• DOLAR 34.578
  • EURO 36.254
  • ALTIN 3019.02
  • ...

Gazzelilere ve Gazze’nin yanında olanlara selam ile girelim konuya…

Hükümetin bir süre önce aldığı Tasarruf Tedbirleri haddizatında olumlu bir adım olmakla birlikte, kamuoyundan beklenen güveni ve desteği alamadı.

Çünkü kamuoyu, hükümetin diğer icraatlarının çoğunda olduğu gibi, Tasarruf Tedbirleri kapsamında yapacağı icraatlarda da adaleti gözeteceğine olan inancını yitirmiştir! Bu güvensizliğinin kaynağı ve gerekçeleri de tabii ki, yine AK Parti hükümetlerinin şimdiye kadarki icraatlarıdır.

Hükümet eğer kamuoyunun güvenini yeniden kazanmak istiyorsa, bunun tek bir yolu var; bundan böyle başta tasarruf tedbirleri olmak üzere, bütün icraatlarında ehliyeti, liyakati, hakkı ve adaleti gözetmek!

Peki, AK Parti Hükümeti bunu yapabilir mi?

Bu soruya “evet” veya “hayır” demek o kadar zor ki…

Bu soruya cevabımız “evet” olduğu takdirde, bu, AK Parti’nin kendisinden köklü bir değişim, köklü bir devrim beklediğimiz anlamına gelir ki, hiç mi hiç kolay değil!

Çünkü Atatürk’ün CHP’sinden başlayarak, Erdoğan’ın AK Partisi’ne kadar istisnasız bütün hükümetler, “devletin malı deniz, yemeyen domuz” zihniyeti ile mayalanmış oldukları için, AK Parti ve hükümeti de bu kirden arınmak adına kendi bünyesinde adalet eksenli bir devrim – değişim gerçekleştirebildiği oranda başarabilir ve dolayısıyla yitirdiği güveni kazanabilir.

Denebilir ki, millet, AK Parti’nin kendi ismiyle müsemma adalet eksenli bir devrim gerçekleştirsin diye Cumhuriyet Tarihinin en geniş desteğini verdi. Hem de bir defa değil, defalarca… Ancak ne yazık ki, AK Parti bu meşruiyetin çoğunu gayrimeşru bir şekilde tüketmekle kalmadı, milletin yüz yıllık kazanımları ile ümitlerini de Milliyetçi, Devletçi ve Kemalist söylemlere boğdurarak Anıtkabir’e gömdü.

Milletin üst üste defalarca kendisine emanet ettiği iradeyi adil bir anayasa yapmak yönünde hayata geçirmeyen Erdoğan, bu saatten sonra gerçekleştirebilir mi, emin değilim.

Çünkü adil bir anayasada ısrar, hem Atatürk’ün ilkelerinden ve hem de Erdoğan’ın Rabia’sından vaz geçmek, daha doğrusu bu anlayışları aşmak anlamına gelir ki, böyle bir anayasayı ne iktidar ister ve ne de muhalefet…

Hükümetin aldığı Tasarruf Tedbirleri de bu ilkel anlayışlarla malul olduğu için, başarı şansı yoktur.

Hükümet eğer Tasarruf Tedbirlerinde önüne koyduğu hedefleri gerçekleştirmek istiyorsa -ki biz de bunu israfa karşı ilan edilmiş bir savaş olarak gördüğümüz için, candan destekliyoruz- bu konuda samimi olduğunu da ispatlamalıdır!

İçimdekini söylemem gerekirse, ben ne hükümetin ve ne de hükümet ile koro halinde Tasarruf Tedbirlerini terennüm eden kamu kurumlarının bu konuda samimi olup üzerine düşeni yapacaklarına inanamıyorum.

Çünkü bugünlerde Tasarruf Tedbirleri adına yaptıkları şeyler, ne yazık ki, şimdiye kadar yapageldikleri israftan biraz tasarruf yapmaktır ki, kamuoyu da bunun farkındadır.

Kamuoyu olarak kendilerine olan bu güvensizliğimizi gidermek mi istiyorsunuz? İşte hodri meydan ve işte size altın bir fırsat ve altın bir imkân:

Hükümet ve kamu kurumları olarak, örneğin, Almanya, Avusturya veya İngiltere gibi Avrupa ülkelerinden biriyle kendilerini evvela kıyaslar ve akabinde de israflarını onlarınkinin seviyesine kadar düşürürlerse, bu kadarı da kabulümüzdür.