KÜLTÜREL MİRASLARIMIZ
Kültürel mirasımızı koruma adına Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın başlattığı Kültürel Seferberlik eksik olsa da takdire şayan bir çalışmadır. Ancak bir taraftan bu çalışmalar için seferberlik başlatılırken, diğer taraftan Belediyelerin icra ettiği konser ve ifsat projeleri bu seferberliği adeta baltalamaktadır. Hal böyle olunca, bu seferberlik pek de etkili olmuyor maalesef...
Kültür ve Turizm Bakanı, Mehmet Nuri Ersoy şöyle söylüyor;
“Kültürel mirasımızın korunması, geliştirilmesi ve tüm dünyaya tanıtılması noktasında kararlı adımları hayata geçiriyoruz.
Yaklaşık 8000 eseri ülkemize getirdik.”
Evet, tüm bu çalışmalar güzel ve yerinde çalışmalar olabilir. Fakat bizler dışardan eserlerimizi korumak adına ülkemize taşırken, burada çok daha kıymetli kültür ve değerlerimizi kaybettiğimizin farkına dahi varamıyoruz. Batı’nın gasp ettiği kültürel zenginliklerimizin yanı sıra, her gün biraz daha kaybettiğimiz dini, milli ve kültürel mirasımız da kaybolmaya yüz tutmuş durumda.
Kültür sadece taşların, tahtaların, ya da coğrafik alanların korunması değildir. Korunması gereken asıl Kültür bizim dini, milli ve geleneksel değerlerimizin korunmasıdır.
Dolayısıyla bu çalışma ancak bununla tamamlanır.
Hakeza, bir taraftan Kültür Seferberliği başlatıp, diğer taraftan bu zengin kültür mirasımızı gelecek nesillere aktaracak gençliğimizi yetiştirecek projelere imza atamaz isek, kültürel zenginliğimiz yok olmaya mahkum kalır.
Öyleyse gelin, dini ve kültürel zenginliğimizi koruma adına gençliğimizi her türlü ifsattan koruyup kollayalım!
Fuhşun, zinanın, madde bağımlılığının, intihar vakalarının, sosyal medya ağlarının çocuklarımızı yutmasına, harcamasına izin vermeyelim. Bu anlamda da, ciddi bir seferberlik başlatalım.
Evet, bizler nesillerimizi koruyup yetiştirelim ki, nesillerimiz de, kültürel zenginliklerini koruyabilecek bir güce, ilme, imana ve bilgiye sahip olup, Batı ve avanelerinin ağzına yem olup, kendilerini ve sahip oldukları kültürlerini, inançlarını ve değerlerini kaybetmesinler.
Zira onlar kaybolursa, ne kültürel zenginliğimiz ne de sahip olduğumuz değerlerimiz kalır.
Her gün biraz daha erir ve yok olur gideriz. Tarih sayfalarına baktığımızda bunun birçok örneklerini görebiliriz.
Geçmişten günümüze kadar korunan birçok tarihi eserlerimiz mevcuttur. Ancak bu eserleri bugüne kadar taşıyan en büyük etken, bu eserlerin kıymetli olduğu bilincidir. Bu bilinç bu eserleri bugüne kadar taşıyıp getirdiği gibi, bizler de sahip olduğumuz dini, milli, kültürel ve geleneksel değerlerimizin ne kadar kıymetli olduğu bilincine varmadıkça, bu değerli hazinelerimizi koruyup, gelecek nesillere taşımamız mümkün değildir.
Öyleyse gelin bizlere emanet olarak bahşedilen bu kıymetli hazinelerimizi iyi koruyup kollayalım ki, bu hazinelerimize göz diken, din ve kültür düşmanı hırsızlara fırsat vermeyelim.
Zira dünyanın dört bir yanında bizim dini, milli ve kültürel değerlerimize göz diken, bu değerlerimizi, değersizleştirip, bizden çalmak için çok ciddi plan ve projeler hazırlayan hırsızlar mevcuttur. Dolayısıyla bizler de bu hırsızlara karşı daima uyanık ve tam teyakkuz halinde olmalıyız ki, bu sinsi düşmanların oyun ve tuzaklarına düşmeyelim.
Rabbim bizleri ve nesillerimizi Şeytan ve dostlarının oyun ve tuzaklarına karşı daima uyanık kılsın inşallah...
Vesselam ve dua.