Kitle partisi olmak ve toplumu kitleselleştirmek
Kuşkusuz iktidar olmanın en kolay yolu kitleselleşmektir. İktidar olmanın yegane yolu gibi görünen kitle partisine dönüşmek, ne derece doğrudur? Esasen kitle partisi olmak ne demek biraz açalım. Kitleselleşmek toplumun bütün kesimlerini kuşatmayı gerektirir. Ne kadar çok kapsayıcı olunursa o kadar başarı sağlanmış olur. Kitle partilerinin en temel özelliği belli bir fikre (ideolojiye) sahip olmamalarıdır.
Böyle partilerde bir tek ortak amaç vardır. İktidar olmak ve iktidar pastasından hissesi oranında pay almaktır. Bu partilerin ortak fikrinin olmaması destekçilerinin fikirsiz olduğu anlamına gelmez. Onlar da gayet iyi bilirler ki iktidardan alınan nimetlerin çok ciddi bedelleri vardır. Ödenen bedeller vicdanları rahatsız eder ve vicdanlarının bastırılması gerekir. Bunun için de ödenen bedellerin üzerinin örtülmesi yoluna gidilir. Elde edilen çıkarların fikir adına elde edildiğinin savunulması başka bir akla uygun hale getirme ya da meşrulaştırma yöntemidir.
Kitle partisinin en belirgin özelliği hak-batıl anlayışının çökertilmiş olmasıdır. Parti çatısı altında herkes kendisini hak ve ya hakkın yanında olarak tanımlasa da diğerine batıl diyemez. En fazla “o da kendince haklıdır” demek zorundadır. Yine herkes kendini iyi olarak tanımlar ama diğerine kötü diyemez. Ya da iyinin ölçüsü şöyle değişmiştir: “Partilerinin çatısı altındakiler iyi, dışındakiler kötüdür.” Haram bir şeye helalin katılması onu helal kılar mı? Batıl bir şeyle hak birleşince sonuç hak mı olur batıl mı?
Hâsılı kelam kitle partileri; helal ile haramın, hak ile batılın, âlim ile cahilin, adil ile zalimin, dindar ile dinsizin, edepli ile edepsizin, namuslu ile namussuzun karıştığı karma yapılardır. Bu partiler büyüdükçe güçlendikçe hak, helal, adalet, dindarlık ve ahlakilik geriler, karşıtları gelişir güçlenir. Başka bir ifade ile kitleselleşmek İslami ve rahmani sıfatları giderek şeytanileştirir.
Kitle partilerinin zaferleri aslında bir bakıma sekülerizmin, demokrasinin zaferleridir. Demokrasinin temel ilkelerinden birisi de “hoşgörü ”dür. Karşılıklı hoşgörülü olmak aslında şeytanın pisliklerine karşı hoşgörülü olmak demektir. Sonuç demokrasinin zaferi gibi görünse de aslında şeytanın zaferidir. Şeytanın bütün haşmetli görünümüne rağmen hilesi zayıftır. Kitlenin büyümesi “leşe üşüşürcesine” hızlı olduğu gibi dağılması da hızlıdır.
Kitle partilerinin hasılatı İFSATTIR. Kişiliklerin yozlaşması, duruşların bozulması, inancın zaafiyeti, parti dağıldığında geriye kalan enkazdır. Bu girdaba girenlerin kurtulma ihtimali yoktur. Özellikle hak, hukuk, adalet, İslami davet, iddiasında olanların itibarları telafisi imkânsız halde kayba uğrar.
Ülkemizde giderek kitle partilerine yöneliş artıyor, kitleselleşme itibar görüyor. Uzun yıllar direnç gösteren tarikat, cemaat ve ulemada da maalesef bu eğilim güçleniyor. Eskiden dirençli bu gurupların içinde kitle partilerine destek verenler istisna iken maalesef şimdi destek vermeyenler istisnaya dönüşmüş durumdadır.
Bu gidişat hayra alamet değildir. Hayra çağıran topluluğun küçülmesi, şerrin gücüne güç katmaktadır. Toplum kitleselleştikçe fesat büyüyor. Fesadın artması ilahi bir âdeti hatırlatıyor. Belki topyekûn helak oluşmuyor ama bölgesel helaklara şahit oluyoruz. Irak, Suriye örnekleri göz önündedir. Bir zamanlar dünyanın eğlence merkezi haline gelen özellikle gece hayatıyla ünlenen Lübnan`ın iç savaşını hatırlayalım. Şimdi soruyoruz, gidişat nereye, ülkemizi bekleyen akıbet nedir?