• DOLAR 34.592
  • EURO 36.282
  • ALTIN 2989.333
  • ...

Genel itibariyle kürtajla ilgili hükümlere bakıldığında mübah ve haram oluşuyla ilgili detayların aldırıldığı müddet ve aldırma gerekçesiyle belirlendiği görülecektir. Yani bunun hükmünü yine annenin kendisi ve içerisinde bulunduğu sağlık durumu netleştiriyor. İslam âlimleri; yüz yirmi gün tamamlandıktan sonra cenini aldırmanın haram olduğu hususunda ittifak etmiştir. Bu konuda mezhep imamları arasında ihtilaf söz konusu değildir. Konuyla ilgili farklı görüşler 120 günden öncesiyle ilgilidir.

Maliki mezhebine göre gebelik kesinleştikten sonra hiçbir şekilde cenini düşürmek caiz değildir.  Mezhebin söz konusu bu görüşüyle ilgili kaynaklara bakıldığında bazı istisnai durumları zikretmemeleri bu konudaki tavizsiz tutumlarını net bir şekilde göstermektedir. Hanefi imamlarının büyük çoğunluğu ise 120 günden önce çocuğu aldırmanın caiz olduğu yönünde fetva vermektedir. Hatta El Haskefî`ye ait meşhur Ed Dürrül Muhtâr adlı kitapta kocanın izni olmadan dahi cenini aldırmanın caiz olduğuna dair farklı bir görüş yer almaktadır. Fakat konuyla ilgili bir diğer Hanefi imamı Kâzîhân, Hanefi mezhebinin bu görüşünün sadece özür sahipleri için geçerli olduğunu söyleyerek geçerli bir sebep olmaksızın kürtajın caiz olmadığını aktarır. El Fetâvâl Hâniye adlı kitabında Kâzîhân, hayatta olan çocuğa süt verdiği esnada tekrardan hamile kalan kadının sütsüz kalması ve kocanın da sütanne bulma imkânının olmayışını bir özür olarak görür. 

Konuyla ilgili Şafi mezhebine mensup imamlar arasında 120 ile 40 arasında farklı görüşler bulunsa da yaygın olanın 40`dan sonra kürtaj yapmanın haram oluşu yönündedir. Hatta İmam Ğazâlî, Şafi olmasına rağmen Malikiler gibi mutlak surette bunu haram sayar. 

Kırk ile yüz yirminci günler arasında farklı görüşlerin bulunmasındaki sebep cenine ruhun üflenmesiyle ilgili iki sahabenin rivayet ettiği farklı hadislerdir. Abdullah Bin Mes`ud (radiyallahun anh)`ın rivayetinde ruhun üflenme süresi beşinci ayın başı yani 120. gün olduğu aktarılırken, Huzeyfe Bin Esîd (radiyallahun anh)`ın aktardığı hadiste ise bu sürenin kırk gün olduğu rivayet edilmektedir. Aynı şekilde Huzeyfe (radiyallahun anh)`ın diğer rivayetlerinde kırkın küsuratları zikredilmektedir. Muhaddisler, zahiren birbiriyle çelişkili görülen bu iki hadisle ilgili farklı görüşler bildirse de konumuz bu değildir.  

Mezhep imamlarının konuyla ilgili görüşlerine bakıldığında 120. günden sonra cenini aldırmanın mutlak şekilde caiz olmadığı görülmektedir. Aynı şekilde geçerli bir özür olmaksızın bu müddetten önce kürtaj yapmak da zemmedilmiştir. Dolayısıyla cenine ruh üflendikten sonra kesin olarak anneye zararı dokunacağı bilinen bir durum söz konusu değilse bebeği düşürmek cinayettir. Fakat Müslüman ve güvenilir doktorlar tarafından anneye kesin zarar vereceği bilinirse çocuk aldırılabilir. Aynı şekilde asri âlimler; yüz yirmi günden önce çocuğun özürlü olacağı kesin olarak bilinirse aldırılmasına cevaz verirler. Fakat bu müddet tamamlandıktan sonra çocuk hasta dahi olsa aldırılamaz. Çünkü artık tam bir canlı hükmündedir. Sadece anne karnında gelişim sürecini beklemektedir. Nasıl ki hayatta olan özürlü bir çocuğu öldürmek büyük günahlardansa aynı durum dört ayını tamamlamış anne karnındaki cenin için de geçerlidir.

Kürtaj, çocuğu daha doğmadan toprağa gömmenin adıdır. Annenin, merhamet duygusu hissetmeden merhametsizleşmesidir. Kendisi için en büyük musibetlerden biridir. Arap cahiliyesinin, Peygamberimizi hüngür hüngür ağlatan gerekçeleriyle çocuğu gömmedir kürtaj.

Çocuk, Allah`ın büyük bir lütfudur. Kimileri bu lütfa nail olmak için servetini harcarken kimileri de maalesef cahili bir takım hesaplar peşine düşerek rahme inen cenini aldırmaktadır. Bu durumdan Allah`a sığınmak gerekir.