• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Nemrut, Firavun, Yezit yargılandı mı ki evlad-ı Nemrut, evlad-ı Firavun evlad-ı Yezit yargılansın. Bunlar hep yargıladılar, mahkemeler kurdular. Peygamberleri ve evladını mahkûm ettiler. Bu zalimler bu müfsidler güya toplumun ıslahı için Peygamberleri yargılayıp cezalandırdılar. Mesela Hz İsa (AS)`ı suçlu bulup çarmıha gererek cezasını infaza kalkıştılar. Hatta bazen yargısız infazlarda bulundular.

Şairin dediği gibi “Ebu Leheb öldü diyorlar: Ebu Leheb ölmedi, ya Muhammed; Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!” Evet, hala kıtaların hâkimleri maalesef Nemrutlar, Firavunlar, Yezitler. Dünya, eski hamam eski tas olunca, yargıda da değişiklikten söz edemeyiz. Peygamberleri ve evladını mahkûm eden yargı kendi çocuklarını yargıladığında ne yapar? Kuşkusuz AK`lar beraat ettirir. Masumu mücrim ilan edince, haliyle mücrimi de masum ilan eder.25 Kasım`da 2015`te Ankara`da olan biten bundan ibarettir. Yargılayan ve yargılananlar aynı familyadan olunca beklenen de böyle bir sonuçtu.

Yasinlerin katillerinin Ergenekoncular, Balyozcular, Cemal Temizöz`lerden ne farkı vardı. Onlar beraat ediyorsa bunlar neden etmesin? 28 Şubatlarda brifingçi yargıçları hatırladınız mı? Yani yargılayanların, yargılananlar önünde ayağa kalkarak onları alkışladıklarını hatırladınız mı? Kolluk ve yargı bir bütünün parçaları değil mi? 6/8 Ekim olaylarının yaşandığı bölgede lojmanlarda çıkan oyları hatırlıyoruz değil mi? Pekiyi, oylarıyla destekledikleri siyasi zihniyetin mahkûm edilmesini ister mi bu polis. Onların beraatı için hiç mi bir şeyler yapmaz. Mesela ellerindeki net görüntüleri gizleyemez mi? Sanıkların aleyhine olabilecek bir iki ciddi delili gizleyemez mi? Ya da küçücük bir manipülasyonla tanıkları güvenilmez hale getiremez mi?

Yargıçlar, darbecileri alkışlıyor, ABD darbecilere bizim çocuklar diyor, Yasin`in katilleri “serok Obama” diyor, ABD, PYD`ye 50 ton silah ve mühimmat veriyor. Doğru mu bütün bunlar. Evet doğru. Buradan nereye varıyoruz? Hepsinin aynı familyaya mensup olduklarını anlıyoruz.

Ama yargılananlar karşı familyadan olsalardı, bu kez dosya ile ilgisi olmayan deliller uydurulur dosyaya konulur ve jet hızıyla en ağır cezalar verdirilip kesinleştirilerek infazına başlanırdı. Yusufilerin dosyalarında olduğu gibi.

Şehitlerimizin annelerini, çarşaf ve tesettürlerinden dolayı “habis ur, vampir, kan emici yarasalar” olarak niteleyen başsavcıyı hatırlıyoruz değil mi? Bu savcı öldü mü? Ölmedi, bu zihniyet mahkemeler dolaşıyor. Bir an Savcının, sanıkların tahliyesini, mağdur ailelerinin çarşaf, sakal ve takkelerinden dolayı tutuklanmalarını isteyeceği aklımdan geçti. Öyle yapmadı ama ona yakın bir talepte bulundu. Olayların baş aktörlerinin tahliyesini istedi. Bundan sonra diğerlerini tahliye etmezse kendisi ile çelişmiş olacaktır.              

Bu yargının adaletine zerre kadar itimat etmediğimiz gibi, ilahi adaletin tecellisinden de zerre kadar şüphemiz yoktur. Bakarsınız hendek nöbetlerine gönderilen bu çocuklar katliam işlenirken imdat çığlıklarıyla alay eden polise sıkarlar ya da polis özensiz soruşturmayla dışarı çıkardığı bu çocukları hendeklerinin başında infaz eder. İlahi adalet bu, nasıl olacağını nerden bilelim.