• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Soru şu: Neden Müslümanlar İslam ülkelerinden kaçarak kâfir devletlere sığınıyorlar? Bu sorunun kuşkusuz bir tek cevabı yoktur. Bu kaçışın birden fazla sebebi vardır. Ama bu soruya verdirilmek istenen bir cevap vardır. Kaçışın tek nedeni olarak dayatılan bir gerekçe vardır. O da şudur, İslam ülkeleri yaşamaya elverişli değildir, Müslümanlar adil değildir, yönetimleri despottur, Müslüman halk, Müslümanların zulmünden kâfir diye aşağıladığımız Avrupalıların adaletine sığınmak zorunda kalıyor. Avrupa`da, medeniyet var, zenginlik var, vicdan var, insan haklarına hürriyetlerine saygı var. En dindarlarımız dahi yolsuzluk ve hırsızlıkta beis görmüyorlar. Çapulculuk hile, hurda, gasp, yalan dolan ne varsa bizde bol bol var. 

Buradan şu netice çıkarılmaya çalışılıyor. İnsan olmak, uygar olmak için Müslüman olmaya gerek yok. Müslüman olmadan da pek ala iyi insan olunabilir. Hep hayalî İslam`dan bahsediyorsunuz ama Müslümanların pratikleri ortada.

Ne yapalım ne öneriyorsunuz, Avrupalıların dinine mi girelim, İslam`dan çıkalım mı? Diyorsunuz. Gerek yok madem Avrupa`da, zulüm yok adalet var; vahşet yok medeniyet var, Avrupa`da yaşanan “gerçek İslam”dır diyelim, böylece dinimizden çıkmadan Avrupa medeniyetine dâhil olalım, diyorlar. Maalesef bu düşünce giderek kendisini sadece Müslüman değil İslamcı olarak niteleyen mütedeyyin kimseler arasında da yaygınlaşıyor.

Hakikat böyle midir?  Gerçekten kaçılan ülkeler İslam devletleri midir? Bunlar İslam devleti mi, yoksa İslam devleti talep edenlerin zindanlarında çürütüldüğü, idam sehpalarında sallandırıldığı ülkeler midir? 

Bu coğrafyanın evvelden Müslümanlara ait olup, belki yüzlerce yıl iyi-kötü İslam`ın üzerinde yaşandığı beldeler olduğu doğrudur. Yine bu tıpkı güneşin doğudan doğması gibi bütün insanlığın buradan doğan medeniyetle karanlıktan aydınlığa çıktığı belki de en huzurlu dönemlerinin yaşandığı coğrafya olduğu da inkâr edilemez. Haçlı seferlerinin sebepleri arasında en başta geleni buradaki zenginliklerin özellikle de ilim kitaplarının talan edilmesi gelir. Yaklaşık bin yıldır süregelen vahşi batının talanı hız kesmeden devam etmiştir.

Şu sıralar kendisinden kaçılan ülkeler, Vahşi Batının maalesef  “dünyevileşme, hatta son dönemlerinde tanzimat ve ıslahat fermanları ile giderek gavurlaşma sonucu İslami kimliğinden uzaklaşan Osmanlının yenilmesi sonucu talan edilen coğrafya değil midir? Eskiden bu coğrafyada “ülkeler” var mıydı? İslam`dan uzaklaşma yenilgiyi, bölünmeyi parçalanmayı, cehaleti, sefaleti ve her nevi zilleti beraberinde getirmiştir.

İşgal ettikleri topraklarımızda kâhyaları vasıtasıyla bizi yönetmeye başladılar. İşbirlikçileri eliyle adına devrim dedikleri hokkabazlıklarla kodlarımızla oynadılar. Hem kimyamızı hem fiziğimizi bozdular, tahrip ettiler. Tarih bilincimizi körelttiler. Bize ait ne varsa ona düşman; onlara ait ne varsa ona hayran mutlu azınlıkların insafına terk ettiler bizi.  Toplumsal hafızamızı resetlediler. Harfleri ve dili değiştirilen bilgi dolu bilgisayarımızı açamıyor, içeriğine ulaşamıyor, açabildiğimiz dosyaları okuyamıyoruz. Bilgisayarımızın dilini bilmediğimiz için açılan dosyaları dahi onlara tercüme ettiriyoruz. Onlar da bize kendi işlerine geldiği gibi tercüme ediyorlar. Hala bizi kimin nasıl yöneteceğine kendileri karar veriyor.

Yağmaya, talana, tecavüzlere tahammül edemeyen, onlara direnen gençlerimizi bize düşman gösterdiler. Sanki bu insanlarımız onların talanına isyan ettikleri için kavga edilmiyor da, gençler kavga çıkardığı için onlar talan yapıyorlarmış gibi gösterdiler. Bizi bu zilletten kurtarma ihtimali ile izzetimiz için mücadele eden gerçek ve tüzel kişilerimizi başımıza gelen belaların müsebbibi gösterdiler.

Beldelerimizi viraneye çevirerek talan ettikleri servetlerimiz üzerine inşa ettikleri saraylarına karşı hayranlık uyandırdılar. İşte bu hayranlar güruhu o Firavuni sarayların kenarlarındaki artıklardan çöplüklerden beslenmek için oralara kaçıyorlar. Şeytanın işbirlikçilerinden şeytanın bizatihi kendisine sığınıyorlar.

Haram, zulüm üzerine kurulu bu Firavuni sarayların gözlerini kamaştırdığı eblehler güruhu saraylara doğru koşanları görüyorlar da saraydan kaçan Musa`ları neden görmüyorlar. Avrupa`dan kaçarak El Kaide`ye bağlı gruplara katılan binlerce genç neden görülmüyor. Ortadoğu cehenneminden! Avrupa cennetine! Kaçanları görüyor, bunları bahane ederek bel altından İslam`a vuruyorsunuz da sizin cennetten kaçanları niye görmüyor ve açıklayamıyorsunuz.

Sizin sahte cennetinizin kapısından girenlerin çıkışı cehenneme; Ortadoğu`yu cehenneme çevirenlerle savaşanların çıkış kapısı cennete açılıyor, haberiniz var mı? Tabi ahirete cidden inanıyorsanız!? Sadece El Kaide değil, Hamas, Hizbullah hatta son zamanlarda İhvan-ı Müslimin gibi örgütleri bize “terörist” olarak tercüme ediyor, hayranı olduğunuz gâvurlar.