• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

İşgalci israil’in tarihte benzeri görülmemiş vahşetleri 10 aydır devam ederken, insanlar da başından beridir ikiye ayrılmış durumdadır.

İyiler ve kötüler…

İyilerin cephesi ve kötülerin cephesi…

Bu cephelerin ortası olmadığı gibi ortada olmak da yoktur!

Ya iyilerin cephesindesin ya da kötülerin.

Ya fıtratının sesine kulak verip izzette karar kılıyorsun ya da dünyanın oyun ve eğlencesine yenik düşerek zillete dalıyorsun…

Öyle ki, kimisi iman ile müşerref olurken, kimisi de imanından oluyor!

Peki, Müslüman olduklarını iddia edip de israil’e bir bedduayı ve Gazzelilere bir duayı çok görenlere ne demeliyiz?

Bir yanda Müslümanlar doğranırken, diğer yanda da milyonlarca Müslüman hac farizası için de Kâbe’de, Arafat’ta ve diğer noktalarda bulunarak hep bir ağızdan “Lebbeyke Allahumme lebbeyk” dediler.

Evet, sadece ve sadece lebbeyk dediler. Zilletleri izzetlerine baskın geldiği içindir ki, Kâbe’de, Mescid-i Haram’da, Mescid-i Nebevi’de ve Arafat’ta bile Gazzeli dindaşlarına dua yapamadılar, yapmadılar!

Çünkü ne o kutsal mekânlar özgürdür ve ne de hac için bulunan Müslümanların çoğu…

Onlar özgür olmadıkları gibi, dünyanın dört bir yerindeki Müslümanların çoğunluğu da özgür değildir. Zaten çoğu camilerimiz de tıpkı Kâbe gibi işgal altında olduğu için değil midir ki, ne Gazze’nin adını anabiliyoruz ve ne de gönlümüzce dua edebiliyoruz.  

Sayımız iki milyar, ama izzetimiz yerlerde…

Göğüslerini gere gere israil’e yardım ettiklerini söyleyen şirketler dahi hala çoğunluğu Müslüman olan ülkelerde müşterisizlikten kapanmak şöyle dursun, karlarına kar katıyorlarsa, bundan daha büyük musibet ve dahi zillet var mı?

Bu küresel işgali yarmaya camilerimizde mevzilenerek başlayalım diyeceğim de camilerimizin ne kadarı özgür ki…

Ama camilerimizden başlayabiliriz işgali yarmaya…

Aksi halde bu zillet bizi de yutar…