• DOLAR 32.833
  • EURO 35.174
  • ALTIN 2450.961
  • ...

Gerçekten inanılır gibi değil!

Milletin iradesini gasp edip üstünde tahakküm kuranlar, hala ilk yıllardaki gibi buyurgan, ötekileştirici ve saldırgandırlar.

Siz, istediğiniz kadar, “yıl 2024 ve iktidarda biz varız” deyiniz. Onlar için bunun hiç mi hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur!

Evet…

Bize göre yıl, 1924’ler değil ve iktidar da “mürteci” diye tanımladığı Müslümanları İstiklal Mahkemelerinde yargılayan, darağaçlarına asan ve örtülerini başlarından alan CHP değil! Bize göre yıl, 1997’ler değil ve iktidarda Müslümanları yarasa olarak tanımlayan müptezeller de iktidarda değil! Ve bize göre güya darbelerin dönemi de bitmiştir. Ama gerçekte hiç de öyle olmadığını iliklerimize kadar yaşıyoruz. Daha doğrusu onlar gerçeğin böyle olmadığını neredeyse her gün bize yaşatıyorlar.

Müslümanlar olarak sözde çoğunluğuz, ama gerçekte çer çöp! Öyle olmasaydık, hala tıpkı 1924’lerdeki gibi, tıpkı darbe dönemlerindeki gibi ve tıpkı 28 Şubat Sürecindeki gibi malum azgın azınlığın psikolojik, sözlü ve fiziki saldırılarına maruz kalır mıydık?

Kendi vatandaşlarının en hayati ve en temel haklarını dahi koruyamayan bir hükümet, meşruiyetini de fiilen yitirmiş olmuyor mu?

Reva mıdır, hala 2024 yılında bile 1924’leri yaşamak ve o zulümleri yaşamaya mahkûm edilmek?

“Kadının beyanı esastır” gibi hak, hukuk ve adaletle örtüşmeyen bir hüküm üzerinden yüz binlerce insanı mağdur etmek pahasına da olsa çeşitli cezalara çarptırmaktan geri durmayan hükümet, neden bugüne kadar Müslümanlara karşı işlenen hiçbir insanlık suçuna hak ettiği cezayı uygulamamıştır? Bu azgın azınlığın Müslümanlara karşı bir hayat tarzına dönüştürdüğü bu psikolojik, sözlü ve fiili saldırılarına hak ettikleri cezaları vermekten sizleri alıkoyan şey nedir? Neden onların Müslümanlara karşı işledikleri suçlar cezasız kalıyor?

Neden? Neden? Neden?

Ve nitekim gün geçmiyor ki, Müslümanlar ya başörtülerinden, ya sakallarından, ya ibadetlerinden veya temel haklarından olan diğer bir özellik veya davranışlarından dolayı bu azgınların hakaretlerine ve saldırılarına maruz kalmak suretiyle haklarına tecavüz edilmesin!

Kanımızla kurtarıp koruduğumuz vatanımızda yüz yıldır değişmeyen gerçekliğimiz şudur: Müslüman isek, adımımızı dışarıya attığımız andan itibaren bu azgınların saldırılarına açığız demektir!

Sokakta, toplu taşıma araçlarında, işyerinde, apartmanda, sitede, parkta, okulda, üniversitede ve kısaca evlerinin dışındaki her yerde ve her an psikolojik, sözlü ve fiili saldırılara maruz kalabiliyoruz.

En son olayı bir sitede yaşadık…

Şirret mi şirret, ne komşuluktan ve ne de insanlıktan nasibini alamamış bir kadın, sadece kendisi gibi giyinmeyen ve dolayısıyla kendisi gibi inanmayan diğer bir hemcinsine hakaret ediyor, saldırıyor ve darp ediyor.

Ki bu, bize göre buzdağının sadece görünen kısmıdır. Kim bilir şimdiye kadar bu şirret mahlûk bugüne kadar kaç kez o sitede yaşayan Müslümanları taciz etti; psikolojik, sözlü ve fiziki saldırılarda bulundu…

Tekrar edelim, yeterli olsun veya olmasın, mevcut kanunları dahi bütün vatandaşlarına karşı eşit derecede uygulamayan veya uygulamaktan aciz olan bir hükümet, meşruiyetini yitirmiş olmaz mı?

Önceleri, “iktidarız, ama gücümüz yok” türünden kamuoyunu da ümitlere saran bahaneleriniz vardı. Peki, sayesinde 20 küsur yıldır iktidar olduğunuz başörtüsünü dahi anayasal güvence altına almayışınızın haklı bir gerekçesi var mı?

Ve soruyoruz, vatandaşlarının temel hak ve özgürlüklerini dahi koruyamayan bir hükümet meşruiyetine de gölge düşürmüyor mu?