Büyük Şeytan`ın işleri tıkırında
Geçen hafta içinde Yargıtay 16. Dairesi verdiği kararla Büyük Şeytan`ın, bizim çocuklar dediği ekip nerdeyse doğrudan AKlandı. Bu süreç Yalçın AKDOĞAN`IN “KUMPAS” kelimesini telaffuzu ile başladı. Buna mukabil Rahman`ın taraftarlarının “Diriler Kabri” serüveni devam ediyor.
Büyük Şeytan, çocuklarını kısa bir terbiyeden geçirdi. Kendi düşmanlarına başka bir ifade ile Rahman`ın dostlarına karşı biledi. Muhtemelen bizde de bir SİSİ operasyon hazırlıklarına başlamıştır. Bunu gündeme getirdiğimizde iktidar taraftarlarına rahatsızlık verdiğimizin farkındayız. Lakin bizimki bir “sesli düşünme”. Temennimiz korktuğumuzun başımıza gelmemesidir.
Benzer bir akıbetin FERGENEKON için olmayacağını kim garantileyebilir? Olaylar ve gelişmeler göstermiştir ki, “Beşer zulmeder, kader adalet eder” -Üstad Bediüzzaman-
Ergenekoncuların da Fergenekoncuların da ortak özellikleri Büyük Şeytana düşmanlık edenlere karşı zulümde sınır tanımamalarıdır. Zuntikam (cc), Seri`ul hisab sıfatıyla zalimlerin hesabını gördü, görmeye devam edecek.
24 yıldır Ergenekoncu ve Fergenekoncuların kumpasları ile zindanlara tıkılıp 14 yıldır kardeşleri tarafından görülmeyen ve hatırlanmayanları kuşkusuz bir gören Basir (cc) vardır. İktidar bu zulme sessiz kalmakla korkarım ki ortak olmuştur. Ortakların başına gelenin kendi başına gelmesi kuvvetle muhtemeldir. İktidar, Ergenekoncu ve Fergenekonculardan daha güçlü değildir. Mesela Ergenekoncular hükümranlıklarına 1000 yıl süre biçmişlerdi.
İktidarın bu zulme ortak olmasının haklı ve meşru bir gerekçesinin olmasını, bu nedenle indAllah`ta mazur olmalarını çok isterdim ama maalesef yok. Rabbimiz onlara 7 Haziranda ikazda bulundu lakîn gerekli dersi çıkartamamışlar.
Son zamanlarda “İslam Ordusu” hayalleri ile iktidara 1000 yıl değil binlerce yıl ömür biçenlerin yanılmalarını istemem ama bu iş istemek ve istememekle olacak iş değil.
Üstadımızın “Beşer zulmeder, kader adalet eder” sözünü bir misalle açıklarsak meramımızın daha iyi anlaşılacağını umarım. Mesela, bir adam geçmişte bir cinayet işler ve bunu saklar, ceza almaktan da kurtulur. İnsanlar onun katil olduğunu bilmez. Bir zaman sonra bu adam hiç karışmadığı ve tamamen suçsuz olduğu bir olay yüzünden hapse atılır. Hâlbuki adamın bu olay ile hiçbir ilgi ve irtibatı yoktur.
İşte, kader bu adamın geçmişte işlediği cinayetine ceza olarak, bu olayda onu mahkûm eder, bu adalet olur. Aynı olayda ona iftira atıp hapse girmesini temin edenler ise, ona zulmetmiş ve iftira etmiş olurlar. Yani kader onu eski ve gizli kusurundan dolayı mahkûm ederken, insanlar ise haksız ve iftira ile onu içeri atıyorlar. Öyle ise bu adamın hapse düşmesinde kader adil iken, beşer ise zalimdir. Hayatımızda başımıza gelen musibet ve sıkıntılara bu nazarla bakabiliriz.
Büyük Şeytanın askerleri Ergenekoncu ve Fergenekoncular, diriler kabrine gömdükleri hatta katlettiklerinden dolayı cezalandırıldıklarını hatırlıyorlar mı? Başlarına gelenleri kaderin adaleti olarak görüyorlar mı? Onlar ısrarla kumpaslarla iftiralarla mağdur edildiklerini söyleyip duruyorlar.
İktidar, Büyük Şeytanın trip atmasına rağmen dostluk ve ittifakını sürdürmekte ısrar etmektedir. Belki de İçeride ve dışarıda Büyük Şeytan ve avenesini küstürmeme, onlarla iyi geçinme adına bu zulme sessiz kalmaktadır. Ancak bu gizli günahı nedeniyle sarsılır, savrulur ve yıkılırsa korkarım ki kaderin adalet ettiğini değil, müttefiklerinin ihanetini, Beşşar`ın, Daiş`in, PYD ve PKK`nın zalimliklerini düşünecektir.
Adaleti Kalkınmaya kurban edenler hakkındaki bu kaygılarımın yersiz ve anlamsız olmasını çok isterdim. Umarım da öyle olur. Ancak yine de bu kardeşlik hukukundan kaynaklı uyarılarımız bir kenara not edilsin.