• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
Hizbuşşeytan`ın Şeytanın partisi ve taraftarı anlamına geldiğini biliyoruz. Bu partinin programını ilkelerini yöntem ve yönetimini tanımadığımız sürece iktidarına mani olmamız mümkün görülmemektedir.

Bu partinin asıl amacının partinin kurucusu şeytanın aşağıdaki ayeti kerimede belirttiği üzere insanı Allah`ın(cc) yolundan saptırmak olduğu tartışmasızdır.“(Şeytan) Dedi ki: “Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (Sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp-saptıracağım. Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna.”” (Hicr Suresi, 39-40)

Bu partinin birtakım olmazsa olmaz temel ilkeleri vardır. Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen bu ilkeler iİçki, kumar, faiz ve fuhuştur. Bunlardan herhangi birini kötü gören ya da hafife alan şeytanın yolundan sapmış olur. Bu partinin nerelerde iktidarda olduğunu anlamak gayet kolaydır. İçki, kumar, faiz ve fuhşun kanunla korunduğu ülke ve coğrafyalarda asıl iktidar hizbuşşeytanındır.

Afyon Valiliğinin açık alanlarda alkol kullanımını yasaklayan kararının İdare Mahkemesince İPTAL edilmesi üzerine Rehber TV. de güncel yoruma katılan Özkan YAMAN kardeşim, yetkililere şu çağrıda bulunuyordu: “ Valilik kararını referandum yoluyla halka soralım”. Oysa onun gözden kaçırdığı bir husus vardı. Şeytanın partisinin ana ilkeleri referanduma sunulamazlar. Zira Şeytan bu ilkelerini “TEMEL İNSAN HAKLARI” düzeyine çıkartmıştır. Hatırlarsanız bir ara Ankara Büyükşehir belediye başkanı Melih GÖKÇEK, Bahçelievler Aşkabat Caddesi`nin (7. Cadde) “İçkili Yer Bölgesi” olup olmamasın referanduma sunmak istemişti. Ancak partisinden çok ciddi bir tepki almıştı.
 
(TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AKP`li Zafer Üskül, “İnsan haklarını ilgilendiren konularda referandum yapmak doğru değil” dedi. AKP Grup Başkanvekili Suat Kılıç da içki ruhsatının nasıl alınacağının ilgili mevzuatta belli olduğunu, referandumda evet çıksa bile mevcut işletmelerin kapatılamayacağını belirtti. Kılıç, “Her şeyden önce evrensel bir kriter, temel hak ve özgürlüklerle ilgili konular referanduma götürülemez. AKP bu kabil işlerle uğraşmıyor. )

Ya eyyühelleziyne amenû innemel hamru vel meysiru vel`ensabü vel`ezlamü ricsün min amelişşeytani fectenibuhu lealleküm tüflihun;(Ey iman edenler... Hamr (sarhoşluk veren içkiler), Meysir (kumar), Ensab (putlar, tanrı - ilâh vasfı atfetmeler) ve Ezlam (fal okları ve kehanet araçları) ancak şeytanî fiiller olarak birer pisliktir! Artık ondan kaçının ki felâha eresiniz.) Mesela bu ayette geçen “ricsün min amelişşeytan” olan amellerin statülerine bakalım. “Hamr” temel insan hakkı, yani insan hayatı mesabesinde; “Meysir” müessesesi milli vasfındadır. Yani Eğitim ve Savunma ile eş değerdedir. Sadece Savunma, Eğitim ve bir de Piyangonun başında Milli kelimesi vardır. “Ensab”ın konumunu izaha bile gerek yoktur. Ensab`ın karşısında istikbali ensab edilip kemali ciddiyetle eller bitişik ihtiramda bulunulmadan İmam hatip eğitimi dahi alamazsınız.

Şeytanın başkomutanlarından biri olan Simon Perez`in CNN Türk`e verdiği röportajda şu cümlelerin altını çizmek gerek. “Arap gençliği bütün dünya gençliği gibi özgürlük istiyor, ancak kalın elbiselerle bahara çıkılmaz. Babalarından kalan mirası reddediyorlar.” Bu “arap baharı” olarak nitelendirilen sürece farklı bir yaklaşımdır. Mısır, Tunus ve Libya`daki son gelişmeler bu düşüncenin yabana atılmayacağını gösteriyor. Nitekim bu ülkelerde meydanlar hatta liderler kimi ve nereyi model aldıklarını açıklıyorlar. O yüzden bize “İslam baharı” gibi anlatılan sürece Hizbuşşeytan sessiz ve sükûnetle yaklaşıyor.

Tahrir meydanından dindar Mursi`ye ateş püskürenlerin dindar Erdoğan`a hayranlıkları nasıl izah edilecektir. Onların endişesi ülkelerinde şeytanın hâkimiyetini kaybetmesi korkusu değil mi? Dikkat edin büyük şeytan ancak topraklarında hâkimiyetini tehlikede görmediği ülkelere dostluk aksi takdirde var gücü ile düşmanlık eder. Şu an dünyada Büyük Şeytan`ın (Şeytanı bozorg) kime düşman olduğuna bakarak, oranın şeytanın hâkimiyetinden çıktığını anlamamız mümkündür. Darısı ülkemize diyelim. İnşallah Büyük Şeytan bir gün bize de düşman olur.