• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Garip bir soru değil mi? Bu sorunun açılımı aslında şu şekildedir. Dünyadaki bütün Müslümanların “Müslüman olduğunda” ittifak ettikleri bir devlet, cemaat, cemiyet, zümre, parti vs. var mıdır? Bu soruyu birkaç gün önce sosyal medyada sordum. Varsa bildirin dedim. İttifakla yok dediler. Bu şu anlama gelmiyor mu? Müslümanların ittifakı ile Dünyada Müslüman yoktur!..

Dünyada iki milyara yakın insanın kendisini Müslüman olarak nitelediği doğrudur. Ancak kendini tanımlamayı esas alacak olursak yanılmıyorsam Hristiyan ve Yahudiler de asıl cennetliklerin kendileri olduğunu yani Müslüman olduklarını iddia etmiyorlar mı?

Dünyada biz tekfirciyiz diyen bir zümre bilmiyorum. Hiç kimse kendisini tekfirci olarak kabul etmiyor, üstelik özellikle tekfircilikle itham edilenler tekfircilik aleyhine mutlaka ya birkaç kitap yazmışlar ya da çok sayıda makale kaleme almışlardır.

İşin garip tarafı kâfir ilan edilenler özellikle İslami hizmetlerde bulunan kesimlerdir. En çok da sözüm ona İslamcılar! İslamcıları tekfir ediyor. Mesela kimine göre tarikatçılar, kimine göre particiler, kimine göre Şiiler, kimine göre radikaller, kimine göre Nurcular, kimine göre Sünniler, kimine göre Selefiler Kâfir. Bunların dışında geriye bir şey kalıyor mu?

Belki de en az tekfir edilen hoş görüyle karşılananlar İslam`ı umursamayan Müslümanlardır. İslam`a dair en ufak bir endişe taşımayan folklorik Müslümanlar ya cehaletlerine verilerek ya da dikkate dahi alınmayarak tekfir edilmekten kurtuluyorlar. Adam namaz kılmıyor, içkisini içiyor, oruç tutmuyor, zekât da vermiyor ancak adı Müslüman, sorulduğunda “Elhamdülillah Müslümanım” diyor. “Cuma geceleri içecek kadar da İslam`a saygısız değilim”! Diyor. İşte bunlara kimsenin kolay kolay kâfir dediğine rastlamadım. Bunlar “olmazsa olmaz” günahkârlarımız. Bular olmazsa Rasulullah kime şefaat! Edecek diyebiliyorlar.

Daha ilginci mesela Şiileri tekfir eden bir hocaefendi! İçin, Şiileri tekfir etmeyen bir dindar, Marksist bir hoca!dan daha tehlikelidir! daha uzaktır. Diyarbakır Sur`da Korelilerin İncil dağıtmasından duymadığı endişeyi Afrika`da Şiiliğin yayılmasından duyanlar var. Bu şu anlama gelmiyor mu? Bir Şafii`nin Hristiyan olması, Afrikalı bir yamyamın Şii olmasından daha tehlikeli!.. Bunlar afaki şeyler değil, maalesef karşılaştığımız örnekler. Benzer örnekler çeşitlendirilip çoğaltılabilir.

Aslında tekfir edilen Müslümanların içerisinde, İslam`ın beş şartından ve ya İmanın altı şartından birini inkâr eden yok. Kanaatimce tekfir edilme nedenleri her bir kesimin İslam`a ilave ettiği bir “İslam” ve ya “iman” şartının inkârına dayanmaktadır. Yoksa Allah ve Resulünün Müslüman olmak için yeterli gördüğü şartlardan birini dahi inkâr edene kâfir denilmesinde sakınca yok, aksine denilmemesinde sakınca vardır.

Şöyle bir mesele anlatılır. Adamın birine iki arkadaş misafir olur. Ev sahibi misafirlerine sofra hazırlayacaktır. Arkadaşlardan biri ihtiyaç için dışarı çıktığında ev sahibi içerde kalana arkadaşının nasıl biri olduğunu sorar, aldığı cevap affedersiniz “hayvanın teki” şeklindedir. Bir müddet sonra dışardaki gelir bu kez içerdeki ihtiyaç için dışarı çıktığında ev sahibi ona arkadaşını sorar, benzer cevap alır. Bir müddet sonraya misafirlerine hayvanlara mahsus yiyecek şeyler getirince arkadaşlar birbirleri hakkındaki değerlendirmelerinin kendilerini ne hale düşürdüğünü anlarlar.

Günümüzde şu soru bazen açıktan bazen içten geçirilerek hep sorulur. Neden Müslümanlar dünyada bu kadar perişan, neden kan ve gözyaşı sürekli İslam coğrafyasında oluk oluk akar. Hani Allah(cc) Müslümanların velisi idi, dostu idi. Dostluk böyle mi olur. Nerde O`nun rahmeti, nusreti, merhameti, şefkati. Neden Allah (cc) mümin kullarına acımaz. Çocukların bebeklerin aciz kulların ne günahı var?

Yukarıda anlatılanlara bakılınca bu soruların cevabı anlaşılmıyor mu? Müslümanlar ittifakla birbirlerinin küfrüne değil de Müslümanlıklarına şehadet etseler Allah (cc) hiç onları yardımsız bırakır mı? Bu O`nun şanına yakışır mı?