Kapitalizm ve Kadın
Cuma günü namaz çıkışı iş yerime doğru ilerlerken, kenarda dut ağaçlarının gölgesi altında onlarca kadının beklediğini görünce merak edip sordum; ablalarım ne ola ki, bu kalabalığınızın sebebi?
Sorduğum abla bana sinirli ve öfkelice bakıp, hiddetli bir şekilde lafı uzatmadan, beni başından defetmek istercesine; görmüyor musun, bugün 8 Mart dünya kadınlar bayramı!
Pardon abla, bende mevlit yemeği var zannedip uğradım deyip, kadınların hiddetli bakışlarının, öfkeli linçe dönüşmesine fırsat vermeden hızlıca yol aldım.
Az sonra hepsi kadınlardan oluşan, davulların, zurnaların, ıslıkların çalındığı grup cadde boyunca, slogan atarak, türküler söyleyerek yürümeye başladı.
"Bugün bizim günümüz, bayramımız şen ola, kimsenin emaneti ve kölesi değiliz, özgür olsun tüm kadınlar" pankartları taşıyan mini etekli, başörtülü, başörtüsüz, 35 ve 90 yaş arası, bastonlu bastonsuz ablalar, teyzeler, neneler kaldırımda yürüyen kadınlara karanfil vererek önümüzden geçtiler.
Ülkenin ekonomik durumu ve ağır çalışma şartlarından dolayı, haftada bir saat dahi izin yapamayan benim gibi birkaç boynu bükük esnafa bir karanfil verip, sevindirirler diye umut ederken, kaldırım kenarında yıllar önce kocası ölmüş, çöplerden hurda toplayıp, çocuklarını büyüten, hurdacı kadını dahi görmezlikten geldiler.
Makyajsız, çektiği sıkıntı ve dertlerden dolayı yüzü kat kat olmuş, elleri nasırlı, kütük gibi kupkuru kadını, 'kendi dünyalarında kurguladıkları kadın modelinde' görmediklerinden, belki iğrenerek, nefretle baktılar.
Kapitalist batı zihniyetinin yılın her bir gününü, belli gün ve aktivitelerle doldurmaya çalıştığı gibi gözüküp, insanları apaçık aldattığı bu etkinlikler asla ve asla masum değildir.
Otomobilden tıraş bıçağına, mobilyadan erkek parfümüne kadar hemen her sektörün reklamlarında; kadının bedenini kullanarak, kadının kişiliğini aşağılayan, kapitalist batı için tek esas, çıkar, yani paradır.
Kardiyoloji derneğinin bir margarin firmasıyla ortaklaşa düzenlediği sağlık kampanyasına baktığımızda, kapitalist ağın ne boyutlarda olduğunu görüyoruz.
Filistin'de ölen on binlerce kadın ve çocuk için bir pankart dahi kaldırmayan sözde kadın derneklerinin, kadın haklarına sahip çıkmalarının, koca bir yalan ve aldatma olduğunu daha iyi anlıyoruz.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V), tarih boyunca aşağılanan kadına "Cennet annelerin ayağı altındadır" diyerek hak ettiği değeri vermiştir.
Bizleri yaratan ve en iyi bilen Rabbimiz, kullarına en uygun şekilde sorumluluklar yüklemiş ve şöyle buyurmuştur: “Kendileriyle huzura kavuşmanız için size kendi nefislerinizden eşler yaratıp, aranızda sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz ki bunlarda düşünen bir kavim için ayetler vardır.” (Rum-21)
“… Erkeklerin kadınların üzerinde hakları olduğu, gibi kadınların da onlar üzerinde hakları vardır. Erkekler onların üzerinde bir dereceye sahiptirler. Allah Aziz’dir, Hâkim’dir.” (Bakara-228)
“Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler, kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için saliha kadınlar itaatkârdır. Allah’ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar…” (Nisa-34)
Dinimiz mükemmel bir nizamla kadının haklarını koruma altına almışken, beşerî ve kapitalist sistemlerin sunduğu sözde haklara, Müslümanların itibar etmeleri ve davet etmeleri akıl alır bir şey değildir. Akıl sahibi bir varlık olarak yaratılan insana düşen, yaratıcısının koyduğu o mükemmel kurallara uyarak, kınayıcının kınamasından çekinmeyerek yaşamasıdır.