• DOLAR 34.739
  • EURO 36.559
  • ALTIN 2953.1
  • ...

Annesi hayatta olduğu halde diyaliz hastası olduğu için hacca gitmesinden endişe duyup kendisinin yerine haccetmek isteyen bir okurumuz sorusunu şu şekilde bizlere yazdı;

Değerli hocam, yıllardan beridir hac ibadetini eda etmek isteyen annem maddi imkânı olduğu halde son aylarda müptela olduğu diyaliz sorunundan dolayı kendisini hacca göndermekten endişe duymaktayız. Malumunuzdur; diyaliz hastalarının günün belirli saatlerinde muhakkak cihaza bağlanması gerekiyor. Belki kutsal topraklarda bu imkân vardır, tam olarak bilmiyoruz. Ama yine de endişeliyiz. Ben kendim daha önce hacca gittim. Acaba annem hayatta olduğu halde onun yerine hacca gidebilir miyim?

İslam âlimlerinin ittifakıyla hayatta olan kişi hacca gitmeye güç yetirirse kendisinin yerine bir başkası hac yapamaz. Hac ancak vefat eden veya hayatta olup ömrü boyunca yatalak bir hastalığı bulunan kimsenin yerine yapılabilir. Abdullah Bin Bureyde'den rivayet edildiğine göre; Bir kadın Allah resulü (aleyhissalatu vesselam)'ın yanına gelerek "Ey Allah'ın Rasûlü ben anneme sadaka olarak bir cariye vermiştim. Annem de öldü ne yapmam gerekir?" diye sordu. Rasûlullah da şöyle buyurdu: "Sevabın sana yazılmış olup miras da o cariyeyi sana geri çevirmiştir." Kadın: "Ey Allah'ın Rasûlü annemin bir aylık tutamadığı oruç borcu vardı onun yerine o oruçları tutabilir miyim?" Rasûlullah: "Onun yerine oruçlarını tut" Kadın: "Annem hac yapmamıştır onun yerine hac yapabilir miyim?" bunun üzerine Efendimiz "Evet onun yerine hac yap' buyurdu. (Müslim) İmam Nevevî bu hadisin şerhiyle ilgili  der ki: 

Cumhura göre vefat eden veya iyileşme ihtimali bulunmayan hastanın yerine hacca gitmek caizdir. (Şerhu Muslim c.8 s.27)

Hayatta olan kimsenin iyileşmesi muhtemel bir hastalığı varsa ya da fakirse veya bir yerde mahpus ise kendisinin yerine hac yapmak caiz değildir. Zira fakirin zengin olma, mahpusun ise özgürleşme ihtimali vardır. Bununla birlikte fakire hac vacip değildir. (Fethul Bârî, İbn Hacer El Askalânî c.4 s.70)

Şafi ve Hanbeli mezhebine göre bir kimse başkası yerine hac yapmadan önce kendisi daha önce hac farizasını eda etmiş olmalıdır. Hanefi ve Maliki mezhebi ise kişi kendi adına yapmasa dahi başkası yerine hacca gidebileceği görüşündedir. (El Muğni - İbnu Kudâme c.3 s.198) Konuyla ilgili Şafi ve Hanbelilerin görüşü daha isabetlidir. Zira  İbn Abbas (radiyallahu anh)'dan yapılan bir rivayete göre:


"Resulüllah (aleyhissalatu vesselam), bir adamın: "Şübrüme'nin yerine Lebbeyk.." dediğini duydu ve ona sordu: "Şübrüme kimdir?" Adam: "Benim kardeşim veya bir yakınımdır" diye cevap verdi. Bunun üzerine Resulülla (aleyhissalatu vesselam) ona sordu: "Kendin için haccettin mi?" Adam: "Hayır" diye cevap verince Efendimiz ona: "önce kendin için haccet, sonra da Şübrüme'ye bedel haccet" buyurdu." dedi. (Müsned, İbn Macce, Ebu Dâvud)

Hayattayken maddi imkânı olduğu halde hacca gitmeyen kimsenin mirası dağıtılmadan önce başta çocukları olmak üzere yakınları tarafından kendisinin yerine hac ibadeti eda edilmelidir. Yukarıda zikredilen şartlar yerine getirildiği takdirde kadın erkeğin yerine, erkek de kadının yerine hacca gidebilir.

Böbrek rahatsızlığı bulunan kimselerin hacca veya umreye gitmeden önce Harem`deki sağlık hizmetleriyle ilgili iyi araştırma yapmaları gerekir. Konuyla ilgili güven verecek bilgilere ulaştıktan sonra bedel haccı caiz olmaz. Ancak şüphe ve endişe söz konusuysa diyaliz gibi kalıcı rahatsızlığı bulunanların yerine haccedilebilir.