• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Kavramlara yüklenen değerler kişilere göre değişebilir. Genelin veya çoğunluğun kabul ettiği bir görüşü red etmek, muhalefet olarak nitelendirilir. Muhalif olmak; menfi, kötü, olumsuz olarak nitelendirilir. Özellikle her işi yolunda gidenler, kurulu düzenden nemalananlar, iktidara yakın olanlar, ben merkezli düşünenler, muhalefeti hiç sevmezler. Bu nedenle muhalefeti, bir hastalık belirtisi gibi ya da bir nevi paranoya olarak değerlendirirler. Muhalefeti, yıkıcılık, tahrip edicilik, bölücülük olarak kabullenir, muhalifleri kendilerini kıskanan, kendilerinde olana ulaşamadıkları için hasetle hareket eden sağlıksız kişiler olarak nitelendirirler.

Muhalefeti daha bir anlamsız ve çirkin göstermek için aslında sınırları belli şeylere muhalif olanları her şeye, herkese, her zaman muhalifmiş gibi gösterirler. Oysa onlar da muhalefetin bu kadar yıkıcı olmadığını çok iyi bilirler. Ancak muhalefete en ufak bir olumluluk yüklemek istemezler.

Değer yargıları oluşurken yani bir şeyin iyi veya kötü olduğuna karar verilirken farklı referans noktalarından hareket edilir. Kimi, doğrunun ölçüsü olarak bilimi, kimi kendi aklını, kimi toplumun değer yargılarını, kimi dinini, kimi de evrensel değerleri referans alır. Bütün bunlar mutlaka birbiriyle çelişen şeyler olmayabilir. Ancak diğerleriyle birlikte içlerinden birisi baskın ölçüdür.

Müslümanlar için doğrunun iyinin güzelin ölçüs(t)ü kitap ve sünnettir. Akidemizin temelini oluşturan “kelime-i tevhid” LA ile başlar. Bu sözcük başa getirilmeden kelime-i tevhid ifade edilemez. Demek ki imanımızın şartı muhalefet ile başlıyor. Müslümanların muhalefete “muhalefet” olduğu için karşı olmaları doğru olmaz.

Bütün peygamberlerimiz işe muhalefetle başlamışlardır. Bu anlamda muhalif olmak bir peygamberin değil bütün peygamberlerini sünnetine ittiba etmektir. Başta Peygamberimiz olmak üzere her peygamber, muhalefeti nedeniyle bölücülük, yıkıcılık ve teröristlikle suçlanmıştır. Ama hiç biri bu suçlamalara pabuç bırakmamıştır. Bu anlamda muhalefet mukaddes bir görevdir.

Bu muhalefetin bir sonu yok mu, nereye kadar, ne zamana kadar muhalefet diyenlere cevabımız, kıyamet kadar muhalefet olacaktır. Zira şeytani düzenlerin iktidarı yıkılabilir, zorbalıkları son bulabilir. Ancak Şeytan kıyamete kadar vardır. Bu durumda muhalefet, nefse ve şeytana karşı kıyamete kadar devam edecektir.

Sahabeler, çocuklarına konuşmayı öğrenmeye çalıştıkları dönemde ilk olarak muhalefeti öğretmişlerdir. Öğretilmeye çalışılan ilk cümle: “AMENTÜ BİLLAHİ VE KEFERTÜ BİTTAĞUTİ”dir. (Allah`a (cc) iman ettim ve TAĞUTU inkar (red) ettim)