“İnandırıcılığınızı yitiriyorsunuz!”

Bu sözlerim bana, sana, ona ve hepimizedir.

Ya soykırımın yanındayız ya da karşısında…

Ya soykırımcıyız ya da Gazze…

Bunun ortası, kenarı ve mazereti yok!

İnancım o ki, şimdi hükümet ve dahi bütün yetkililer hakkında içimden geçenlerin hepsi genelde her insanın ve özelde ise bütün Müslümanların içinden geçmektedir.

Ya soykırımcıların Gazzelilere yaptıkları vahşetleri duymuyor ve görmüyorlar. Ya her şeyi bizden daha iyi duyuyor ve görüyorlar, ama her birinin başına silah dayadıkları için onlar da bir çeşit rehindirler. Ya da dünyevi çıkarlarına yenik düşmüşler ve bizlerin inancını ve güvenini de bu ihtiraslarına kurban ediyorlardır.

Sonuçta kimimizin inancı ve güvenilirliği zaten çoktandır bitmişken, hala bu suç ortaklığına mazeret uyduranlarımız da günden güne inançlarını ve güvenlerini yitiriyorlar.

Sadece ve sadece insan olmak, bu soykırıma karşı olmayı ve elinden gelen ne varsa yapmayı gerektiriyor. Dolayısıyla her birimiz inancımızdan bağımsız olarak bu soykırıma karşı olduğumuz ve karşı olmanın gereklerini yerine getirdiğimiz ölçüde insan olduğumuzu bilmeliyiz. Bu, bütün insanların hemcinslerine karşı insani görevleridir. Fakat Müslüman olması - Müslüman oluşumuz ise, her şeyimizle zulme karşı koymamızı ve adil olmamızı kurtuluşa ermenin şartı olarak önümüze koyuyor. Haddizatında her Müslüman bu kurtuluşun ne olduğunu bilir, ama belirtelim; kulluk görevlerini yerine getirmiş olmanın mükâfatı olarak Allah’ın zalimlere, fasıklara ve kâfirlere yaptıklarının karşılığı olan cehennemden kurtulup ebedi cennetine hak kazanmaktır. Müminler olarak görevlerimizden biri de, yine bu amaç doğrultusunda yekdiğerimize hakkı ve sabrı tavsiye etmek ve kötülüklere karşı uyarmaktır…

Gerçi sadece Ceyhan Boru Hattından yaptığınız petrol ihracatı bile soykırımda suç ortağı olunduğunun tescili için yeterli bir delildir. Fakat deliller, bir değil ve beş değil ki…

Petrol ihracatını yeterli görmemiş olmalısınız ki, bir de israile askeri yardımda bulunuyorsunuz, asker gönderiyorsunuz. Evet, çifte vatandaş olanların hala soykırıma iştirak ediyor olmaları, onların hala engellenmiyor olmaları da israile askeri yardım değil mi?

Brezilya bile soykırımcı israil askerlerinin kendi ülkesinde turist olarak bulunmalarını dahi istemezken, TBMM’de oylandığı bir kararı yürürlüğe koymamanın insanlıktaki yerini bize izah etmeli değil misiniz?

Sonuç olarak, Allah’a ve ahiret gününe iman ettiklerini iddia edenler, yaptıkları zerre kadar hayrın da şerrin de hem dünyada ve hem de ahirette kendilerine zillet ve izzet olarak döneceğini bilirler. Ve birbirilerine uyarıları da bu hassasiyettendir. Ve şöyle dua ederler: Allah’ım şahit ol ki, biz dünyada zulmedenlerden ve zalimlerden yana olanlardan beriyiz, ahirette de bizi onlarla haşreyleme…