Kerbela
Bugün Rehberin matemi Bugün günlerden Aşura Yalnız Kerbela’da değil Bizim için her yer Kerbela...
Evet kıymetli okurlar! Muharrem ayı gelince aklımıza; hicret, şehadet, vuslat gelir. Bu üç önemli kavramı dikkatlice irdelediğimiz vakit, Kerbela'dan alacağımız çok dersler ortaya çıkar. Yani anlayacağınız sınavımız çok zor. Fakat, sonucunda Peygamberlerin dahi gıpta ettiği bir makam var.
Eğer Hüseyn, Allah ve Resülüne doğru hicret etmeseydi, şehadetle vuslata ermezdi. Demek ki, vuslata ermek için bazı şeylerin hasretini çekmek lazım. İşte can Hüseyn tüm dünya ve dünyalıkları, sevdiklerini Allah için arkada bırakıp, adı Kerbela, adı Aşura, adı şehadet olan visale doğru kutlu bir yolculuk yaptı. Hem öyle bir yolculuk ki, kıyamete kadar gelecek tüm Hüseynlere izzetli bir direnişin izini bıraktı. Öyle bir direniş ki, “Zilletle yaşamaktansa izzetle ölmeyi yeğlerim” diyen Yiğit Adamın direnişi...
Hüseyn, korkusuzca Yezid’e baş kaldırıp, Kıyamete kadar gelecek tüm Yezidlere, onurlu bir duruşun dersini verdi.
Cesaret ve şecaatiyle zalimin kalbine korku salarken, kendini kaybetmiş köle ruhlu Hürlere, onurlu bir hürriyet bahşeyledi. Evet Hüseyn’in safına geçenler, maldan, yardan, serden geçen Hür gibi adamlardır. Ona karşı gelenler ise, itibarları uğruna, imanlarını satan beş para etmez basit adamlardır. Tarih, Yezid ve dalkavuklarını hep lanetle anarken, Hüseyin ve yarenlerini her dem rahmetle anacaktır. Zira Hüseyin Kerbela çölünde tek başına onurlu bir direnişin kıyamını sergiledi.
“Gidenler Hüseyni bir iş yapmıştır, kalanlar ise Zeynebi bir iş yapmalıdır.” Evet Zeynebi bacılarım, şehitlere bir de şahitler lazım… İşte Hüseyni kıyamın canlı şahidi olan Hz. Zeynep, Hüseyni davanın sesi ve nefesi olmasaydı, belki bugün bizler Hüseyn’in davasını bilmeyecek, anlamayacaktık. Kıyam ve şehadetin canlı şahidi olan Hz. Zeynep, kıyamete kadar gelecek tüm Zeynebi kardeşlerime, zalim Yezidlere karşı izzetle direnmenin, çileyle bilenmenin, bilendikçe güçlenmenin en güzel dersini verdi. Hz. Zeynep, can kardeşi ve tüm Kerbela Şehitlerini yürek mezarına gömerek, tüm kıtaları dolaşıp, aziz kardeşinin davasını anlattı. Çünkü Hüseynler işini yapmış, şimdi sıra Zeynep’teydi, dolayısıyla Zeyneb’in yas tutmaya, oturup ağlamaya zamanı yoktu. Çünkü onun dert edindiği, uğruna tüm sevdiklerini feda ettiği kutlu bir davası vardı... Evet kardeşlerim var mı bizim de böyle bir derdimiz? Uğruna bedeller ödediğimiz, 20.Yüzyılda Kerbelalar yaşadığımız?
Maldan, candan, vazgeçip, Hüseyni bir hicret ve şehadet yaşayanımız? Sesinizi duyar gibiyim, daha dün Amed sokaklarında, Kerbela’yı bir kez daha yaşadık, Hz. Hüseyin ve yarenlerine yapılanların daha fazlasını Yasin’e, Hüseyin’e, Hasan’a, Riyada yapmadılar mı? Tıpkı Kerbela çöllerinde zalimlerin can Hüseyn’in bedenini atlara çiğnettiği gibi, Yasin’imizin bedenini yakıp, sonra da üzerinden zamanın modern atlarıyla geçip, çiğnetmediler mi? Tıpkı Hz. Hüseyn’i öldüren münafıklar, dönek Kufeliler gibi, Yasin ve arkadaşlarını da sözde Müslüman geçinen kalbi nifak ve nisyan dolu zalim bir taife şehit etti.
O nedenle diyoruz ki, her gün Aşura, her yer Kerbela bize...
Ey Rabbim! Bizleri Hüseyni davanın varisleri, Zeynebi kıyamın sesi ve nefesi kı