İnsanlık düşmanı kim?
Hastane koridorunda beklerken, yan tarafta oturan bir hanım Efendi’nin şu sözlerine istemsizce kulak misafiri oldum. Beni derinden üzen ve düşündüren sözleri şöyleydi...
“Aylardır randevu günümü bekliyorum, imkânım olsaydı özel bir hastaneye giderdim. Âmâ maalesef gidemiyorum derdimi öğreninceye kadar, belki de ölür giderim.
Zaten hep fakirler ölür, fakirler perişan olur.”
Bu sözler defalarca kulaklarımda çınladı...
Neden, neden?
Bu ülkede insan hayatı bu kadar ucuz ve değersiz diye?
Aslında sadece bu ülkede değil, dünyanın dört bir yanında mazlum Müslümanların tamamının hayatları manen çok değerli ve güzel olsa da zahirde kanları, canları çok ucuz ve değersiz maalesef..
Ülkemize dönecek olursak, aylardır sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan yine masum çocuklar, yine gariban insanlardır.
Ve aylardır konuşulup, tartışıldığı halde itperestlerin havlamasından çekinen yetkililer, hala bu konuda ciddi bir adım atamadılar.
Neden mi?
Çünkü ölenler ve parçalananlar hep gariban insanlardır.
Nasıl olsa kendi evleri, villaları, yalıları yüksek güvenlikli olduğu için onların bu konuda bir sorunları ya da sıkıntıları yoktur.
Hem diğer taraftan, itperestlerin mama lobilerini kızdırmak da iyi olmazdı(!)
Biz ve çocuklarımız güvende olduktan sonra gerisini boş ver(!)
Peki bu adalete
İnsanlığa sığar mı?
Gazze’de Siyonistler, Ülkemizde ipleri Siyonist itperestlerin elinde olan köpekler çocuklarımızı parçalıyor.
Ey Ülkeyi yönetenler!
Ey Milletin Vekilliğini yemin ederek üstlenenler!
Ey Adalet diye nutuk atanlar!
Adaletiniz bu mu?
Allah aşkına, aylardır neden hala bu köpek sorunu çözülemedi?
İnsan hayatı köpeklerden daha mı ucuz?
Neredeyse her sokağın başına, kedi köpek maması satılan yerler açılarak, insanları kedi köpek seviciliğine teşvik edip, mama lobilerinin çarkına su taşınıyor. Hedef sadece bu da değil, insanları hayvanlarla uzlaştırıp, toplumdan uzaklaştırmak ve yalnızlaştırmaktır. Tıpkı Batıda olduğu gibi, “Yalnızlık sığınma evleri” kurulur yakında...
Yani anlayacağız bu ülkenin aziz Milleti üzerine oynanan oyun ve projeler çok daha büyük.
Mesele sadece çocuklara insanlara saldıran köpekler değil, mesele bu köpekleri sokağa salan bunların lobisini oluşturan itperestlerdir.
Neresinden bakarsanız bakın, Kapitalist sistemin çarkına su taşıyanların tamamı insanlık düşmanıdır.
Aylardır Gazze’de parçalanarak ölen masum bebekler, çocuklar, kadınları öldüren de, yine Kapitalist sistemin ta kendisi değil mi?
İnsanlık düşmanı olan bu gaddar sistem, ne insan sağlığına, ne insan hayatına ne de insan onuruna zerre kadar acımaz, saygı duymaz, onları sürekli sömürür.
Zira onu ayakta tutan, mazlum insanlardan sömürdüğü kan ve candır. Yeter ki varlığını ilelebet sürdürsün, ölen bebek olmuş, çocuk olmuş hiç fark etmez onun için.
Kimimiz bilmeden çoğumuzda bilerek, şu zalim barbar sistemin çarkına su taşıyoruz maalesef...
Gelinen noktaya şöyle bir dönüp baktığımızda, bir elbise yerine on elbise, bir çanta yerine dört çanta bir ayakkabı yerine beş ayakkabımız varsa, işte biz bu sistemin gönüllü köleleri olmuşuz istemsizce...
Gelin her birimiz kendimizden başlayarak, bu sistemin çarkını kıralım.
Boş ve lüzumsuz şeyleri hayatımızdan söküp atalım.
İnanın yaptığımız bu basit eylem dahi, Kapitalist sistemi güçten düşürmeye yeter.
İnsanlık düşmanı olan bu sistemi insanlar kalkındırıp, yine insanlar düşürebilir ancak.
Öyleyse “sadece benimle ne olabilir ki” demeden insanlığı sömüren bu vampir sistemi bir an önce boykot edelim. Edelim ki, daha fazla canlar yanmasın, daha fazla çocuklar ölmesin, daha fazla analar ağlamasın artık!
Rabbim şu Kapitalist sisteme esir olmuş insanlığı bir an önce azad eylesin inşallah...