Türkiye'de ve dünyada izlenebilir bir Atatürk filmi yapmak asla mümkün değil!
Çünkü hiçbir senarist Atatürk'ü olduğu gibi yazamaz. Ve çünkü olduğu gibi yazılmayan bir Atatürk'ü de, canlandıranı hangi ünlü artist olursa olsun, izlenmez!
Bunun nedenlerine geçmeden önce Disney Plus şirketinin Atatürk filmini yayınlamayacağını açıklamasından kendilerine vazife çıkaran iki ahlak yoksunu kesime dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Bunlardan biri Atatürkçüler ve diğeri de ya olduğu makamda -mevkide kalmak veya gözüne koyduğu makama- mevkie gelmek için haysiyetlerini, şereflerini, izzetlerini, dinlerini ve kısaca değer adına ne varsa her şeylerini her fırsatta feda etmeye hazır olanlar. Bu ikinci gruptakiler bukalemun gibi her ortama uyum sağladıkları için, bir isim de koyamıyorsunuz. Öyle ki, Kâbe'de Müslüman ve Anıtkabir'de Kemalisttirler. Hemen belirtelim. Lütfen kimse bu sözümüzden bizim Anıtkabir'e giden herkesi dinden çıkmış gördüğümüz gibi bir sonuç çıkarmasın.
Ama Meral Akşener'in de Anıtkabir'i ziyareti esnasında, "Atamıza olan imanımızı tazelemeye geldik" demesi gibi, imanlarını tazelemek için gidenler de vardır.
Bu gibi durumlarda biz Müslümanlara düşen görev, "sizin dininiz size ve benim dinim bana" demektir.
Fakat bu Atatürk filmi olayında da gördüğümüz gibi, bazı Müslümanlar, Fatih Altaylı müptezelinden bile daha aşağı bir derekeye düşebildiler. Altaylı'nın bu film üzerinden Müslümanlara "hain" demesi karşısında süt dökmüş kedi gibi susarken, Disney'e karşı aslan kesildiler.
Disney'e kükremelerinden dolayı biz de hem Atatürkçülere ve hem de bu bukalemunlara hodri meydan diyor ve kendilerini gerçek bir Atatürk filmi yapmaya davet ediyoruz!
Hayır, yapamazlar!
Çünkü gerçek bir Atatürk filmi hem yüzyıldır Atatürk adına tahakküm eden Atatürkçülerin ve hem de onlara kapıkulu olanların sonunun başlangıcı olur. Dolayısıyla gerçek bir filmin yapılmasına evvela Atatürkçüler ve akabinde de yine bu bukalemunlar karşı çıkarlar.
Türkiye'de bugüne kadar Atatürk'ü konu alan birçok film yapıldı, ama hiçbiri Atatürk gerçeğini beyaz perdeye yansıtmadı, yansıtamadı! Hele hele Atatürkçüler hiçbir zaman gerçek Atatürk'ü beyaz perdeye çekemezler. Perde, karanlığa bulanır... Perde, zulme bulanır... Perde, çığlıklara boğulur... Ve perdeler kana bulanır...
Neden gerçek bir Atatürk filmini çekemeyeceklerini de yine sorularla açıklamaya çalışalım:
Mesela, filmin bir karesinde Mustafa Kemal'in TBMM kürsüsünden vekilleri, "fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir' şeklinde tehdit etmesi, devrimciliğinin mi veya demokratlığının mı yoksa diktatörlüğünün mü işaretidir?
Mesela, hangi senarist filmin bir sahnesinde Mustafa Kemal, Milliyetçilik adına Türklerin kadim dostu olan Kürtlerin varlığını inkâr etmesini, Kürtçeyi yasaklamasını, Kürtçe konuşanları cezalandırmasını, Kürtçe olan binlerce yer adını değiştirmesini ve bazı yerlere "vatandaş, Türkçe konuş" şeklinde yazılmış tabelaları gösterebilir?
Mesela, bir karesinde Balıkesir'de hutbe okuyan Mustafa Kemal için, "dini bütün bir insan idi" diyebilirsiniz. Peki, ya "devletin dini, din-i İslam'dır" hükmünü anayasadan çıkaran Mustafa Kemal için ne diyeceksiniz?
Mesela, bir karede bazı ufak tefek ekonomik hamleleri ve İzmir İktisat Kongresini Mustafa Kemal'in ülkeyi nasıl da uçurduğuna örnek olarak gösterirken, Nuri Demirağ'ın uçak fabrikasının ve Nuri Kıllıgil'in silah fabrikasının akıbetlerini ne olarak yansıtacaksınız?
Mesela, Mustafa Kemal'in yeni bir toplum yaratmak adına toplumu dini ve etnik aidiyetleri üzerinden evvela ötekileştirmesini ve arkasından da mürteci ve bölücü diye itham edip...
Gördüğünüz gibi, cümlenin sonunu getiremedik.
Çünkü üzerinden yüz yıl geçti, Ama Türkiye hala Atatürk'ü olduğu gibi konuşacak kadar özgür bir ülke değildir. Bunun nedeni Atatürk'ün ölmeden önce kendisini tanrı olarak kabul ettirmiş olması mı veya ondan sonrakilerin Atatürk'ü tanrı olarak görmeleri mi yahut bilmediğimiz başka nedenler mi var? Atatürk'ü tartışamadığımız gibi, Türkiye Cumhuriyeti'nin rejiminin de demokratik mi, teokratik mi, krallık mı veya diktatörlük mü olduğunu tartışamıyoruz. Çünkü bir tarafta 5816 sayılı kanun ve diğer tarafta, darbecilerin yaptığı ve içinde "değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez" maddeler içeren bir anayasa...
İyisi mi, biz de ilahımıza ve önderimize olan imanımızı tazeleyelim: Lailahe illallah! Muhammed Rasullullah!