• DOLAR 34.549
  • EURO 36.003
  • ALTIN 3011.23
  • ...

Gazze'ye iki aydan fazladır havadan bomba yağdıran uçaklar petrol ile uçuyor.

Gazze'ye denizden füze fırlatan gemiler petrol ile çalışıyor.

Gazze'yi karadan vuran tanklar ve diğer silahlı araçlar petrol ile çalışıyor.

Bu saydıklarımıza petrol yetiştiren araçlar petrol ile çalışıyor.

Petrolün kullanıldığı diğer araçları da siz ekleyiniz.

Askeri – sivil her türlü aracı soykırım için kullananlar ve orada savaşan askerler de yiyecek – içecekle yaşıyor.

Dinimize göre, bir insanı haksız yere öldürmek, bütün insanları öldürmüş olmak kadar büyük bir suçtur, günahtır ve haramdır. Bu durumda böyle bir haramı önlemek de her Müslümana farzdır, farz-ı ayn oluyor!

Şartları tutan her Müslüman, bu farzları uygulamakla yükümlüdür. Gazze bağlamında bu farzın ifası da ancak ve ancak bu soykırımcılara karşı topyekûn girişilecek eylemlerle mümkündür. Ki bu eylemlerden biri de şüphesiz ki boykottur!

Evet, boykot! Boykotun diğer bir adı da ambargodur, ama biz boykottan devam edelim.

Boykot, düşmanı vazgeçirmek, ona boyun eğdirmek, onu teslim almak ve hala direndiği takdirde, yavaş yavaş acılar içinde ölünceye kadar gerçekleştirilen çok yönlü bir eylemdir.

Peki, niçin boykot? Çünkü boykot aynı zamanda bir tecrittir ve düşmanın bütün hayat damarlarını kesmeye ve onu acılar içinde ölmeye kadar götürebilir.

Boykot, evet, ateşli bir silah değil ve hemen öldürmez, ama silahtan daha etkilidir. Aradaki fark, hemen öldürmemesi ve bunun yerine evvela düşmanı boyun eğdirmeye ve teslim olmaya zorlaması, kabul etmediği takdirde acı çektirerek öldürmesi veya göç ettirmesidir.

Boykot, günümüzün bir eylemi değil. Tarihte de bu yönteme başvurulmuştur. Ki bu boykotlardan biri de, Mekke Müşriklerinin Müslümanlara karşı gerçekleştirdiğidir.

Herkes tarafından emin-güvenilir olarak bilinen ve bu sıfatla özdeşleşen Hz. Muhammed(S.A.V), Allah tarafından Peygamber seçilip, kendisine tevhidi tebliğ etmesiyle birlikte sultalarını ve çıkarlarını tehlikede görenler birden bire Hz. Muhammed (S.A.V)'e yalancı, büyücü ve sihirbaz gibi sıfatlarla saldırmaya başladılar. İslam'a girenlerin sayısı arttıkça, müşriklerin öfkesi ve kini de arttı. Öyle ki, ellerinden gelse, bakışlarıyla yıkmak istiyorlardı. Ancak bunların da hiçbiri Müslümanları inançlarından alıkoymaya yetmeyince, boykot - ambargo yoluna başvurdular.

İşte Mekke Müşriklerinin Haşim ve Muttaliboğullarını boykot amacıyla üzerinde uzlaşıp Kâbe'nin duvarına astıkları maddeler:

-       Onlara kız verilmeyecek ve ailelerinden kız alınmayacak.

-       Onlara hiç bir şey satılmayacak ve onlardan hiçbir şey alınmayacak.

-       Onlarla hiçbir sosyal ilişkiye girilmeyecek yani onlarla konuşulmayacak.

-       Onların evlerine girilmeyecek, hastaları ziyaret edilmeyecek ve taziyelerinde bulunulmayacak.

-       Çarşı ve pazarlar kendilerine kapatılacak.

Dikkat ederseniz, akraba olmalarını ve aynı ırktan olmalarını inançlarının önüne geçirmiyorlar ve istisnasız herkesi cezalandırıyorlar.

Bugüne gelirsek...

Başta da dediğimiz gibi, her Müslümanın kendi gücü oranında israil'in soykırımına karşı koyması farz-ı ayndır. Her Müslüman birey ve kendisini Müslüman olarak tanımlayan her ülke gücü oranında bu görevini ifa etmekle yükümlüdür.

Biz bireyler onların hiçbir ürününü almamalı ve satmamalıyız. Onlarla alışveriş yapmamalıyız. Hakeza İslam ülkeleri de ambargo uygulamalıdır. Onların ürünlerine ödediğimiz her kuruşun Gazze'ye ve diğer yerlere sıkılan bir kurşun olduğunu bile bile gücü oranında boykot yapmayan her birey ve her devlet vebal altındadır.

Selam olsun küresel şer ittifakına karşı direnen Gazze'ye, veyl olsun ilişkileriyle, alışverişleriyle ve ihracatları ile soykırımcı israil'in yanında olanlara!