• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Mübarek ramazan ayına kısa bir süre kaldı. Bu kıymetli aya girerken farz olan oruçla birlikte bir o kadar zekât da gündemimizde yer alan ibadetler arasındadır. Öyle ki zengin vereceği zekâtın, fakir ise zenginden alacağı ayni veya nakdi malların hesabı içerisine girer. Malum olduğu üzere nisap miktarına ulaşan malın üzerinden kâmil bir sene geçerse zekât vacip olur. Bu ise illaki ramazan ayına denk gelmek zorunda değildir. Başka aylarda da bu ibadet îfâ edilebilir. Yani zekât için özel bir ay yoktur. Fakat nedense geçmişten günümüzde Allah`ın farz kıldığı bu sadaka için özellikle ramazan ayı tercih edilmektedir. Hatta bazı insanlar daha senesini doldurmadığı halde sırf ramazan geldi diye zekâtını erkenden vermektedir. Tabi bunun bir takım psikolojik ve sosyolojik sebepleri vardır. İşte bunlardan bazıları;

Ramazan ayının faziletine dair hiçbir şüphe yoktur. Bu ayın diğer aylara göre bir takım meziyetlerinin olduğu Kuran ve Sünnette belirtilmiştir. Zekât da özellikle bu aya denk getirilerek daha fazla sevabın elde edilmesi umulmaktadır. İbnu Abbas (radiyallahu anhuma)`dan rivayet edildiğine göre Allah Resülu (aleyhissalatu vesselam) ramazan ayı geldiğinde çok cömert olurdu. (Müslim) İmam Nevevî bu hadise binaen oruç günlerinde daha cömertlik yapmanın müstehap olduğunu bildirir.

Malum olduğu bu güzel ayın bir başka meziyeti de içerisinde barındırdığı berekettir. Öyle ki oruç nedeniyle zengin de fakir de aynı seviyede olmakta, yoksulların içerisinde bulunduğu hal daha fazla hissedilmektedir. Zekâtın ise bu aya denk getiriliyor olması bereket üzerine bereket katmaktadır. Aynı şekilde ramazanın hemen akabinde gelen bayrama hazırlık, halk arasında zekâtın bu aya mahsus kılınmasının nedenleri arasındadır.

Belki farkında değiliz ama ramazan ayında zekâtı eda ederek bu ibadeti asıl vaktinde yerine getirmiş oluyoruz. Fıkıh kitaplarında havl yani nisaba ulaşmış mal, ekin değil se üzerinden kâmil bir yılın geçmesi gerektiği yazılıdır. Bir yıl ise şemsi olarak değil de kameri olarak hesaplanır. Bu da zekâtın her yıl oruç gibi on gün geriye doğru geldiğine işaret eder. İşte bu hesabı yapamayanlar veya farkında olmayanlar, ramazan ayı vesilesiyle zekâtı tam vaktinde eda etmektedirler. On gün meselesi basite alınabilecek bir mesele değil. Zira zekâtla ilgili birçok fıkhi mesele bunun üzerine bina edilir ki ileriki yazılarımızda “zekâtı geciktirme başlığı” adı altında daha geniş bir şekilde bu meseleye değineceğim.

İslami devlet anlayışında zekâtın sabit bir ayda olması, farklı aylarda olmasından çok daha isabetlidir. Zira zekât memurlarının sabit bir zamanda bu işle meşgul olmaları devlet, zekât verenler ve fakirler açısından değerlendirildiğinde sosyolojik olarak birçok faydayı içerisinde barındırmaktadır.

İşte tüm bu sebeplerden dolayı halkımız zekât için ramazan ayını tercih etmektedir. Bu ne güzel bir tercihtir! Temenni ederim ki bu yazı vesilesiyle zekâtını ramazan ayında değil de başka aylarda verenler, geciktirerek değil de erkene alarak zekâtlarını artık ramazana tahsis ederler.

Not: Ramazan ayına tam olarak bir ay yedi gün kaldı. Buna bir ay da ramazanı eklersek dokuz hafta eder. Gazetemiz Doğruhaber`de haftalık iki makale iznim var. İnşallah kısmet olursa bayrama kadarki on sekiz yazımı zekâta ve oruca tahsis edeceğim. Allah`a emanet olunuz.