böyle ölesiye hayranlık verecek derecede sevilmediğini, hürmet ve saygı görmediğini ifade etmişti.

  Bu kısa menkıbelerin, günümüz İslami hareketlerini ilgilendiren yönleri çok iyi tahlil edilmeli.  Örneğin; öncü kişi kılık, kıyafet ve şekline dikkat etmelidir. Onun her yönüyle düzen, disiplin ve görüntüsünün uyum içerisinde olması gerekir. Liderin dış görüntüsü iç düzen ve disiplinle uyum halinde olmalıdır. Bu pahalı elbiselere sahip olmayı veya en gösterişli kıyafetlere bürünmeyi ifade etmez. Yalnız ders anlatan hocasından tutun da temsiliyet makamında olan kişilere kadar kıyafetlerdeki tertip, düzen ve uyum maalesef es geçilebilmektedir.

  Diğer taraftan; bazen sırf birilerini etkileyeceğiz diye ziyafetlerde, mekanlarda, giyim ve kuşamlarda haddi sınırı olmayan bir israfa gidiliyor. Bir insanı etkili kılan şatafat değildir. Onun sade ve anlam yüklü hayatıdır. Bazen kişi, maslahat için büründüğünü iddia ettiği şatafatın kurbanı olabilir. Hz. Ömer(r.a) Kudüs'un anahtarlarını ellerinde bulunduran kişilerle görüşecekti. Müslümanlar, Hz. Ömer(r.a)' ın o kişileri etkilemesi için şaşalı elbiselere ve haşmetli bir ata binmesini teklif etmişlerdi. Hz. Ömer(r.a) ata binip biraz gittikten sonra hemen attan inerek; "Nerdeyse Ömer'i helak edecektiniz" demişti. İşin ilginci Hz. Ömer'i (r.a) yamalı elbiseler içinde ve sade bir hayat üzere gören Hıristiyan elçiler, Kudüs 'ün ancak böyle birine teslim edilebileceğini dile getirerek, Kudüs’ün anahtarlarını hemen Hz. Ömer'e teslim etmişlerdi.

 Muhataplarımız bizim yaşam ve hayattaki sadeliğimize bakarak bizi diğer davalardan ayırabilirler. Efendimiz(a.s.v)’in şaşalı bir kürk ile elçileri karşılamaması, kendisinin bir kral olmadığının ve  dünya ile  bağlarının sadece davalarıyla ilintili olan kadar olduğunun ilanıdır.

  Bugün Müslümanlar olarak geçmiş ve yeni arasında bir kıyas yaptığımızda, geçmişi ahiret; günümüzü ise dünya üzerine yorumlayabiliyoruz. Neden? Çünkü bugün sahip olduğumuz villalarımızla, son model arabalarımızla, hatta dernek ve konferans salonlarımızdaki şatafatlarımızla dava düşüncesini ne kadar garip bıraktığımızın farkında bile değiliz. Sonra dün az olan imkanlarla ne kadar çok insanı etkilediğimizi, bugün ise bunca imkan ve bolluğa rağmen sürekli taraftar kaybettiğimizi sorgulayıp duruyoruz!

“Ey insanlar! Görüyorum ki, evleriniz Rum kayserinin evlerine, lükse hayranlığınız Kisra‘nın tutumuna, servet peşinde koşmanız Karun‘un anlayışına, saltanatınız Firavun‘un saltanatına, nefisleriniz Ebu Cehil‘in nefsine, gururunuz Ebrehe‘nin gururuna, yaşayışınız Sefihlerin yaşayışına benziyor. Allah için söyleyin! Muhammedî olanlar nerede?” Yahya b. Muaz’a atfedilen bu sözler konumuz açısından ne kadar da önemlidir değil mi?

  Elçilerle görüşme esnasında liderin etki gücünün görülmesi ve karşı tarafı etkilemesi veya onların kalbinde zaafiyetler açması için bazı aşırı gözüken davranışlara ses çıkarılmayabilir. Hudeybiye'de fertler liderlerinin etrafında pervane gibi dönüyorlar, konuşurken göz göze gelmekten çekiniyorlar, abdest suyunu kapışıyorlar vs... liderlerine o kadar bağlılar ki, liderin bir parmak işareti ile kendilerini gözlerini kırpmadan liderleri için ölümün pençesine bırakacak bir ordu görüntüsü vermişlerdi. Çok ilginçtir Urve b. Mesud elçi olarak ilk geldiğinde; "Ya Muhammed (a.s.v) bunlar (askerlerin) seni yarı yolda bırakır" diyerek küçümsemişti. Ama ayrılırken ölüme meydan okuyan ve ölümü bakışları ile öldüren bir orduyla karşılaştığını itiraf etmiş ve hemen peygamberimizle bir anlaşma yoluna gidilmesi gerektiğini ifade etmişti.

  Evet, lider veya öncü dış şekline dikkat etmeli ve etki gücünü şatafattan değil sade yaşamıyla beraber taşıdığı güçlü mesajından almalıdır. Yalnız fertler, öncülerini dışarıya karşı daha güçlü göstermek veya koz sahibi yapmak için nerede nasıl hareket edeceklerini, nerede bağlılıkta daha sıkı bir görüntü vermeleri gerektiğini iyi hesaplamalıdırlar. Sahada ne kadar çok olursanız olun, dağınık ve başıboş bir görüntü oluşturdukça masada güçlü olamazsınız.

  Günümüz Müslümanları ve İslami hareketleri bu konuda ciddi bir özeleştiriye gitmelidir. Her Müslüman; yazarlarına, medya araçlarına, İslami parti ve liderlerine, sivil toplum öncülerine yani kısacası sahada ve ön planda olan kişi, kurum ve temsilcilerine sahip çıkmada ve onları destekleyerek güçlü bir şekilde arkalarında olduğunu göstermede nerede durduğunu iyi sorgulamalıdır.

  Aksi takdirde masada hep kaybeden biz olacağız.

  Selam ve dua ile