• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Çalıntı mal almanın hükmünü soran bir kardeşimizin bizlere gönderdiği soru şu şekilde;

Yaşadığım ilin pazarlarından birinde teknolojik aletler ikinci el fiyattan daha ucuza satılıyor. Birçok kimse bu pazarda satılan malların çalıntı olduğu için bu fiyatla satıldığını belirtiyor. Bu tür yerlerden bir şeyler alırsak, vebal altına girer miyiz?

Bir mal gayrimeşru bir yolla elde edilmişse; bunu satış, hibe, hediye, miras ve vasiyet gibi meşru olan yollarla dahi olsa elde etmek caiz olmaz. Çünkü bu mallarda tasarrufta bulunma hakkı sadece malın asıl sahibine aittir. Satışı malın asıl sahibi gerçekleştirmediği için yapılan her türlü akit geçersiz sayılır. Allah`u Teâlâ Kuran`ı Kerim`de şöyle buyurmaktadır: İyilik ve takva üzere yardımlaşın, kötülük ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın! (Maide 2) Kötülük hususunda birine yardımcı olmak, onun günahına ortak olmak demektir. Malı başkasından çalan kimsenin amacı para elde etmek olduğu için, çalınan malı kendisinden satın alarak ona destek olmak haramdır.

Kişi satın aldığı malın çalıntı olduğu bilmezse, hırsızın günahına ortak olmaz. Ancak malın çalıntı olduğuna işaret eden emareler mevcutsa; mesela mal, normal fiyatından daha düşük bir fiyata satılıyorsa veya çalıntı malların satıldığı yerlerde satılıyorsa, bu malda şüphe aramalı ve bunu almaktan kaçınmalıdır.

Malın çalıntı olduğunu bildiği halde ucuz olması nedeniyle gidip satın alırsa, hırsızın günahına ortak olur. Sıhhati hususunda muhaddislerin farklı görüşler belirttiği şu hadiste Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmaktadır: Bir kimse çalıntı olduğunu bildiği malı satın alırsa, hırsızın yaptığı günaha ortak olur. (Beyhâkî, Hâkim)

İster çalıntı olduğunu bilerek ister bilmeyerek her ne şekilde satın alınırsa alınsın, malın asıl sahibi söz konusu malı bu kimsenin yanında görürse, bunu alma hakkına sahip olur. Satın alan kimse daha sonra hırsızın yanına giderek ondan parasını geri alır.

Kalıcı Olacak Şekilde Çocuk Olmasını Engellemek Haramdır!

Çocuk olmasını kalıcı olarak engellemeyle ilgili bir başka okurumuzun sorusu ise şu şekilde;

Hocam vazektomi diye bir korunma yöntemi var. Bununla erkeğin tohum kanalları ameliyatla bağlanmaktadır. Şöyle ki; bu operasyonla erkeğin cinsel gücünde hiçbir eksilme meydana gelmeksizin sadece hamile bırakma özelliği yitirilir. Şer`i açıdan bunun hükmüyle ilgili beni bilgilendirir misiniz?

Neslin devam etmesi; insanın dünyaya geliş nedeninin en önemli sebeplerinden biridir. İnsanoğlunun kalıcı olacak şekilde buna mani olması caiz değildir. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) evlilikle ilgili tavsiyede bulunduğunda evlenilecek kızın; dindar, doğurgan ve güzel olmasının tercih edilmesi gerektiğini belirtirdi. Evlenilecek kızın güzel olması, kocasının eşine karşı daha çok istekli olmasını ve neticesinde sağlıklı çocukların dünyaya gelmesini sağlar. Doğurgan olup kendisi gibi dindar bir nesli yetiştirmesi ise islam ümmeti için iftihar sebebidir. Peygamberimiz şöyle buyurur: "Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim." (Beyhakî)

İslam âlimleri ölüme veya kalıcı bir hastalığa sebebiyet vermesi gibi bazı istisnai durumlar hariç, kadının rahim bağlama vb. yöntemlerle kalıcı olarak çocuk olmasını engellemesinin caiz olmadığı hususunda görüş birliği içerisindedir. Ancak söz konusu istisnai durumların erkek için geçerli olacağına dair herhangi bir görüşe rastlamak mümkün değildir. Zira kadın için meşru görülen bu hüküm, zaruret nedeniyledir. Erkek için ise böyle bir zaruret söz konusu olmasa gerek. Çünkü erkeğin, çocuk yapma özelliğinin bulunması nedeniyle tıbbi açıdan zarar gördüğüne dair herhangi bir örneğe rastlanmamıştır.

Evlilik hayatı sadece cinsellikten ibaret değildir. İnsanın bedensel talepleri gibi, duyguları da tatmin edilmelidir ki çocuklar bunun en önemli gıdalarındandır. Unutulmamalıdır ki çocuk sahibi olmak için nice yöntemlere başvuran sayısızca evli çift bulunmaktadır. Buna rağmen çocuk sahibi olamayan nice insan mevcuttur. Öyleyse hem şer`en caiz olmayan hem de sonradan insanı pişmanlığa sevk eden ve fıtrata ters olan bu tür kalıcı girişimlerden sakınmak gerekir.