Erdoğan, BM Genel Kurulunda konuştuklarını Türkiye’de de hayata geçirirse…
Başkan Sayın Erdoğan’ın BM’nin 79. Genel Kurulunda yaptığı konuşma tek kelime ile mükemmeldi!
Öyle ki, bazı sözleri çerçevelenip BM Genel Kurulunun duvarlarına asılsa, yeridir…
Konuşmasının başında, “birileri rahatsız olsa da birileri şahsımızı yine hedef alacak olsa da bugün burada, insanlığın ortak kürsüsünde, insanlık adına bazı gerçekleri açık açık konuşmak arzusundayım" diyen Erdoğan, daha önce yaptığı eleştirileri de önemine binaen tekrarladı. Erdoğan, yer yer soykırım destekçisi ülkelerin ikiyüzlülüklerini de yüzlerine vurdu…
“Dünya beşten büyüktür” sözü de bu eleştirilerinin bir özetidir.
Erdoğan, konuşmasında birçok konuya değindi, ama biz yazımızı onun soykırım üzerine ve bu bağlamda söylediği sözlerle sınırlı tutacağız:
“Ey insan hakları örgütleri, Gazze'dekiler, Batı Şeria'dakiler insan değil mi? Filistin'deki çocukların okuma, yaşama, sokakta oynama hakkı yok mu? Ey uluslararası basın kuruluşları, israilin canlı yayında katlettiği, ofislerini bastığı gazeteciler, sizin meslektaşınız değil mi? Ey Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme, bu barbarlığa 'dur' demek için daha neyi bekliyorsunuz? Ey israile kayıtsız şartsız destek verenler, bu katliamı seyretmenin, bu vahşete ortak olmanın utancını daha ne kadar taşıyacaksınız?
Bütün dünya halklarının, ülke liderlerinin, uluslararası kuruluşların bu acı tablo üzerinde düşünmesi gerektiğine inanıyorum. Burada bir gerçeği de açık ve net söylemek istiyorum. israil yönetimi, temel insan haklarını hiçe sayarak, bir millete, bir halka karşı etnik temizlik, apaçık bir soykırım uygulamakta, topraklarını adım adım işgal etmektedir. Özgürlüğü, bağımsızlığı, en temel hakları gasp edilen Filistinliler ise son derece haklı bir biçimde, bu işgale, bu etnik temizlik faaliyetlerine karşı meşru direniş haklarını kullanmaktadır. Filistin halkının topraklarını işgal edenlere karşı sergilediği haklı direniş, gayri meşru gösterilemeyecek kadar asildir, onurludur, kahramancadır.
2735 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının uygulanmadığı bir ortamda, israile yönelik zorlayıcı tedbirler gündeme alınmalıdır. israilin tutumu bir kez daha göstermiştir ki, uluslararası toplumun Filistinli sivillere yönelik bir koruma mekanizması geliştirmesi zaruridir. Bundan 70 sene önce nasıl Hitler, insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa, Netanyahu ve cinayet şebekesi de insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır.”
Altına kanımızla imza attığımız bu sözlerinden cesaret alarak Erdoğan’a şu çağrıda bulunuyoruz:
Haklı olarak dünyadaki bütün liderleri ve bütün uluslararası kuruluşları BMGK’nin 2735 sayılı kararını hayata geçirmeye çağırıyor ve şu soruları yöneltiyoruz:
Onlar yükümlülüklerini yerine getirsinler veya getirmesinler, israilin eylemlerinin soykırım olduğu gerçeğinden hareketle sizin daha caydırıcı adımlar atmanız gerekmiyor mu?
Mesela, bu durumda Ceyhan Boru hattını kesmek gibi hakkınız ve hatta yükümlülüğünüz yok mu?
Bir taraftan “Filistin halkının topraklarını işgal edenlere karşı sergilediği haklı direniş, gayri meşru gösterilemeyecek kadar asildir, onurludur, kahramancadır” demek ve diğer taraftan da “soykırımcı” dediğimiz israile Ceyhan Boru Hattı ile can simidi olmak reva mı?
Bu durumda Türkiye de diğer destekçi ülkeler gibi soykırımda suç ortağı olmuyor mu?
Hülasa tarih de, bugün de gösteriyor ki, biz Müslümanların, “emredildiğimiz gibi dosdoğru olmaktan” başka bir seçeneğimiz yoktur!
Zaten bugün ümmet olarak zillet içinde debeleniyor olmamızın nedeni de bu kutsal emrin hilafına bir hayat sürüyor olmamız değil mi?